HAKSÖZ HABER
Türkiye’de medyanın projeksiyonuna muhatap olunan davalarda yargılananların talihsizliği tartışılmaz. Aynı suçlamaya muhatap olunduğu halde medyanın gündemine gelmeyen bir davada beraat edebilecek ya da basit cezalara çarptırılabilecek insanlar eğer eylemleri medya ağına takılmışsa çok ağır cezalara çarptırılabiliyorlar.
Bu durumun taze bir örneği bugün karara bağlanan “baklavacı kardeşler” davasında yaşandı. Kamuoyu gündemine “Pendik’te içinde hamile kadının ve eşinin bulunduğu araca saldıran baklavacı kardeşler” tanımlamasıyla giren dava bugün sonuçlandı ve Hasan ve Hüseyin Sel, "hürriyeti tahdit" suçundan 4'er yıl 2'şer ay, "ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması" suçundan da 10'ar ay hapis cezasına çarptırıldılar.
Trafikteki bir tartışma sonrasında öfkenin ayarını kaçıran 2 kişinin eylemine verilen bu ceza muhtemelen medyayı ve kamuoyunu tatmin etmeyecektir. Nitekim hatırlanacağı üzere sözkonusu olayın görüntülerinin medyada yayınlanması üzerine failler tutuklanmış ve haklarında 20 yıl ağır hapis talebiyle dava açılmıştı. Sürekli biçimde “hamile kadının bulunduğu araca saldırı” vurgusuyla anılan bu olayda doğrudan muhataplara yönelik bir zararın söz konusu olmaması, suç fiilinin aracın üstüne çıkıp tekmelemekten ibaret kalması falan gibi hususlar ise kaale bile alınmayacaktır.
“Baklavacı kardeşler” diye anılan 2 failin eyleminin ceza gerektiren bir suç olduğuna kuşku yok ama bir tartışma sonrasında birilerinin bir başka araç içindekilere bağırıp çağırması ve araçlarını tekmelemesinin 5 yıl hapis gibi ağır bir ceza ile cezalandırılmasının mantığını anlamak da kolay değil. Tamam kamu düzeni suç ve suç faillerinden korunsun ama işlediği fiil suç da içerse suçlunun da sonuçta insan olduğu da unutulmasın!