AP Genel Kurulunda "Gazze'deki savaş ve bölgedeki son gelişmeler de dahil olmak üzere ateşkese ulaşma ihtiyacı" başlıklı oturum düzenlendi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in katılması planlanan oturumda, onu temsilen AB Komisyonu'nun kriz yönetimi ve insani yardımlardan sorumlu üyesi Janez Lenarcic yer aldı.
Çok sayıda milletvekili, İsrail'in 4 ayı aşkın süredir Gazze'deki eylemlerini "soykırım", "etnik temizlik", "katliam" olarak tanımlarken, AB'nin üstüne düşeni yapmayarak "suç ortağı" olduğunu dile getirdi.
Milletvekilleri, AB'nin İsrail'in en büyük ticari ortağı olduğunu vurgulayarak, bu ülkeye imtiyazlar tanıyan Ortaklık Anlaşması'nın derhal iptal edilmesi gerektiğini bildirdi.
İsrail'e silah ihracatının durdurulması ve Yahudi yerleşimcilere yönelik yaptırımlar uygulanması gerektiğini de savunan milletvekilleri, bu yollarla İsrail'e baskı yapılması ve Refah'ta katliamın önüne geçilmesi çağrısında bulundu.
Milletvekilleri, bazı üye ülkelerin Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) hakkındaki iddialar kanıtlanmadan bu kuruluşun finansmanını kesmiş olmasını eleştirerek, Gazze'ye insani yardımların acil ve sık olarak ulaştırılması gerektiğinin altını çizdi.
AB ve üye ülkeleri Filistin Devleti'ni tanımaya çağıran milletvekilleri, AB'yi tüm bunlar karşısında kayıtsız kalmakla suçladı.
AB'nin kayıtsız kalmadığını savundu
AB Komisyonu üyesi Lenarcic ise "AB, eli boş oturmuyor." dedi.
7 Ekim 2023'ten bu yana AB'nin 200 milyon avrodan fazla insani yardım sağladığını belirten Lenarcic, İsrail'e uluslararası insancıl hukuka saygı gösterme, sivillerin korunması ve daha fazla sayıda sınır kapısının açılması çağrısında bulunduğu anlattı.
Lenarcic, Londra Üniversitesi ve Johns Hopkins Üniversitesi'nin ortaklaşa raporunda mevcut durumun devamı halinde 66 bin 720 insanın öleceğinin tahmin edildiğine dikkati çekerek, UNRWA'nın hayati rolüne vurgu yaptı.
"UNRWA'nın bir alternatifi yok." diye konuşan Lenarcic, Gazze'de kıtlığın ortaya çıktığını, insani erişimin giderek daha da zorlaştığını söyledi.
Lenarcic, "Ramazan, iki hafta sonra. Eğer kararlı bir şekilde harekete geçilmezse, Batı Şeria'da ve bölgede durumun daha da kontrolden çıkması yönünde ciddi bir risk var." diye konuştu.
Bu durumun Yemen'den Lübnan'a kadar daha geniş bir çatışmayı tetikleyecek olası sonuçlarından endişe ettiğinin altını çizen Lenarcic, 27 AB üyesinden 26'sının çatışmaların durdurulması konusunda hemfikir olduğunu kaydetti.
Oturum seçim atmosferini yansıttı
Oturum, seçim sürecine girilmesi nedeniyle gergin tartışmalara sahne oldu.
Borrell'in AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'e yönelik "tamamen İsrail yanlısı duruş sergilediği" suçlaması, oturumda söz alan milletvekillerince dile getirildi.
Von der Leyen'in üyesi olduğu Avrupa Halk Partisi'nden (EPP) milletvekilleri, Borrell'in oturuma katılmayışını eleştirdi, von der Leyen'e yönelik sözlerine "siyaset malzemesi" nitelemesinde bulundu.
Milletvekilleri, AB'nin İsrail'i "suçlarına rağmen cezasız bıraktığını" savundu
Genel Kurulda "Dünyada insan hakları ve demokrasinin durumu ile AB'nin konuya ilişkin politikasına yönelik yıllık rapor" başlıklı oturum da düzenlendi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in katılması planlanan oturumda, onu temsilen AB Komisyonu'nun kriz yönetimi ve insani yardımlardan sorumlu üyesi Janez Lenarcic yer aldı.
Lenarcic, kaldığı cezaevinde öldüğü bildirilen Rus muhalif Aleksey Navalnıy, Rusya-Ukrayna Savaşı ve İsrail'in Gazze'deki saldırılarına değinerek, dünyada çapında insan hakları durumunun kötüye gittiğini söyledi.
Dünyanın farklı coğrafyalarında yaşanan insan hakları ihlallerinin "öncelik verilmeksizin" ele alınması gerektiğini vurgulayan Lenarcic, "mağdurlar arasında hiyerarşi olmaması gerektiğini" ifade etti.
AB'nin dünya çapında insan hakları ihlalleriyle mücadele etme çabaları kapsamında 2021-2027 yıllarında 1,5 milyar avro değerinde bütçe ayırdığına dile getiren Lenarcic, Birliğin üçüncü ülkelerle iletişim kanallarını açık tutarak insan hakları ve demokrasiyi destekleyeceğini aktardı.
Lenarcic, AB'nin küresel insan hakları sorunlarını ele alma ve raporda belirtilen önerileri dikkate alacağı konusunda Parlamento'ya güvence verdi.
AP milletvekillerinden "Gazze" vurgusu
Sol Grup üyesi Miguel Urban Crespo, söz konusu raporun Gazze'de yaşananları "görmezden geldiği" eleştirisinde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birleşmiş Milletler (BM) sistemine saldıran totaliter ülkelerin genel olarak kınanması ve İsrail'den tek bir söz edilmemesi kabul edilemez. İsrail, uluslararası insancıl hukuku sürekli ihlal ederek en az 150 UNRWA çalışanının öldürülmesinden sorumludur. Eğer bu olay dünyanın başka bir ülkesinde gerçekleşiyor olsaydı, bu meclisin ne diyeceğini biliyoruz. İsrail cezasız kaldığını düşünüyor çünkü bazı taraflar bu ülkenin böyle hissetmesine izin veriyor."
İsrail'e silah ambargosu uygulanması, ticari anlaşmaların askıya alınması ve diplomatik ilişkilerin kesilmesi gerektiğini kaydeden Urban Crespo, "Çünkü soykırıma karşı harekete geçmezseniz, meslektaşlarım, suç ortağı olursunuz." dedi.
AP'de Hristiyan Demokratları bir araya getiren Avrupa Halk Partisi (EPP) üyesi Deirdre Clune, Gazze'deki sivillerin unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, "Onlar, bugün, gıda, su, yakıt ve ilaç gibi temel ihtiyaç maddelerinden mahrum bırakılmakta ve tahammül edilemez bir durumda hapsedilmektedir. İçinde bulundukları durum İsrail'in uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerinin ihlalidir." ifadelerini kullandı.
AB'ye "İsrail'e sessiz kalıyorsun" eleştirisi
Yeşiller/Avrupa Hür İttifakı üyesi Ana Miranda, AB'nin Gazze'deki eylemlerine rağmen İsrail'i cezasız bırakmasına tepki göstererek, "İsrail'in işgali ve apartheid'ı tüm insan hakları raporlarında bir vaka çalışması olmalıdır. Bu raporda Gazze'ye hiç atıfta bulunulmuyor. Bu yıl ve geçen yıl, İsrail'in cezasızlığının devam etmesine izin verilen yıllar olarak tarihe geçecek." şeklinde konuştu.
Sol Grup üyesi Mick Wallace, AB'nin İsrail'in Gazze'ye saldırılarına karşı takındığı tutuma işaret ederek, "Dört ay boyunca katil İsrail rejimiyle suç ortaklığı yaptıktan sonra AB'nin insan haklarıyla ilgilendiğini gerçekten iddia edecek miyiz?" diye sordu.
Wallace, AB'nin uluslararası insan hakları ve insancıl hukuku savunmasının "jeopolitik" kaygılarla şekillendiğini savunarak, "Bu suçlar İsrail ya da ABD gibi benzer düşünen ortaklarımız tarafından işlendiğinde sessiz kalıyoruz. Durumun karmaşık olduğunu söyleyip İsrail gibilere cezasızlık tanıyoruz. Binlerce ölü Filistinli vicdanımızı sızlatsa bile hala ateşkes çağrısı yapacak ve Avrupa'nın İsrail'e verdiği askeri desteği sona erdirecek cesareti kendimizde bulamadık." dedi.