"27 Nisan Süreci"nde karşılaştığım tepkilerle bu süreçte de karşılaşıyorum. "Amerika ve İsrail'le iş tutan AKP'yi niye savunuyorsun? Böyle tutarsızlık olur mu? Sen anti-emperyalist değil misin? Bırak kapatsınlar AKP'yi, sana ne?" diye soran sözde sosyalist ve sözde komünist okuyucuların haddi hesabı yok. Damardan girerek beni kafalamaya çalışıyorlar. Yemezler! Millete Kur'an-ı Kerim dağıttıkları yahut Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in doğum gününü kutladıkları gerekçesiyle AK Partililerin cezalandırılmasını isteyen iradenin doğrudan doğruya millet çoğunluğunu (bendeniz dahil) hedef aldığını göremeyecek kadar basiretsiz ve ferasetsiz değilim, elhamdülillah.
Bir sene önce yine bu köşede yazdığım gibi: Ben AK Parti'yi savunmuyorum; saçma sapan bir laiklik anlayışına kurban edilmeye çalışılan AK Parti'ye sahip çıkarak kendimi savunuyorum. İnancımı, fikriyatımı, hayat tarzımı beğenmediği için bana "habis ur" diye söven ve beni acımasızca ezmeye ahdeden oligarklarla mücadele ediyorum. Öte yandan AK Parti'nin ABD ve İsrail'e iltifatlarını sert bir dille eleştirmekten de geri durmuyorum. Emperyalizme karşı mücadelemi –karınca kararınca- sürdürüyorum. "Sana ne emperyalist işbirlikçisi AKP'nin akıbetinden?" diye soran zevatın hedefinde ise –emperyalizm filan değil- İslam var.
Başbakan'ın eşinin başörtüsünü, AK Partililerin "inşaallah"lı "maşaallah"lı konuşmalarını, üniversitelerdeki başörtüsü yasağının kalkmasını içlerine sindiremiyorlar, mütedeyyin Müslümanların özgünlüğünü ve özgürlüğünü içlerine sindiremiyorlar ve bu sindirim bozukluğunu her zaman, her yerde, her fırsatta ortaya koyuyorlar. Sonra da bütün dertlerinin emperyalizm olduğuna inanmamı bekliyorlar.
Bütün dertleri emperyalizm idiyse, anti-emperyalizmin kitabını yazan Erbakan'dan ne istediler? Emperyalizmin çarkına çomak sokmaya matuf D-8 projesini geliştiren Erbakan'ı devirmek için niye canla başla çalıştılar? 28 Şubat Süreci'nde niye ABD ve İsrail'le omuz omuza mücadele verdiler? Aydınlık dergisi filan Refah Partisi aleyhindeki dehşetengiz dosyalarla aşağılık emperyalistlerin değirmenine niye su taşıdı?
Doğu Perinçek ve benzerleri şimdi mütedeyyin Müslümanları yanlarına çekmek için İslam'ın anti-emperyalist tabiatını gündeme getirip Resulullah (sav) Efendimiz'e övgüler diziyor, bazı kardeşlerimiz de bundan etkilenip ulusalcılarla saf tutuyor. İslam'a ve İslam Peygamberine "2000'e Doğru" dergisinde haftalar boyunca söven bunlar değil miydi yahu? Bir grup hocaefendiye Başbakanlık'ta yemek verildi diye dünyayı ayağa kaldıran bunlar değil miydi? Bugün üniversitelerde başörtüsüne karşı en şiddetli düşmanlığı sergileyen de bunlar değil mi?
Kimse oyuna gelmesin, tuzağa düşmesin, bu sahte anti-emperyalistlerin dümen suyunda giderek kendi kuyusunu kazmasın! Bakmayın öyle "Erbakan çok iyiydi, keşke bunların yerinde o olsaydı" diye konuşup durduklarına. Ulusalcı TV kanallarında Saadet Partisine iltifat etmelerinden de etkilenmeyin. Yarın AK Parti gidip Saadet Partisi gelse, anti-emperyalist söylemi anında rafa kaldırıp "irtica ile topyekün mücadele" söylemini bütün haşmetiyle devreye sokar ve "Ah nerede o ılımlı AK Parti?" diye yalancıktan sızlanmaya başlarlar.
Gerçek komünistlerden anti-emperyalizm dersi almaktan gocunmam, ama kerameti kendinden menkul statüko bekçilerinin "Biz sosyalistiz, biz komünistiz" diye caka satarak anti-emperyalizm edebiyatı yapmalarına hiç tahammülüm yok. Bu konuda zerre kadar samimi değiller. Olsalardı, emperyalist ABD ve İsrail ile en can alıcı işbirliğinin hükümet üzerinden değil Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden yürüdüğü gerçeğini gizlemez ve İran'ı, Suriye'yi, Filistin'i hedef alan "Türkiye-İsrail Savunma İşbirliği"ne son verilmesi için Genelkurmay'a baskı yaparlardı (veya hükümeti Genelkurmay'a baskı yapmaya çağırırlardı). İsrailli savaş pilotları 1992 senesinden beri Türkiye semalarında idman yapıyor, Türkiye toprakları İsrail askerî istihbaratının İran ve Suriye aleyhindeki faaliyetlerinde kullanılıyor, Suriye'yi bombalayan İsrail jetleri Türkiye hava sahasını kullanarak üslerine dönüyor, Türkiye-İsrail-ABD deniz kuvvetleri Akdeniz'de her sene ortak tatbikat yapıyor, ama mezkûr zevatın anti-emperyalist eleştirileri sadece ve sadece AK Parti'ye yöneliyor. Ne kadar 'muvazaalı' bir anti-emperyalizm, değil mi?
Ben anti-emperyalist eleştirilerimi hem Genelkurmay'a hem hükümete yöneltiyorum, bu konuda bir "tutarsızlık" sorunum yok. Öyle bir sorunu olanlar beni "tutarlılığa" davet ederek gülünç duruma düşmesinler lütfen.
Yeni Şafak