'Ant' Konusunda Eğitim Bakanının Ne Söylediğini Duyan Var mı?

Eğitimle ilgili büyük vizyon sahibi olduğu propagandasının kesintisiz sürdüğü Ziya Selçuk’un ant zorbalığı hakkında hiç konuşmaması ilginç değil mi? 

HAKSÖZ-HABER

Yeni kabinede MEB’in başına getirilen Ziya Selçuk hakkında ‘atandığı’ günden beri övgüler bitmek bilmedi. İşinin ehli, eğitim konusunun uzmanı olduğuna dair takdir ifadeleri yanında, Kemalist, laik, sol çevrelerden de AK Parti iktidarı mensubu herhangi bir ‘fani’nin göremeyeceği kadar kendisine övgüler yağdırıldı. Ziya Selçuk’un bu övgü selini karşılamak için ne yapacağını göreceğiz ama başlangıç düzeyinde yaptıkları hiç de hayra alamet şeyler sayılmaz!

Geçtiğimiz yıl MEB yönetmeliğinden çıkartılan resmi törenler ve bayram kutlamalarının bu yıl yeniden dahil edilmesi okullarda eskiye dönüşün ilk sinyali olmuştu. Nitekim daha haftalar öncesinden tüm okullara 29 Ekim, 10 Kasım kutlama ve anmasına dair ısrarlı yazılar gönderildiği, sirenlerin kontrol edilip durum hakkında il müdürlüklerine bilgi verilmesinin istendiği resmi yazılar dolaşıyor. Bu şekilde tüm okullar disiplin altına alınarak, törenler hususunda herhangi bir mazeret kabul edilmeyeceği baştan belirtilmiş oluyor.

Bu tören hassasiyetinin Danıştay’ın ant kararı ile derinleştiği düşünülebilir. Her ne kadar kararın temyiz edileceği açıklanmış olsa bile bakanlığın ve bizzat bakanın bu konuda sessiz kalması dikkat çekici. MEB ırkçı-şoven antın içeriğine dair hiçbir itiraz getirmediği gibi, doğrudan yargı eliyle yetkisinin tırpanlanmasından da rahatsız olmamış görünüyor.

Öyle ki, Danıştay’da dava açan ırkçı sendika kendi mensuplarının gerekirse derslerde bu andı öğrencilere okutacağını duyurdu. Hatta bazı işgüzar öğretmenlerin bu uygulamayı başlattıklarına dair görüntüler sosyal medyada paylaşılmaya başlandı. Ama tüm bu gelişmeler karşısında okulları idare etmekle görevli Bakan hala ağzını bile açmış değil!

Bu durum neyin göstergesi olabilir? Ziya Selçuk’un ant meselesinde siyasi-ideolojik eğilimine uygun olarak milliyetçi bir çizgiyi benimsediği ve bu yüzden ant taraftarı olduğu düşünülebilir. Ya da kendisinden çokça umutları olan Kemalist-milliyetçi çevrelerle iyi geçinme, kimseyi küstürmeme hesabının içinde olduğunun alameti olarak yorumlanabilir.

Her halükarda Eğitim Bakanı’nın sessizliği kabul edilemez! Bunca büyük beklentilerin, vizyonerlik iddialarının son kertede kışla mantığına saplanıp kalmasını izah etmek kolay olmasa gerek!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!