“Annane. Sen ne biçim ulusalcısın?”

Ali İhsan Karahasanoğlu

Ergenekon kapsamında düzenlenen son iddianamenin ayrıntıları da ortaya çıktı.

Aylar önce kısa süreliğine ABD’ye giden ulusalcı Gülseven Yaşer, yabancı toprakları  çok sevmiş olmalı ki, bir türlü dönemedi.

“Türkan Saylan bir melek, ona niye saldırıyorsunuz” diyen yalakalar, aynı ekipten Gülseven Yaşer’in, aylardır ABD’de kalıyor olmasından tek satır bile bahsetmediler.

Şimdi ortaya çıkıyor, Gülseven hanımın, niye ABD’de yaşamaya devam ettiği.

Niye ABD’de kalmaya devam etmek zorunda olduğu!

Nasıl gelsin ki Gülseven hanım?

Gelse, nasıl hesap verecek?

Hakkındaki iddialara ne cevap verecek?

“Gülseven hanım hakkında, ne iddia var ki” diye merak edenlere, iddianamede yer alan, Gülseven hanıma ait olduğu belirtilen bir mailden küçük bir alıntı yapalım:

“Cumhuriyeti, Atatürk'ü seviyorsan lütfen Nuh (Ankara savcısı Nuh Mete Yüksel)beye gidip ifade verelim. Konuştuklarımızı inkar edelim.”

Nasıl ama?

Atatürk istismarı; o biçim değil mi?

Cumhuriyet istismarı; o biçim, değil mi?

“Atatürk’ü seviyorsan, inkar et. Atatürk’ü sevmiyorsan, doğruyu söyle!”

Gülseven hanımın teklifi bu..

Gülseven hanımın teklifi, sade suya tirit bir teklif de değil..

Devamında, yazlığı teklif ediyor “Atatürk’ü seviyorsa, yalan söylemesini istediği” kişiye: “Bak eğer bu fedakarlığı yaparsan, Bodrum'daki yazlığımı hemen sana vermeye hazırım. Telefon açma, dinleniyor. Acele e-mail çek, G.G.Yaşer.”

Yalandır yalan..

Ergenekon’un tamamı yalan zaten!.

Bu mail de yalandır!..

Değil mi Ergenekoncular?..

Aslında Gülseven Yaşer’in, kaçak olduğu da yalan. ABD’de yaşadığı da yalan..

Öyle mi, Ergenekon avukatları!

Öyle mi Çağdaş Yaşam’ın arkasında gizlenen “Atatürk istismarcıları”!

Gülseven hanımdan bir mail daha: “Şu PKK'lı Ramazan Yıldırım denen çocuğa burs vermeye devam ediyorum ama resmi kayıtlarda göstermiyorum. Bu çocukla tekrar görüşmemiz lazım. İkna edebilirsek Fethullah aleyhinde tanık yapalım. Yoksa işimiz yaş.”

Yok canım.. Sizin işiniz niye yaş olsun Gülseven hanım.

ABD orada.

Pasaportunuz hazır.

Atlarsınız uçağa, gidersiniz ABD’ye.

Buradaki avukatlarınız da, “Çağdaş Yaşam için tuzak kuruldu. Gülseven hanım, en kısa zamanda geri dönecek” açıklaması yaparlar.

Eşiniz çıkar açıklama yapar: “Kızımız doğum yapacak. Onun için, annesi yanında bulunuyor. En kısa zamanda geri dönecek!”

Böyle böyle uyutursunuz kamuoyunu.

Kızınız doğum da yapar. Torununuz yürümeye de başlar..

Hatta “Annane.. Sen ne biçim ulusalcısın. Senin ne işin var ABD’de” demeye bile başlar!

Ama bir türlü, dönemez Gülseven hanım.

Dönmeyi göze alamaz.

Medyadaki yalakalar, zaten ellerinin altında..

İmam Hatip’ten terk satılık kalemlere bile, üç kuruş uğruna “Türkan bir melek, Çağdaş Yaşamcılar masum” diye yazdırıyorlardı..

İşte melekleri(!) görüyoruz.

Askeri öğrencileri tavlamak için, kızların nasıl ayarlandığını iddianameden okuyoruz.

Üniversiteli gençlerin, “erkekli-kızlı” olarak evlerde kalmalarının nasıl planlandığını, Çağdaş Yaşam’cıların kendi notlarından okuyoruz..

Ama yine birileri savunmaya geçecek.

Ahlaksızlığın savunmasını üstlenecek.

“Ne olmuş, erkekli kızlı bir evde kalınmış ise? Onlar üniversite gençliği. Ne yapacaklarını bilecek yaştalar. Zaten özgürler. Kimse karışamaz, nerede kalacaklarına” diyecekler.

Tabii bu söylenilenler bile, lafta kalacak.

Arka planda, “Kızları nasıl askeri öğrencilerle tanıştırırız? Askeri öğrencileri kızlar sayesinde kafa kola almak için neler yapmalıyız” hesapları yapacaklar..

Kızlar özgür ya..

Kızların özgürlüğü üzerinden, onları askeri öğrencilere mal gibi pazarlayacaklar!

Ne büyük bir fecaat bu?

Ne derin bir tezgah bu!

YENİ AKİT