Anket anket, söyle bana...

Yasin Aktay, anketlerle algıların nasıl yönlendirilmeye çalışıldığına dikkat çekiyor.

Yasin Aktay / Yeni Şafak

Anket anket, söyle bana...

Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri için resmi takvim çalışmaya başladığı andan itibaren gündem siyasetten başka hiçbir konuya yer bırakmayacak şekilde 14 Mayıs’a kilitlenmiş durumda. 50 bin vatandaşımızın hayatına mal olmuş asrın felaketinin bile gündemin birinci sırasındaki ömrü, seçim gündeminin galebe çalmasıyla birlikte felaketin hacmiyle olabildiğince orantısız bir sürede tamamlanmış gibi oldu.

İkinci yılına girilen Rusya-Ukrayna Savaşı, Fransa’daki kitlesel protesto eylemleri, Trump’ın oldukça yakın tutuklanma ihtimali, Türkiye-Mısır yakınlaşmasındaki on yılın en önemli gelişmeleri, Cumhurbaşkanı’nın Balıkesir Bandırma’daki Bor Karbür Üretim Tesisi’ni açışı, TOGG’un üretim bandından ilk ürünlerinin çıkıp siparişlerinin alınmaya başlaması, Türkiye’nin ilk Milli Muharip Uçak’ın (MMU) ardından, HÜRJET’in de piste çıkışı gibi her biri birbirinden büyük olayların üstünü kaplayan bir ses perdesi gibi seçim gündemi…

2023’te bütün dünyada yaşanacak birçok seçim arasında dünya dengelerini en fazla etkileyecek seçime gidiyoruz. Dünya basını ve uluslararası çevreler seçimleri bu şekilde değerlendiriyor. Erdoğan’ın bugün mevcut dünya düzeni içinde bir rahatsızlık konusu olduğu hiç gizlenmiyor. O yüzden aynı dünyanın Erdoğan’a karşı muhalefeti de destekliyor olduğu bir sır değil. Bu destekten beklentilerin Türkiye’nin yararına sonuçlar vermesini ise elbette kimse beklemiyor.

Bugün Erdoğan yönetiminden rahatsızlık duyan uluslararası çevrelerin hiçbiri Türkiye için bir şey istemiyor, Türkiye’nin yararına bir gelişmenin heyecanlı takipçisi hiç değil. Yunanistan, ABD, Avrupa Türkiye’nin daha demokratik bir ülke olmasını mı istiyor? Demokrasi diye bir dertleri mi var? Halkının refah seviyesinin güçlendirilmesi gibi bir istekleri mi olmuş? Zinhar…

Kimse kimseyi aldatmasın. Ne ABD’nin ne Avrupa’nın herhangi bir İslam dünyasının daha demokratik olmasıyla ilgili gerçek bir derdi ve beklentisi yok. Onlar kendi gündemleriyle, çıkarlarıyla daha uyumlu olabilecek yönetimler isterler ve bu aslında demokratik rejimlerde pek mümkün olmuyor. O yüzden İslam dünyasının tamamında demokratik olmayan otoriter rejimlerle çok daha iyi anlaşıyorlar.

Erdoğan’la ilgili dertleri de onun yeterince demokrat olmaması değil, gereğinden fazla demokratik olmasıdır. Onları değil kendi halkını temsil ediyor olmasıdır. Aksi olsaydı demokrasinin esamisinin okunmadığı Orta Doğu rejimleriyle o kadar yakın ilişki içinde olmazlardı. O yüzden bugün muhalefetin Türkiye halkına ne vaat ettiği bir yana, uluslararası çevrelere sadece tavizler vaat ediyor ve bu da bazı uluslararası çevrelerde muhalefeti favori kılıyor.

Anketler seçim sürecinin rutinlerinden. Teknik olarak düzgün yapıldığında belli bir süredeki genel eğilimlere dair sağlıklı veriler elde edilebilir, ama düzgün yapılmasının önünde genellikle en büyük engel, genellikle sipariş üzere yapılmasıdır. Sipariş eden kuruluşlar gerçekten sahada ne olup olmadığını tespit etmek istediklerinde sorun nispeten çok daha az olur, ama genellikle sahada olanları değil de temenni ettikleri sonuçları istediklerinde anket sonuçları bir duaya amin demekten farksız oluyor.

Uluslararası toplum demişken, bu konuda baştan beri Türkiye’deki siyasi yelpazede tarafını belli etmiş Reuters’ın yayınladığı anket 20 yıldır rutin olarak yaptıkları dualara bir amin gibi. Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında ikincisi lehine 10 puan fark gören veya gösteren anket tam bir CHP rüyası. CHP’nin rüyasının Reuters gibi bir kuruluşça tabir edilmesine tabii ki şaşırmayız. Ama bu vesileyle anketlerle ilgili herkesi ilgilendiren genel bazı gerçekleri hatırlatalım.

Öncelikle yeni iletişim teknikleri, bilgisayarlar, telefonlar, sosyal medya hesapları anket işini iyice ayağa düşürmüş vaziyette. Bazı kolaylıklar sağlamanın yanısıra her türlü hilenin kolayca yapılabilmesine imkân da tanıyor. Dualara hemen ve istediğiniz anda icabet edebilen şeytansı aygıtlar bunlar. Ama en çok da bu duayı yapanları yanıltır.

Belki başvurduğu siyasi parti nezdinde kendini pazarlayabilmek isteyen siyaset zübüklerine istedikleri çürük malzemeyi sağlar. Ama neticede yanıltır ve erkenden havalara girmeyi sağlar, sonradan çok kötü sönüp yere çaktıracak havalara.

Usulüne gerçekten uygun yapılmış ve gerçekten sahada olanı, hoşuna gitse de gitmese de sorabilenlerin üstesinden gelebileceği bir iştir anket. Bir defa sonuçlarla ilgili bir çıkarının veya ilgisinin olmaması lazım anketi yapanın. Öbür durumda anket işlemi “anket anket, söyle bana var mı benden üstünü?” sorusundan farksız oluyor.

AK Parti’nin en güçlü yanlarından biri baştan beri kamuoyu araştırmalarına baştan bir sonuç yüklemeden yapma konusundaki performansı olmuştur. Parti yönetimi, bilhassa Erdoğan hem politikalarının yankıları hususunda her zaman birbirini test eden çapraz anketler yaparak, kendini test etmeyi önemsemiştir. Son zamanlarda sosyolojik araştırmalara eskisi kadar önem verilmediğine dair genel bir izlenim var gerçi, ama bu konudaki ilgisi hiçbir zaman eksik olmadı ve bu rakipleriyle ciddi bir fark oluşturmuştur.

O kadar ki, daha önce de değinmiştim, yıllar önce Kılıçdaroğlu’na “AK Parti sürekli anketler yapıyor, siz hiç yapıyor musunuz?” diye soranlara “Bizim anketlere harcayacak paramız yok, biz bütçemizi daha ziyade reklama ayırıyoruz” diye cevap vermişti. Böylece aslında siyasi diyaloga, yani halkın nabzını alma, halkla bir diyalog içinde olmaya ne kadar uzak olduğunu göstermişti. Siyasi reklam halkı dinlemeden, halka tek taraflı olarak, seçkinci bir kibirle kendinizi anlatarak, algı operasyonları yaparak yönlendirme işidir. Oysa anket, siyasetini yaptığınız halkı dinlemenizi gerektirir. Halkın sesine kulağınızın açık olmasını, halkın derdini sürekli dinlemenizi ve yapacağınız siyaseti, uygulayacağınız programları halka sürekli onaylatmayı gözetmenizi getirir.

Şimdi ise CHP’nin çok anket yayınladığını görüyoruz, kendine yakın şirketlere yaptırıyor ve çoğu bir CHP duası gibi anketler. Yani bundan CHP’nin reklam yerine anket yapmanın önemini keşfettiği izlenimi edinmek isterdik ama sanki durum yine aynı minvalde devam ediyor gibi, ama bir farkla:

CHP anketleri halkın nabzını almak, siyasetlerini veya söylemlerini test etmek için değil, temenni ederek temin ettiği veya uydurduğu anketleri de reklam ve propaganda malzemesine dönüştürerek yapıyor.

Yorum Analiz Haberleri

Meğer ne büyük sapmaymış!
Kemalizmin şapka zulmünden dolayı bombalanan şehir: Rize
Allah'ın rahmeti olan aklımızı gerektiği gibi kullanalım
Magazinleşen Yenidoğan Çetesi ve unutulan bebekler
Yapay zeka çağında kontrol kimde olacak?