Ankara’daki İsrail Protestocuları Beraat Etti

Ankara’da İsrail’i protesto ettikleri için yargılanan 19 kardeşimiz, ilk duruşmada beraat etti.

İsrail'in Mavi Marmara gemisine kanlı bir baskın yapıp 9 kardeşimizi şehit etmesinden sadece 2 ay sonra Avrupa Bayanlar Voleybol Ligi Finalleri için Ankara'ya gelen İsrail Bayan Voleybol Milli Takımı'nı basın açıklaması ile protesto eden 19 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması çok sayıda Müslümanın protestosu ile başladı.

Onlarca dernek ve vakıf ile sivil toplum örgütü mensubu sabah saat 08.30’dan itibaren Ankara Adliyesi önüne gelerek duruşmaya çıkan kardeşlerimize destek verdiler.

Duruşmaya bütün Yargıtay içtihatları, üst mahkeme kararları hiçe sayılarak haklarında hukuksuz şekilde dava açılan İHH Ankara Koordinatörü Hanefi Sinan, HEDADER Konya Yönetim Kurulu Üyesi Musa Yılmaz, AYDER (Konya) Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Erdim, ÇIDAM (Konya) Başkanı Adem Ceylan, Haksöz yazarlarından Özgür-Der Ankara Temsilcisi Abdurrahman Çeliker, Radyo Denge (Ankara) Genel Yayın Yönetmeni Hayati İsaoğlu, Mavi Marmara yaralılarından yazar Hamza Er ve gazeteci Adem Yerlikaya ve avukatları katıldı.

Özellikle 2911 sayılı kanun kapsamında olmamasına rağmen basın açıklamalarına Ankara’da genel olarak açılan tüm davaların mercii olan Deniz Feneri Savcısı olarak da bilinen Nadi Türkaslan tarafından açılan davaya ilişkin olarak basın açıklaması yapan sivil toplum kuruluşları temsilcileri, hukuksuzluğu gözler önüne serdiler.

ÖZGÜR-DER Yönetim Kurulu Üyesi Hamza Türkmen, AGD Ankara Üniversiteler Başkanı Selim Aydın, MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ve İHH Ankara Temsilcisi Mustafa Sinan’ın yaptıkları konuşmaların ardından MAZLUMDER Ankara Şubesi Yöneticilerinden Murat Ekinci basın açıklamasını okudu.

“Kahrolsun İsrail”, “Geciken Adalet Adalet Değildir”, “Savcı Adalete Karşı”, “Kahrolsun Emperyalist Katiller” şeklinde sloganlar atan Müslümanlar sık sık tekbir sesleriyle Ankara Adliyesi’nde duruşma sona erene kadar açıklamalarını sürdürdüler.

Basın açıklamasında ilk konuşmayı yapan ÖZGÜR-DER Temsilcisi Hamza Türkmen şu ifadeleri kullandı:

İki yıl önce Gazze’deki ambargoyu aşmak için Türkiye’den Filistin’e insani yardım götürmek üzere Mavi Marmara gemisi yola çıkmıştı. Ama bu gemiye uluslararası sularda korsan ve ırkçı İsrail devleti savaş helikopterleri ve savaş gemileriyle saldırmış ve tam 9 kardeşimizi katletmişti. Bu saldırıda başından ağır yaralanan Uğur Süleyman kardeşimizd e o zamandan bugüne komada yatmaktadır. Rabbimizden tüm şehitlerimize rahmet, Süleyman kardeşimize de hayırlı bir akıbet niyaz ediyoruz.

Bu katliam karşısında medeni denilen dünya sustu. Küresel ölçekli insan hakları kuruluşları sustu, küresel basın sustu; ABD ve BM sustu. Ama bu vahşet karşısında Türkiye’de TC savcıları da sustu. Bugün yargılanan 19 kardeşimiz bu katliamdan iki ay sonra Ankara’ya gelen İsrail Bayan Voleybol takımını vesile kılarak İsrail’in terörist ve katil bir devlet olduğunu basın açıklaması yaparak kamuoyuna duyurmuş ve savcıları göreve çağırmışlardır. Savcılar ne yaptı. İsrail’e terörist devlet, katil devlet diyen bu kardeşlerimize 2911 sayılı yasayı keyfince yorumlayarak dava açtı.

Bu kardeşlerimize dava açılması tam bir hukuksuzluktur ve çifte standarttır. Çünkü Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da İsrail’i terörist ve katil devlet olduğunu mükerreren söylemiştir. Başbakan’a dava açamayan siyasallaşmış yargı İsrail’in katil ve terörist olduğunu söyleyen 19 kişiye gücü yetmiştir.

Şimdi ortada bir dava var. Bu davanın iki tarafı var. Bir taraf, bu hukuksuz davayı açarak adeta Siyonist, terörist İsrail’i sevindirmektedir. Diğer taraf ise Suriye’deki diktatör Beşar Esad’a karşı çıktığı gibi, 1948’den beri işgalci Siyonist diktatörlüğe de karşı çıkma iradesi gösteren bugünkü sanık kardeşlerimizdir. Bu sanıklar insanlığın, Filistinlilerin, Müslümanların vicdanıdır.

Konuşmasının sonunda Hamza Türkmen, bu hukuksuz ve çifte standartlı davanın hemen düşürülmesini istedi ve resmi ideolojiye göre biçimlenen yargılama süreçlerini kınadı.

AGD Ankara Üniversiteler Başkanı Selim Aydın, “Allah’ın vaadi var. Nurunu tamamlayacaktır. Zalim Siyonist imparatorluk bizlerin fiili ve kavli dualar ile bir gün yerle bir olacaktır. O devleti bizzat kendilerinin başına geçireceğimiz günler yakındır inşallah.” dedi.

MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal; “Burada “Kahrolsun İsrail” dedikleri için kardeşlerimiz hukuksuz şekilde yargılanıyorlar. Uluslararası sularda 36 milletten ve değişik dinlerden insanlara saldıranlar ise yargılanmıyor. İngiltere’de Siyonist İsrail devletinin dışişleri bakanı aleyhine bir dava açıldı. Yer yerinden oynadı. İngiltere sonunda davayı geri çekti. Bizde ise dava açılmıyor dahi. Bizler çalıştık çabaladık suç duyurularında bulunduk. Savcılar çalışmalarını yaptılar. Adalet Bakanımız bunu biliyor. Bu davalar uluslararası hukuk çerçevesinde olduğu için Adalet Bakanı’nın izni gerekiyor. Ama aradan geçen sürede bu izin ve talimat verilmemiştir. Oysa bu saldırı insanlık vicdanına, 36 ülkenin haremi izzetine, Türkiye’nin hâkimiyetine saldırı idi. Hükümet edenlerden öfke sözlerinden öte somut adımlar bekliyoruz. Tüm anlaşmaların iptalini istiyoruz.” dedi.

Faruk Ünsal; “Burada açılan dava siyasi bir dava mıdır? Başbakan İsrail’e katil deyince dava açamayanlar kinlerini bizim kardeşlerimizden mi almak istiyorlar” diye sordu.

İHH Ankara Temsilcisi Mustafa Sinan, “Bu dava haksız, hukuksuz bir davadır. Allah’ın izni ile beraatla sonuçlanacaktır. Lakin İslam coğrafyası kan ağlarken bizleri buralarda tutuyorlar bu davalarla. Oysa bizler farklı coğrafyalarda şimdi hizmette olacaktır. Bizler kimsenin hakkına hukukuna müdahale etmeden, kendi istediği yaşam tarzını yaşamasını istiyoruz. Bizlerde kendi yaşam tarzımıza kimseyi karıştırmayız. Bundan sonra da inandığımız gibi yaşayacağız.” dedi.

Son olarak Ankara MAZLUMDER’den Murat Ekinci basın bildirisini okudu. Bildiride İsrail’in gerçekleştirdiği hukuksuzlukları sıraladıktan sonra şu vurguları okudu: “Suç ve fail bu denli ortadayken, sadece bir kısmını dile getirdiğimiz suçların faili henüz hiçbir şekilde cezalandırılmamışken, suçluyu ve suçunu ifşa etmek ve bu devlet terörünü lanetlemenin suç addedilmesi düşündürücüdür. İddianameyi hazırlayan savcı adeta İsrail’in işlediği insanlık suçunu meşrulaştırmaktadır. Umuyoruz ki davaya bakan hâkim bu duruma ortak olmayacaktır.

Filistin Dostları olarak açılan bu ve benzeri davaların bizleri sindiremeyeceğini ve yıldıramayacağını, İsrail zulmünü sürdürdüğü müddetçe sesimizi duyurabileceğimiz tüm platformlarda çok daha yüksek sesle zalimi ve zulmünü lanetlemeyi sürdüreceğimizi buradan açıkça beyan ediyoruz.

MAHKEMEDEN BERAAT KARARI

25. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada 2911’e 32/1 sayılı yasaya dayandırılan iddianame okunduktan sonra sanıklar savunma yaptı.

Savunmada kardeşlerimiz ve avukatları İsrail’in ırkçı, terörist ve katil bir devlet olduğunu yenilediler, katil devletin yöneticileri tarafından işlenen insanlık suçları Türkiye’de yargılanmazken bu durumu protesto edenlere dava açılmasının İsrail’in işine yarayan psikolojik bir taarruz olduğunu belirttiler.

Ayrıca bu olayı iftiralarla raporlaştıran polisler ve bu iddianameyi hukuk temelinden yoksun olarak hazırlayan savcı hakkında mahkeme heyetine suç duyurusunda bulundular ve bunlar hakkında Mahkeme Heyetinin soruşturma açmasını talep ettiler.

Duruşmaya ara vermeyen mahkeme heyeti davayı tüm sanıkları beraat ettirerek sona erdirdi.

Halit Çağdaş / Haksöz-Haber

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu