Kermese Özgür-Der Ankara şubesi; kitap, dergi, tanıtım broşürü ve cdlerden oluşan bir stant açarak destek verdi. Oldukça ilgi gören standımız Suriye'nin Telebyed bölgesinden iki kardeşimiz tarafından da ziyaret edildi. Biz de bu ziyareti değerlendirmek isteği ile Suriye'den gelen bu kardeşlerimiz ile mini bir röportaj gerçekleştirdik.
Röportajı Yusuf Dursun Kardeşimiz gerçekleştirdi.
Türkçesi de iyi olduğu için sorularımıza Adı Yusuf Dede olan Suriyeli kardeşimiz cevap verdi.
Yusuf Dursun: Suriye'den ne zaman ve ne amaçla geldiniz?
Yusuf Dede: Suriye'den Ankara'ya bu sabah geldik. Yanımda bulunan Akrabam Muhammed dede'nin ayağında kurşun var Gazi hastanesinde bu kurşunları çıkarıp tedavisini sağlayacağız. Daha sonra tekrar cepheye dönmek üzere Suriye'ye döneceğiz.
Bize Özelde yaşadığınız bölgede ve genelde Suriye'de neler olduğu ile ilgili bilgi verir misiniz?
Biz Suriye'nin Akçakale bölgesinin Türkmen cephesinden geliyoruz. Suriye'de üç yılı aşkın bir süredir Esed tarafından hiçbir hukuk gözetilmeksizin çoluk, çocuk, yaşlı kadın ayırımı yapmadan Müslüman halka karşı zulme dayalı bir savaş sürdürülmektedir. Bu savaşta Yüz binlerce insanımız Şehid edildi. Şimdi gelinen noktada Müslümanların bu zulme karşı direnişleri her gün onlarca şehit vererek devam etmektedir. Ancak imkânlarımız çok kısıtlı, insanlarımız açlıktan, susuzluktan ilaçsızlıktan ölüyor. Türkiyeli Müslümanlardan yardım alıyoruz ancak bu yardımlar gerek IŞID gerekse Esed güçleri tarafından engellenmektedir. IŞID, Esed güçlerinden daha tehlikeli olmaya başladı. Kendisi dışındaki tüm İslami cepheleri kâfir olmakla suçlayıp saldırmaktadır. IŞID, Bizim de meskûn bulunduğumuz Köyümüzü bastı, köyü tamamen yakıp yıktı. Biz ailelerimizi alıp Türkiye'ye sığınmak zorunda kaldık. Viranşehir'deki Çadır Kente ailelerimiz yerleştirildi. Ben akrabam olan Muhammed Dedeyi bacağındaki kurşunu çıkarmak için buraya Ankara Gazi hastanesine getirdim. Bundan birkaç ay önce de yine birkaç yaralı kardeşimizi bu hastaneye getirip tedavi ettirmiştim. Tedaviden sonra tekrar cepheye döneceğiz.
Suriye'de yaşananların ne kadarı haber kaynaklarına yansıyor bize bu konuda ne söyleyebilirsiniz?
Şunu söylemeliyim ki haber kaynaklarının birçoğu Suriye'de olup bitenlere ilişkin çok objektif davranmamaktadırlar. Suriye'deki mücadeleyi saptırmak için yanlı ve birçoğu içeriği değiştirilmiş haberler yayınlıyorlar. Suriye'de olup bitenleri yerinde yaşamak farklı bir şeydir. Suriye'de olup bitenleri yazıya dökmek çok zor. Daha çok spot sayılabilecek haberler yansıyor. Bu yansıtılan ve habere dönüştürülen hadiselerin yanında habere dökülemeyen birçok olay var. Şunu bilmenizi istiyorum ki haberlerin derinliklerinde İnsanların yaşadıkları dramları var. Bunları gören insanlar bu gördüklerinin ne kadarını satırlara dökebilirler ki? Orada duygular var, orada insanların en kıymet verdikleri şeref, namus, haysiyet gibi değerler var. İnsanlar bunu yazıya dökemezler, anlatamazlar… Bunu yaşayan insanların kalplerinde neler hissettiklerini yazamazsınız zaten. Suriye halkı bunu hak etmedi, hak etmemeliydi Ekmek kadar, su kadar, ilaç kadar, giyim ve benzeri şeyler kadar Suriye halkının namus şeref ve haysiyetlerinin sahiplenilmesine de ihtiyaç var. Biz kardeşlerimizden Suriye halkına bu manada daha ciddi destek bekliyoruz.
Konferansa geçeceksiniz. Sorularımızı cevaplandırdığınız için teşekkür ediyoruz. Özgür-Der olarak en baştan beri Suriye halkının haklı mücadelesini destekledik, desteklemeye de devam edeceğiz.
Özgür-Der her zaman yanımızda oldu. Biz bunu yakinen biliyoruz ve yaşıyoruz. Bundan dolayı şahsınızda Özgür-Der'i ve Türkiye Müslümanlarını selamlıyor yardım ve desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Esselamüaleyküm.
Daha sonra konferansa geçildi. Konferansa Dr. İhsan Şenocak, Âdem Özköse ve Suriye direniş cephesinden Ebu Enes Tinavi konuşmacı olarak katıldılar.
Konuşmacılar; Suriye direnişinin Müslümanlar için bir haysiyet meselesi olduğunu vurgulayarak Müslümanların Suriye direnişine daha çok destek vermeleri gerektiğine vurgu yaptılar.
Suriye'de bir insanlık dramı yaşandığına dikkat çeken konuşmacılar; İnsan haklarının dünyadaki tek temsilcisi olduklarını düşünen batı ülkeleri Suriye'deki bu drama üç yıldır sessiz kalmakta ve Baas rejiminin uyguladığı zulme seyirci kalmaktadırlar. Baas rejiminin kimyasal kullanımına karşı çıkmakla Suriye meselesini çözdüklerini düşünen batı, varil bombaları ve konvansiyonel silahlarla insan katliamına adeta onay vermiş durumdalar. Müslümanların artık şunu bilmeleri gerekiyor: kendi çıkarlarına hizmet etmeyen hiçbir harekete batı destek vermeyecektir. Gerek Suriye, Gerek mısır, Gerek Sudan, Arakan, Filipin ve gerekse Filistin konusunda Geldiğimiz nokta bunu çok çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Müslümanlar arasında mezhebi ve meşrebi taassubu sürekli körükleyerek fitne uyandırmaya ve Müslümanları birbirlerine öldürtmeye çalıştığı malum olan batı ve işbirlikçi rejimler karşısında Müslümanların artık kendilerine gelmeleri gerekir vurgusu yapan konuşmacılar. Suriye'deki direnişin başarıya ulaşması ve müslüman halkın uğradığı dramın bitmesi temennisiyle konuşmalarını bitirdiler.
HAKSÖZ-HABER
Röportaj: Yusuf Dursun
Haber: Mehmet Tekdemir
Fotoğraf: Hakkı Öğüt