Suriye, Mısır ve Filistin direnişlerinin selamlandığı eylemde işgalci ve despot rejimler lanetlendi. Ankara direnen kardeşlerimizi selamladı.
Gıyabi cenaze namazı Hacı Bayram-ı Veli camii imamı tarafından kılındı.
Eylemde " Suriye, Mısır, Kudüs Direniyor. Şehitler Yolumuzu Aydınlatıyor" yazılı pankart açılırken
"Esir Edilen Mursi Değil, Mısır Halkının İradesidir", "Dilenenler Değil, Direnenler Kazanır", “Müslüman Zulme Boyun Eğmez”, yazılı dövizler taşındı.
Özgür-Der Ankara şube başkanı Abdurrahman Çeliker basın metnini okurken Suriye Ahrar-uş Şam cephesinden gazi Ebu Musa, direnen kardeşlerimiz için dua etti. Dua'da Suriye, Mısır, Filistin gibi tüm direniş coğrafyalarının sahiplenilmesi, her türlü desteğin verilmesi gerektiği vurgulandı. Allah’ın yardımından ümit kesmemeliyiz diyerek şehit olan kardeşlerimiz için ve zulüm altında yaşayan mazlumlar için Allah’tan yardım istendi.
Eyleme İHH, Köklü Değişim, AGD, Akabe gibi kuruluşlar destek verdi.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
Bugün Suriye’de, Mısır’da ve Filistin’de, zalimlere karşı İslami kimlikleriyle onurla mücadele eden Müslüman kardeşlerimize direnişlerinde yalnız olmadıklarını ve “Müslümanlar ancak kardeştirler” ayetini ete kemiğe büründürdüğümüzü haykırmak için toplandık.
Bilindiği üzere tüm Ortadoğu coğrafyasında, gerek emperyalistler gerekse emperyalist uşağı yönetimler eliyle uzun yıllardır bir katliam, işkence ve sindirme politikası sürdürülmektedir. 1948 yılında Filistin işgal edilip Müslüman kardeşlerimiz ya katledilmiş ya da topraklarından sürgün edilmiştir. Batı ideolojisinin kendilerine uyguladığı insanlık dışı katliamları 1948’den beridir Siyonist işgalciler Filistin’de kardeşlerimize uygulamaktan geri durmamıştır.
Siyonist işgalcilerin her türlü katliam ve işgaline karşı onurla mücadele eden kardeşlerimiz tüm İslam coğrafyasında direnişin ve onurun meşalesi olmuşlardır. Emperyalist güçlerce uygulanan ambargoya rağmen intifada meşalesini yükselten Filistinli kardeşlerimizin bu onurlu direnişi selamlıyoruz. Çünkü Filistin davası ümmetin davasıdır.
Yaklaşık 40 yıldır, katil Esed ailesinin zulmü altında olmadık katliamlara maruz kalan Suriyeli kardeşlerimiz üç yıldır bu zulme karşı tüm dünyanın suskunluğuna rağmen direniyor. Bu şanlı direnişin Halep bölgesinde direniş eksenini oluşturan Liva-et Tevhid grubunun komutanı Abdülkadir Salih katil Esed’in Şebbihaları tarafından şehid edildi. Fedakârlığı ve cesareti ile bizlere örnek olan kardeşimizin şehadetinin Suriye’nin kurtuluşuna vesile olmasını diliyoruz.
Suriye cihadı üç yıldır yüz binlerce şehit ve kayıpla tüm dünya tarafından film gibi izleniyor. Bu sessizlik, katliamlara ortak olmaktan başka bir anlam ifade etmemektedir. Bununla birlikte, Ahrar-uş Şam, Liva et Tevhid ve diğer tüm İslami direniş grupları, Suriye’de, Allah’ın sözünü hâkim kılmak için direnirken birileri utanmadan ve katledilen yaklaşık yüz otuz bin cana, topraklarından sürülen milyonlarca mülteciye rağmen hala Müslümanları karalıyor ve direnişi mahkûm etmeye çalışıyorlar. 1400 yıl önce şehit olan Hz. Hüseyin ve yetmiş mazlum için asırlardır matem tutanlar Suriye’de ölen yüz binlerce kardeşimizin katledilişine alet oluyorlar. Ancak unutmayalım ki Allah’ın hesabı çetin olacaktır.
Dün, Mısır’da, emperyalist Batı’nın ve Suudi Arabistan başta olmak üzere işbirlikçi bölge ülkelerinin destek verdiği darbeye karşı gerçekleştirilen intifadanın yüzüncü günüydü. Seçilmiş cumhurbaşkanı Mursi’yi devirmek ve İslami hareketi tasfiye etmek amacıyla 3 Temmuz’da gerçekleştirilen askerî darbeden bu yana Müslüman kardeşlerimiz aralıksız bir şekilde darbe karşıtı kitlesel eylemlerini sürdürüyorlar. Birçok katliam ve başta İhvan yöneticileri olmak üzere çok sayıda tutuklamalara rağmen gösterilere devam etme kararlılığı gösterilen Mısır’da dün Ezher üniversitesini basan darbeci çeteler birçok öğrenciyi katledip yüzlercesini tutukladı.
Mısır’da yüz gün geçmesine rağmen uluslararası camia, kurum ve kuruluşlar darbeye darbe diyemiyorlar. Bununla da kalmayıp darbecilere karşı direnen Müslüman kardeşlerimiz ‘terörist’ olarak ilan ediliyor. Bu, açıkça İslami kimliğe yönelik bir suçlamadır. Afganistan’da, Filistin’de, Suriye’de direnen Müslümanları ‘terörist’ olarak adlandıran başta ABD olmak üzere tüm Batılı güçler, yüz binden fazla insanı katleden Beşşar Esed zalimine bu sıfatı yakıştıramamaktadırlar.
Sisi cuntası, yönetimde olduğu yüz gün boyunca zalimane bir politika yürütmektedir. Mursi’yi baskıcılıkla suçlayanlar, Tahrir’de, Taksim’de özgürlük diyerek darbe çığırtkanlığı yapanlar ise Mısır’da tutuklu bulunan ve onlarca kişiyle birlikte ufacık bir hücrede tutulan Anadolu Ajansı muhabiri Metin Turan’ın durumunu görmezden gelmektedirler. Darbecilerin, uluslararası kimliğe sahip bir gazeteciye reva gördüğü bu zulüm, aynı zamanda muhalif kimlikli insanlara yapabileceklerinin bir sınırı olmadığının göstergesidir.
Mısır’da direnen kardeşlerimiz yüz gündür şunu haykırıyorlar; “Sisi gidene, hak ve özgürlüklerimizi geri alana, Mursi serbest kalana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Bizlerde bu sese Ankara’dan destek veriyor ve kardeşlerimizin yalnız olmadığını tüm zalimlerin, diktatörlerin ve işbirlikçilerin yüzlerine haykırıyoruz.
Yapılan zulümleri, katliamları ve işkenceleri seyreden ve ses çıkarmayanlara da diyoruz ki; “Dilenenler değil direnenler kazanır.”
Özgür-Der Ankara Şubesi