İslam İşbirliği Teşkilatı önünde yapılan basın açıklamasıyla, darbeci yönetimin bu insanlık dışı kararını kınayarak başta Mısır yetkililerini, İslam İşbirliği Teşkilatını ve Uluslararası kamuoyunu idamları durdurmak üzere harekete geçmeye davet edildi.
‘‘Katil darbeci düzenin idam kararları hükümsüzdür’’ pankartı açan grup, ‘’Türkiye’den Mısır’a direnişe bin selam’’ Zindandadır Yusuflar, Hükümsüzdür İdamlar’’ ‘‘Eli kanlı katiller Ankara’dan Defolun’’ ‘’Sisi Mısır’dan defol’’ gibi sloganlar attı.
Özgür-Der Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Musab Akdeniz’in sözcülüğünü yaptığı basın açıklamasında ilk olarak İnsanlık İçin Sessiz Kalma Platformu adına ortak basın açıklamasını Şehir ve Medeniyet Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Aziz Oğuzhan Karaman okudu.
Ardından Kardelen Derneği Başkanı Mehmet SILAY’’ Okunan basın açıklaması hepimizin hislerine tercüman olmuştur, biz idamları ve zulümleri İstiklal Mahkemeleri’nden biliyoruz, bu mahkemelerde resmi kayıtlara göre 5000 kişi idam edilmiştir’’ dedi. Sılay ‘’Allah’ın izniyle Mısır’daki kardeşlerimizde bu beladan kurtulacaklardır’’ dedi.
Memur-Sen Ankara İl Başkanı Mustafa Kır ‘’ Muhterem kardeşlerim, sözlerime başlarken sizleri saygıyla hürmete selamlıyorum, seslerimizin Mısır’daki kardeşlerimize doping olmasını temenni ederim’’ dedi. Kır’’ 3 Mayıs’da Mısır dünyaya rezilliğini ilan etti, Darbe karşıtı insanların takdir edilmesi gerekirken, seslerini idamlarla kısmaya çalışıyor fakat Mısır halkı her türlü tehlikeye rağmen Ramazan demeden, bayram demeden kadın, çocuk neredeyse tüm günlerini sokaklarda direnerek geçiriyorlar, bu halkın sesini kısmaya güçleri yetmeyecek ‘’ dedi.
Ardından platform üyelerinin ‘’Zindandadır Yusuflar Hükümsüzdür İdamlar’’ Uyan Diren Özgürleş’’ ‘’Ankara’dan Mısır’a Direnişe Bin Selam ‘’ sloganları atmasıyla basın açıklaması sona erdi.
Basın Açıklaması
Değerli Basın Mensupları, Değerli Katılımcılar;
Bugün burada Mısır’ın eli kanlı zalimlerince alınmış 1212 idam kararına karşı duruşumuzu göstermek ve sessiz kalan İslam İşbirliği teşkilatının duyarsızlığını haykırmak ve hakkı ayakta tutan şahitler olmak için toplanmış bulunuyoruz.
Bilindiği Üzere Mısır halkı tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve yönetimi 3 Temmuz 2013 tarihinde Katil Sisi tarafından yapılan askeri bir darbeyle iktidardan uzaklaştırılmıştır. Darbe sürecine karşı insanlık tarihinin en meşru ve ahlaki direnişlerinden birini gösteren Mısır halkının yüzlercesini katleden, binlercesini de zindanlara dolduran Sisi cuntası, şimdi de uyduruk gerekçelerle sözde mahkemelerinde yargıladığı Müslümanlara idam cezaları vermeye başlamıştır.
Cunta yönetiminin kiralık hakimleri tarafından medeni dünyanın gözleri önünde ‘Şiddet olaylarına karışmak, kişilere ve kamu malına saldırı’ gibi uydurma gerekçelerle 1212 kişiye idam cezası verilmiştir.
Darbe karşıtlarını dünyanın gözleri önünde camilerin içinde katleden Mısır cuntası, binlerce kişinin öldürüldüğü bu katliamlardan sağ kurtulanları da böyle bir idam kararı ile cezalandırmakta, adalet ve özgürlük taleplerini haykıranlara adeta gözdağı vermektedir. Bugün Mısır halkı katil darbeci rejim tarafından idamlarla korkutulmaya, ölümlerle terbiye edilmeye çalışılıyor. Ancak tüm bu baskılar Müslüman Mısır halkının Özgürlük için direniş iradesini kıramamıştır. Direnişi ve şehadeti en yüce değer olarak kabul eden asırlık İhvan mektebinin talebelerini teslim alamayan zorba güçler bir türlü kıramadıkları direniş karşısında adeta çılgına dönmüş ve baskılarını artırmaya devam etmiştir. Son olarak verilen idam kararları darbecilerin içine düştüğü çaresizliğin bir sonucudur. İhvanın lideri Muhammed Bedii’nin mahkeme salonunda haykırdığı gibi İnşaallah idam kararları cuntacıların tabutunun son çivisi olacaktır.
Evrensel hukuk ölçütlerine, insanlık kriterlerine, İslami hükümlere her yönüyle aykırı olan bu kararlar uygulanır ve idam kararı infaz edilirse; insanlık tarihi büyük bir kara lekeye daha sahip olacaktır. Bunda Mısır’ın Zalim idarecilerinin utancı yanında darbelere karşı bir açıklama yapmaktan bile aciz BM, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı da sorumlu olacaktır. Ayrıca bu zulme ve haksızlığa karşı duyarsız kalan, ses vermeyen, çığlık olmayan, görmezlikten gelen tüm insanlık da sorumludur.
Bu utanç verici kararı kınıyor ve kabul edilemez olduğunu bildiriyoruz. Yine ilk idam kararlarının verildiği tarihten bu güne yaklaşık 50 gün geçmesine rağmen hiçbir açıklama yapmayan, hiçbir girişimde bulunmayarak süreci dolaylı olarak destekleyen, İslam İşbirliği Teşkilatını da uyarıyoruz ve vicdanlı olmaya çağırıyoruz. Aksi durumda İslam’ın zulme karşı duruşunu temsil edemeyecekse isminden İslam kelimesini çıkarmasını, Zalimlerle uzlaşı teşkilatı olarak değiştirmesini teklif ediyoruz.
Türkiye halkı bu türden uygulamaları en acı şekilde yaşamış olan bir halktır. Bizler bu manzaraları 1925’te yürürlüğe konulan Takrir-i Sükun Kanunu’ndan ve İstiklal Mahkemelerinden çok iyi tanıyoruz. Biz bu zihniyeti ‘sanığın idamına, delillerin bilahare toplanmasına’ kararları ile bilinen İstiklal Mahkemeleri’nden tanıyoruz. Biz bu zihniyeti, on yılda bir yapılan darbelerden tanıyoruz. Biz bu zihniyeti, 28 Şubat’ın yürütülen tanklarından biliyoruz. Yazdığı bir kitap yüzünden asılan İskilipli Atıf Hoca’dan, yaşı tutmadığı için yaşları büyütülerek asılan çocuklardan, kendi başbakanlarını gözlerini kırpmadan darağaçlarına yollayanlardan tanıyoruz. Mısır’da Sisi darbesiyle tutunmaya çalışanlar da er ya da geç yıkılacaklardır. 21. yüzyılın utanç vesikası olan, yeryüzündeki tüm vahşetlerin, işkencelerin, katliamların, idamların son bulması için de İslam İşbirliği Teşkilatını da sorunlu değil, sorumlu davranmaya davet ediyoruz.
Zalimler tarafından ezilen ve susturulmak istenen bütün masum ve mazlum insanların yanında olduğumuzu bir kez daha bu vesileyle haykırıyoruz. Darbeleri, muhtıraları, operasyonları kınıyor, insan iradesine yönelmiş her türlü müdahaleyi telin ediyoruz. Elimizden geldiğince ve gücümüz yettiğince zalim cunta yönetimine ve onun boğucu baskısına karşı, zulme karşı direnen kardeşlerimiz ve onların aydınlık mücadelesiyle birlikte olacağımızı tekrar ilan ediyoruz. Darbelere karşı durmak cezalandırılacak bir eylem değil aksine ödüllendirilmesi gereken onurlu bir harekettir.
Buradan ilan ediyoruz ki Mahkemenin verdiği idam kararları, müstekbirlere karşı mustazafları, baskıya karşı dayanışmayı, zorbalığa karşı hakkı, zulme karşı direnişi savunan yeryüzünün bütün onurlu halkları nezdinde yok hükmündedir, hükümsüzdür.
Buradan İslam Dünyasının vicdanına sesleniyoruz: Ey İslam Dünyası! Mısır’da insanlık idam ediliyor, susma. Ey İslam Dünyası! Mısır’da insanlık öldürülüyor, uyan, diren, artık yeter de ve seyretme; küresel adalet için, insanlığın ölmemesi için, insanı ve insanlığı yaşatmak için idamları durdur, kukla rejimlerin ve darbecilerin iktidarına son ver diyoruz. Utanabilme yeteneğini kaybetmemiş İslam ülkelerini bu hukuk dışı kararın uygulanmasını iptal ettirme yönünde irade beyanına davet ediyoruz.
Değerli basın mensupları ve katılımcılar açıklamamızı üstad Sezai Karakoç’un sözleriyle bitiriyoruz.
Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Halbuki, bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar, vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar. Tarihin azabından kurtulsalar, Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar!!!
İNSANLIK İÇİN SESSİZ KALMA PLATFORMU,
Akabe Derneği, Akıncılar Derneği, Ankara Eğitim Bir-sen 1 Nolu Şube, Başkent Kadın Platformu Derneği, Çatı-Der, Hak-İş Konfederasyonu, İHH Ankara, İlkder, İlim Yayma Cemiyeti, İnfak Vakfı, İmam Hatipliler Platformu, Mazlumder, Memur-Sen Ankara İl Başkanlığı, Nene Hatun Derneği, Özgür-Der, Özgür Eğitim-Sen, Server Vakfı, Şehir ve Medeniyet Derneği, Ümran Hareketi, Vahdet Vakfı