Ankara'da "İslami Hareket ve Ekin Meseli" Konuşuldu

Ali Değirmenci Ankara'da "İslami Hareket ve Ekin Meseli" başlıklı konferans verdi.

Ankara Özgür-Der'in düzenlediği ve konuşmacı olarak Ali Değirmenci'nin davet edildiği konferans Ankara Özgür-Der şubesinde gerçekleşti.

Sunuculuğunu Abdurrahman Çeliker'in yaptığı programa Ali Değirmenci'nin geçmişi ve yazdığı kitaplar tanıtılarak başlandı. Daha sonra Ali Değirmenci konuşmasını gerçekleştirdi.
Değirmenci özetle şunları söyledi:
 

İslami Hareket dediğimiz çizgi Hz. Adem'den Hz. Muhammed'e kadar uzanan çok uzun bir çizgidir.
Kuran-ı Kerim dönemin ideolojileriyle tartışıp, onları serpiştirdikten sonra kendi aydınlığını, kendi ışığını ortaya sermiştir. Bu bağlamda Kuran-ı Kerim bir devrim tarihi, inkılap tarihi kitabıdır.
Müslümanlar olarak iki şeye çok dikkat etmeliyiz: Birincisi; on dört asır öncesine gidip Kuran'la buluşmalıyız. İkincisi; çok geniş ve çok etkili bir dünya bilgisine sahip olmalıyız.
Neden görünür olamıyoruz, neden gücümüz yok gibi özgüvensizliğe kapılmamalıyız. Yeryüzünde bizden daha iyi, daha değerli insanların olmadığı özgüvenine sahip olmalıyız. Tarık Bin Ziyad'ın İspanya ve Portekiz'i fethetmek için gittiğinde "gemileri yakın" emrini verebilecek özgüvende olmalıyız.
Bizler kitle değil, kadro yetiştirebiliriz. Vagonlar çoktur, lazım olan lokomotiftir. İslam'ın Arap yarımadasında sıkışıp yok olmasını engelleyen Darul Erkam'daki kırk sahabi idi. Buradaki sahabe gençlerden oluşuyordu ve bu kırk sahabi birer çınar oldular ve İslam'ın lokomotifliğini üstlendiler. Baldırı çıplak denilen, ayak takımı denilen bu kişilerin müthiş ufuk insanları olması hepimizi etkiliyor.
Müslüman olmak, bir güzelleşme hareketidir. Ben seksenlerde Müslümanları izleyerek, inceleyerek sosyalist görüşü terk edip hidayete erdim, Müslüman oldum. Çünkü Müslümanlarda futbol oynuyorlardı fakat küfretmiyorlardı. Bizler okulun yemekhanesini protesto ederken yemeklerimizi yere dökerdik fakat onlar dökmezlerdi, en mantıklı en etkili protestoları onlar yapardı. Bizler elimizin ucu ile tokalaşıyorduk fakat onlar 'kardeşim' diyerek sımsıkı sarılarak tokalaşıyorlardı, samimi idiler. Çin romanlarına kadar okuyorlardı, konuşurken bizim kaynaklarımızdan şu kitabın şu bölümünün şu sayfasında şu yazıyor diyebilecek kadar bilgili idiler.
Bizler dişimizi sıksak, biraz daha dirensek dünyanın altını üstüne getiririz. Kendimizi küçümsemeyeceğiz. Ne kapalı Robinsonculuk yani 'ben sadece hurma satayım, hanımım evden çıkmasın, küçük yerlere taşınayım, hiç günah işlemeyeyim' ne de çarpık Don Kişotçuluk yani 'sarayım bombayı, patlatayım kendimi' yapmayacağı

Nerede Musab Bin Umeyr'in, diğer sahabilerin dizisi, filmi? Elimizde sadece Çağrı filmi var. Nerede Esma El-Bilteci'nin şiiri? Kim yazacak? İlla ki yazılmalı mı? İlla ki yazılmalı! Efendimiz döneminde Medine'de iken Müslümanlarla kimse ne sanatta, ne kültürde, ne ilimde tartışabiliyorlardı, Müslümanlara kafa tutamıyorlardı. Bizler de böyle olmalıyız.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Kahramanmaraş'ta Şehitler Gecesi düzenlendi
Muş’ta “Neyi, niçin, nasıl okumalı” semineri yapıldı
Siyonist işbirlikçisi Coca-Cola fabrikası Bursa'da protesto edildi
Gazze nöbeti Saraçhane’de: Direniş sürüyor, dayanışma da sürecek!
Open Refah grubu İstanbul'da Gazze eylemi yaptı