Federal Almanya hükümeti, Türkiye'de insan hakları aktivistlerinin tutuklanmasına tepki olarak Ankara ile ilişkilerde "yeni bir yön" belirlenmesini öneriyor. Bu bağlamda seyahat uyarıları sertleşirken, bir savunma anlaşmasının durdurulduğu ve kredi ve yatırımların gözden geçirileceği konuşuluyor. Birçok köşe yazısında bu önlemlerin Ankara'yı etkileyip etkilemeyeceği tartışılıyor.
Eurotopics sitesinin derlemesi:
Der Standard / Avusturya
Seçim kampanyası gazı
Neue Zürcher Zeitung, Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in Ankara'ya yönelik sert eleştirisinin ardında seçim kampanyası motivasyonu olduğunu düşünüyor:
“SPD'nin mevcut başbakan adayı Martin Schulz hummalı şekilde, yerinden oldukça memnun olan Başbakan Angela Merkel'e meydan okuyabileceği herhangi bir konu başlığı arıyor. Bu arayış içerisinde son günlerde aklına gelen fikir, Merkel'in sözde fazla yumuşak bulduğu, ancak son sekiz yıldır SPD'li dışişleri bakanları tarafından temsil edilen Türkiye politikasını eleştirmek. ... Bu yaklaşımın sonunda ortaya çıkan tablo, seçim mücadelesindeki Schulz'un taleplerinden çok, Türkiye ile zor ilişkinin gerçekliğini yansıtıyor. Schulz her ne kadar bu cesur çıkışıyla takdir toplasa da, dikkatlice bakıldığında iki ülke arasındaki ikili ilişkileri doğrudan etkileyebilecek hiçbir şey söylemediği görülüyor.”
Neue Zürcher Zeitung / İsviçre
Ankara'nın zayıf noktası
Türkiye'ye karşı önlemler almanın zamanı çoktan gelmişti, diyor Der Standard:
“Anlaşılan aradan geçen zamanın ardından körleşme ve kibir, hatta belki de günün birinde ülkenin ve seçmenin kontrolünü kaybetmesinden kaynaklanan korku o kadar büyük ki, Ankara'daki yetkililer üzerinde çok da fazla kafa yormadan Almanya ile çatışma yoluna gitti. Yetkililer yargının bağımsızlığına atıfta bulunuyor. Ancak ifade, Türkiye'deki içtihatı, sağdan soldan toplanmış iddianameleri ve cumhurbaşkanlığı sarayı ile adalet bakanının mahkemelerin işleyişi üzerindeki de facto kontrolünü düşündüğümüzde, geçersizleşiyor. Berlin'in açıkladığı, ilişkilere 'yeni bir yön' verilmesinin sonuçları ağır olacaktır. Seyahat uyarıları ve yatırımların durdurulması Türkiye'ye etki edecektir. Diğer AB üyeleri de Almanya'nın örneğini izleyecektir.”
Die Tageszeitung taz / Almanya
Kapı tamamen kapatılmamalı
Sert yaptırım talep edenler, riskleri ve yan etkileri gizlememelidir, diye uyarıyor taz gazetesi:
“Durum ne kadar kötü olursa olsun, her zaman daha fenası mümkündür. Örneğin idam cezası gibi. Ankara ile tüm köprüleri attıktan sonra bakalım ne olacak demek, hem tutuklular açısından hem de Almanya'daki Türk nüfusu açısından sorumsuz bir davranış olacaktır. Bıçak sırtında gezinen bir tavır bu. Gerek Gabriel gerekse Merkel ... insan hakları ihlallerinin kendisi için sonuçları olacağını Erdoğan'a anlatırken, işbirliğini sürdürmeye yönelik dönüş yollarını açık tutmak zorunda. Kapıyı Türkiye'nin suratına kapatmak, hiçbir şey yapmadan beklemek kadar sorumsuzca bir davranış olacaktır.”
Milliyet / Türkiye
Dönerin bile tadı yok
Milliyet gazetesi Türkler ile Almanlar arasında bir yabancılaşma gözlemliyor:
“Tepedeki gerginlik, sokağa da yansımış gözüküyor. Hükümetler, neredeyse hemen her gün, karşılıklı ültimatom verirken, halklar arasındaki mesafeli duruş da daha bir göze batar hale gelmiş. Örneğin, döner satışları bile giderek artan bir şekilde azalmaya başlamış. Tatil denilince ilk tercihleri Türkiye iken, şimdi akıllarına bile getirmiyorlar. ... Keşke aradaki buzlar hepten erise de bizim hızımız ve onların kalitesiyle çok daha büyük ortak projelere imza atabilsek. Ve görünen o ki, her ülkenin de buna fazlasıyla ihtiyacı var.”