Bu ülke beni dehşete düşürüyor.
Kendi halkına karşı böylesine nefret dolu bir devlet herhalde yeryüzünde yoktur.
Ve, yaşadıkça nasıl korkunç bir tuzağın içinde olduğumuzu daha iyi görüyorum.
Öyle bir sistem kurmuşlar ki halktan başka herkesi koruyorlar.
Bizim Kazım Çeliker, müthiş bir haber yakaladı.
Burger King’e verilen etlerin 12 tonluk bir bölümünde virüs bulunmuş.
Özellikle hamileler ve çocuklar için çok tehlikeli bir virüs bu.
Hastalıklı etlerin ne yapıldığı ise belli değil.
Bir atık tesisine gönderildiği söylenmiş ama söylenen adreste öyle bir tesis bulunamamış, ardından köpeklere verildiği söylenmiş ama o miktarda eti o kadar köpeğin yemesi mümkün değil.
Aslında köpeklere de verilememesi lazım çünkü hayvanlar için de tehlikeli.
Ama insana aldırmayan köpeğe hiç aldırmıyor.
Olaya müdahil olan Tarım Bakanlığı bu konuda gerekeni yapmış ve raporlarla birlikte mahkemeye başvurmuş.
Kazım, virüslü hamburgerleri araştırırken başka belgelere de ulaştı.
Maret firmasının bazı ürünlerinde de, hamburgerinde, jambonunda “listeria” denilen bu tehlikeli virüsten bulunmuş.
Bu etlerin saklandığı “deponun” sahipleri bu ürünleri “karantinaya” almışlar, imha etmek için karar bekliyorlar.
Peki, siz yediğiniz hamburgerlerde, jambonlarda virüs tehlikesi olduğunu biliyor musunuz?
Hayır.
Normalde, halkın hemen bu konularda uyarılması, o depodaki ürünlerinde virüs bulunan Maret’in piyasadaki bütün ürünlerinin derhal denetime alınması, gerekirse imha edilmesi gerekmez mi?
Gerekir.
Niye, çok başarılı işler yaptığına tanık olduğumuz Tarım Bakanlığı halkı uyarmadı?
İşte, bu noktada karşılaşacağınız gerçek sizi de benim gibi dehşete düşürecek.
Kökü bir anayasa maddesine dayanan bir yasa, Bakanlığın bu gerçeği açıklamasına engel oluyor.
Halkın tükettiği gıdada bir hastalık bulunduğunda Bakanlık mahkemeye gidiyor, mahkeme kararından sonra ancak gerekenler yapılabiliyor.
O arada halk zehirli gıdaları tüketmeye devam ediyor.
Şu değiştirilmesine karşı çıktıkları hukuk sistemi, halkı değil, firmaları ve firma sahibi zenginleri koruyor.
Halkın hastalanmasına, zehirlenmesine, hamilelerin çocuklarını düşürmesine aldırmıyor.
Nisan ayında, AB uyum yasaları çerçevesinde yeni bir yasa çıkarılmış bu saçmalığı düzeltmek için.
Bu ülkenin halkını, Avrupa Birliği’nin ölçüleri, bu devlete karşı koruyor.
Eski yasa, bakanlığın elini kolunu bağlarken, medya da zaten kendiliğinden sessizliğe bürünüyor.
Maret, Koç Holding’e ait.
Bakın bakalım bizim medyaya, Maret’in etleri konusunda kaçında haber göreceksiniz.
Umarım yanılırım ama ben hiçbir gazetede göremeyeceğinizi düşünüyorum.
Bu haberi veren, Koç firmasının ilanlarını kaybeder çünkü.
Bir yanını yasayla, bir yanını parayla bağlamışlar.
Halka istediğin gibi zehirli malı yedirebilirsin.
Devlet ve zenginler önemlidir çünkü.
Halk önemsizdir.
İşte size bizim rejimin özeti.
Bizim ulusalcıların nefret ettiği Batı’da ne oluyor peki?
Çok bilgi sahibi değilim ama iki örnek biliyorum.
Fransa’da özerk bir devlet kuruluşu bu konularda derhal açıklamalar yapıyor ve halkı uyarıyor.
Amerika’da ise Food and Drug Administration diye bir kuruluş var.
İçeriğinde “gümrük belgesi bulunmayan ceviz” olan bisküvinin satışını bile, gerekçesini halka açıklayarak derhal durduruyor.
Neredeyse her gün yeni araştırmaların sonucunu açıklıyor ve “tehlikeli” gördüğü hiçbir malın satılmasına izin vermiyor.
Bizim ülkenin böyle kuruluşları yok ama karınca kararınca Taraf gazetesi var, biz halkın aleyhine yakaladığımız her kötülüğü açıklamaya yeminliyiz, darbe hazırlığını da, siyasi oyunları da, zararlı gıdayı da yakaladığımız anda yazarız.
Bu halk uğradığı her haksızlıkta bizim gazeteyi arasın, söylesin istiyoruz.
Zehirli hamburgeri bile halkından daha değerli bulan yasaların olduğu bu ülkede belki bir işe yararız.
TARAF