Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 3 siyasi partinin yüzde 10'luk baraj konusunda Anayasa Mahkemesi'ne başvurusuna ilişkin, "İstikrarı düşünen Anayasa Mahkemesi'nin yıllardan beri hem AİHM'den hem de kendisinden verilen kararlara bakarak bu talepleri reddedeceğini düşünüyoruz. 'Hak ihlali var' derse biz yasama organıyız, istikrarı sağlayacak tedbirleri alır, milleti yüz üstü bırakmayız" dedi.
Arınç, Manisa Fuar Merkezi'nde düzenlenen Yunusemre İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, yeni komplolarla karşı karşıya olduklarını, bunlardan bir tanesinin de Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunan 3 partinin teklifinin kabul edilip edilmeyeceği olduğunu belirtti.
Geçmişte, Milli Selamet, Refah, Fazilet partilerinde siyaset yaptığını, barajlardan en çok şikayet etmesi gerekenlerin kendileri olduğunu ifade eden Arınç, o zamanlar baraj altında kaldıklarını, seçim barajının yanında birinci ve ikinci bölgelerde de ayrı seçim barajlarının bulunduğunu, Anayasa Mahkemesi'nin 1995'de bu barajları kaldırıp yüzde 10'luk barajı sabit tuttuğunu anlattı.
Arınç, şöyle konuştu:
"Biz kurulduğumuz zaman barajdan şikayet etmedik. Çünkü biz iktidar olmak niyetiyle ve düşüncesiyle kurulmuştuk ve hamd olsun 15 aylık partiyken bütün barajları yıktık geldik. O barajlardan gelen partilerin hepsi de parlamento dışında kaldı.
Şimdi davayı açan partiler Saadet Partisi, Demokratik Sol Parti ve Büyük Birlik Partisi. Bunların potansiyelleri nedir? Yüzde 1 civarında oy aldılar geçen seçimde. Barajı kaldırırsak bu partiler ne olacak? Yüzde yüz oylarını artırsalar yüzde 2 olacak. Peki yüzde 2'lik parti iktidar mı olacak, olmayacak. Hiç baraj kaygımız yok ama bir kurnazlığın bir hesabın ortaya çıkması bakımından söylüyorum.
Öyle partiler var ki Türkiye'de 104 tane, tabelası bile yok, ismini bile kimse hatırlamıyor. Geçenlerde de tek kişilik partiler kuruldu. Bizden ayrılan 2-3 milletvekili maşallah 'Bilmem ne partisinin genel başkanı' densin diye kendisine yanına 29 kişi daha buldu bir parti kurdu. 3 gün sonra 7 tanesi ayrıldı ama o hala devam ediyor. Ne söyleyecek, ne konuşacak, ne kıymeti var. Ortaya çıksa 40 tane adamın selam vermeyeceği bir insan ne diye parti kurar? Nefis denen bir şey var. Maalesef bunun peşinde koşuyorlar. Bu davayı açan partiler bence piyon olarak kullanılmışlar. Çünkü kendi oylarının bir misli bile arttığında yüzde 2'leri bulamayacakların biliyorlar. Bu partilerde seçmen kalmadı. Bu partilerin seçmenleri başka partilere destek oluyorlar yıllardan beri. Amaç nedir? Çok partili siyasete tekrar geri dönüş. 'İstikrarlı hükümet giderse, koalisyonlar gelirse bu hükümetten kurtulmuş olacağız' diyorlar. Yani 'AK Parti tek başına iş başına 12-13 senedir tuttu, bu adamlar kalıcı, bu hükümeti yıkmak için bizim çok fazla partinin parlamentoya girmesi, oyların parçalanması lazım. Biz ancak bunlardan bu şekilde kurtulabiliriz'. İstikrarı düşünen Anayasa Mahkemesi'nin yıllardan beri hem AİHM'den hem de kendisinden verilen kararlara bakarak bu talepleri reddedeceğini ümit ediyoruz. Aksi takdirde parlamento yasama organı mutlaka gerekeni yapacaktır. Çünkü Anayasa Mahkemesi'nin kararı yasa koyucu bir hüküm ifade etmiyor. 'Hak ihlali var' derse biz yasama organıyız, istikrarı sağlayacak tedbirleri alır ve milleti yüz üstü bırakmayız.
Yani, 'Ne kadar çok parti varsa oylar onlara dağılsın, onlar parçalı bir siyaset, parlamentoyu getirsinler, hükümet daha az oyla iktidar olsun. 367 alıp da Anayasa'yı değiştirmesin, 300'ün altında kalsın bir omuz daha vurursak içinden 3-5 kişiyi daha çalarız, hükümeti düşürürüz'... Hesap bu."
AK Parti'nin 12 yıldır iktidarda bulunduğu ve çok güzel şeyler yaptığını, bazı kişilerin zaman zaman "Siz ne yaptınız ki" diyebileceğini ifade eden Arınç, böyle durumla karşılaşınca şaşırdığını belirtti. AK Parti iktidarında yapılan bazı hizmetleri anlatan Arınç, "Ulaşım adına, sağlık adına, eğitim adına ne varsa bizim hükümetimiz döneminde oldu. Baraj, gölet, sulama adına 12 yılda 9,5 katrilyonluk yatırım ne varsa bizim dönemimizde oldu" dedi.
Manisa Medya TV'nin bütün dünyaya yayın yapan bir televizyon kanalı olduğunu, fırsat buldukça bu kanalı açtığını anlatan Arınç, "Güzel haberler, güzel yorumlar hele müziğinizi çok beğendim. Sesi güçlü bir hanım uzun hava okudu fakat bir eksiğiniz var telefon numarası vermiyorsunuz. Telefon açıp istekte bulunayım dedim, altında telefon yok bu da bir eksiklik" ifadelerini kullandı.
AK Parti'nin kongreler döneminde olduğunu, CHP'nin seçim öncesinde "kavga dövüş istemediği" için kongre yapmaktan vazgeçtiğini, MHP'nin kongrelere başlayacağını duyduklarını anlatan Arınç, ocak ayı sonunda il kongrelerinin de biteceğini, ondan sonra haziran ayında milletin önüne çıkacaklarını söyledi.
Bir mani olmazsa...
"Bir mani olmaz ise 7 Haziran'da seçimler olacak, bu seçimlerin de yeni bir AK Parti iktidarı getirecek" ifadesini kullanan Arınç, 12 yıl başbakanlık yapan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olduğunu, Erdoğan kadar bilgili, çalışkan, halk sevgisi olan biri olan Başbakan Davutoğlu'yla da başarılı olacaklarını kaydetti.
AK Parti'nin bugüne kadar en uzun süreli hükümet olduğunu, Adalet Partisi ve Anavatan Partisi'nin 2 dönem iktidar olduğunu, CHP'nin başa hiç gelemediğini ifade eden Arınç, şöyle konuştu:
"Böylesine bir istikrarlı dönem gelmemiştir. Biz her seçimde yukarıya doğru giden bir grafikle yeniden iktidar oluyoruz. Bu birilerinin işine gelmiyor. 'Bu hükümetler artık bitsin, AK Parti dönemi sona ersin, AK Parti'den illallah' diyenler var. Yüzde 50 oy alıyoruz. Geriye kalan yüzde 50 oy vermese bile yapılan hizmetleri görüyor, takdir ediyor ve bunlardan istifade ediyor. Bütün anketler önümüze geliyor. 'Bu hükümetin en çok hangi icraatından memnunsunuz?' Yüzde 70'in üzerinde sağlık var, yüzde 70'e yakın ulaştırma, yüzde 70'e yakın barajlar, göletler, enerji gibi diğer konular var. Halbuki yüzde 50 alıyoruz. Geriye kalan halk karşı karşıya kaldığı hizmetlerden dolayı memnuniyetini ifade ediyor. Bu şu demektir, bizim potansiyel oyumuz yüzde 60'lara yakındır en azından. Madem ki böyle bir istikrar var ve AK Parti daha 20 yıl, çünkü hedeflerimiz büyük bizim. Hedeflerimiz bu fuar merkezlerinin duvarlarıyla sınırlı değil. Şimdilik 2023, Cumhuriyetin 100. yılı. Ondan sonra 2053, İstanbul'un fethinin şu kadar yıl sonrası. Daha sonrası 2071 Malazgirt'in 1000. yılı. Parti dediğin, iktidar dediğin böyle olur.
Allah'ın izniyle kıyamet kopmazsa, hilekarlık olmazsa, fitne, fesat olmazsa, biz de yanlış işler yapmazsak, sözün eri olursak, milletle yan yana durmaktan uzaklaşmazsak, bizim içimizde de kötülükler çoğalmaya başlamazsa biz daha varız arkadaşlar. Daha çok yıllar Türkiye'nin iktidarında varız. Herkes hesabını ona göre yapsın. 'İyi de kardeşim her gün de kaymaklı baklava olmaz ki, birazda yüzünüz eskidi, değişseniz iyi olacak' diyenler olabilir. Sen hizmete bak, bu kaymaklı baklavaya benzemez. Her zaman söylüyorum. Eshab-ı Keyf gibi olsak, uykuya dalsak, 'bunlar gitti yerine başka hükümet kuralım' deseler, kiminle kuracaklar Allah aşkına. Hangi parti yan yana gelecek de hükümet kuracak, bizim yaptığımızın binde birini hangisi yapabilecek. Nereden para bulacak, ülkeyi nasıl yönetecek. Allah korusun şöyle bir uyanıyorum kan, ter içerisinde 'rüyaymış' diyorum, seviniyorum. Biz gitmeyelim, biz gidersek inanın 3 günde bunlar ülkeyi berbat ederler. Bunların hayatında devlet idaresi yok, dış politika yok, bütçe yok, yatırım yok, parayı yönlendirmek yok barajlar yapmak yok."
Gördes Barajı'nın Manisa'nın 50-60 yıllık rüyası olduğunu, AK Parti iktidara geldiği zaman buranın 10'da birinin bile yapılmadığını anlatan Arınç, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun "Burayı yapacağım" dediğini ve barajın 232 trilyona yapıldığını anlattı.
"Biz söylediklerimizi yaptık, vaat edip de yapmadığımız hiçbir şey yok, iktidar dediğin böyle olur" diyen Arınç, dünyanın birçok ülkesinin ekonomik kriz yaşarken Türkiye'nin büyümede yüzde 5'lerden aşağı düşmediğini, enflasyonun iyi rakamlarda olduğunu, işsizliğin yüzde 8,5-9'larda bulunduğunu ifade ederek şöyle dedi:
"(Bu Türkiye fazla oluyor. Bir de çözüm sürecinde başarılı olursa, terörü bitirirse Türkiye'yi tutamayız) diyorlar. Onların sıkıntısı var. İçimizde de bir türlü büyüyememiş, güdük kalmış, yüzde 10-15'leri hedefleyen partiler var. 'Bize ne zaman sıra gelecek' diyorlar. Yürü anca gidersin. Senin hayatında büyük hedeflerin yok ki. 30 Mart seçimlerinden önce 50 yerde ilan ettim. Bak benim genel başkanım '2. parti olursa benim partim, genel başkanlığı bırakırım' diyor. Sen ne diyorsun? Kılıçdaroğlu'na 50 defa sordum, kendine yüzde 30 hedefi koyabiliyor musun? Bahçeli'ye 50 defa sordum, sen kendine yüzde 20'yi kendine hedef koyabiliyor musun? Koymadılar, koyamadılar. Bu hedefe ulaşamayacaklarını biliyorlardı. Ve nitekim birisi yüzde 26'larda öbürü yüzde 13-14'lerde kaldı. Ama bunlar hala 'ne yapsak ne etsek de bu Türkiye'yi iktidardan kurtarsak' diyorlar. İrili ufaklı başka partiler de var. Her şeyi yaptılar. 2005-2006'dan sonra bu partiyi kapatmak, içinden çökertmek için tuzaklar yapıldı. 2008'de kapatma davası açıldı. İçeriden satın aldıkları adamlar oldu, dışarı çıktılar karşımıza parti kurdular gene kar etmedi. Ondan sonra aramıza başka şeyler soktular ve Türkiye'de bir takım suikastleri tertipleyecek noktalara geldiler. 17 Aralık'lar onun öncesinde başka şeyler. '30 Mart'ı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkileyelim'... Hiçbirinde muvaffak olamadılar. Allah bizimle, millet bizimle beraber. Hak güneş gibi parladı ve üflemekle bunu söndüremediler. Şimdi inanın iç ve dışarıda birleşen odakların tek hedefi var 'AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırmak. O gitsin de Türkiye ne olursa olsun' diyorlar. Biz saf saf soruyoruz, 'Peki o gitsin kim gelecek, ne olacak, nasıl bir hükümet gelecek, ülkeyi nasıl yönetecek?'... 'Orası önemli değil, gitsin, ülke yansın yıkılsın umurumuzda değil' diyorlar."
İttifak yapmaya hazırlanan partiler var
İki partinin yan yana seçimlere giremeyeceğini ancak bir partinin oylarını başka bir partiye kiralayıp, ödünç verebildiğini vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
"Seçimlerde ittifak yapmaya hazırlanan partiler var. Ne yapmak istiyorlar? 'Sırf hükümet gitsin, sırf AK Parti iktidarından kurtulalım' diye tezgahlanmaya çalışılan şey CHP ile HDP'nin beraber seçimlere girmesidir. HDP'den bahsediyorum. Şu 6-7 Ekim olaylarında Türkiye'ye kan kusturan, 40'dan fazla insanımızın hayatına mal olan, ırkçı söylemleriyle, şiddetle, terörle, millete baskıyla oy toplamaya çalışan bir partinin CHP ile seçimlere beraber girebileceğinden bahsediliyor. Bu CHP'nin tercihidir. Böyle bir şey olursa gerçek yüzünü de göstermiş olur. Başka bir şey daha var. CHP'nin HDP'yle seçimlere girmesi matematik kurallarına aykırıdır. İki ile ikiyi toplarsan 4 eder de CHP'nin kendi seçmeninden yüzde kaçı bu beraberliği gördükten sonra oy vermez onu da hesaplamaları lazım. Veya HDP'nin içinden kaç kişinin CHP ile ortaklığa bakarak buna dikkat etmesi gerekir. İyi ama belediye seçimlerinde CHP ile MHP çok güzel alışverişte bulundular. CHP'nin oyları MHP'ye gitti. CHP'li bir aday 'Biz asıl seçimleri 2014'de değil 2009'da kaybettik' diyor. Oyları kiraya vermeye başlarsanız arkası gelmez. MHP'ye destek olacağım diyerek CHP özellikle Turgutlu'da merkezde ve başka ilçelerde öylesine oy geçişi sağladı ki MHP belediyeleri aldı, CHP sıfır çekti. 17-18 ilçe içerisinde bir tek CHP'li belediye var mı? Yok, kazanamadılar. 3 milletvekili olan bir parti Kılıçdaroğlu başka yerlere gitmez buraya 3 defa geldi ama bir tek belediye kazanamadı. CHP, CHP adayını, MHP, MHP adayını yüzde 100 mutlaka destekler, bu bir kuraldır. Bunun istisnası topluca geçmekle olmaz. Ördeklerden bir filo, bir de kazdan amiral tıkır, tıkır, tıkır oylar gidiyor böyle olmaz. Bir tane adam derki 'Benim vicdanım elvermedi'. Bireysel tercihini kullanabilir. Ama sen hiçbir belediyeyi kazanamayacak kadar hurra başka bir partinin arkasından gidersen o zaman senin varlığın tartışılır."
Merhum eski başbakanlardan Necmettin Erbakan ile siyaset yaptığını, Erbakan'ın kendisine bağlı insanların başka partiye oy kullanmasını istemediğini anlatan Arınç, bazen kendisine seçimi kazanamayacakları yerde başka adayı destekleyip desteklemeyeceklerini sorduklarında, "İki kişi bile olsa biriniz aday olacak öbürünüz ona oy verecek" dediğini ifade etti.
Arınç, Haziran'daki genel seçimlerin önemine vurgu yaparak, "Bu seçimler AK Parti'nin bundan sonra da devam edip etmeyeceğini göstereceği için elinde ne kadar şeytanlık varsa, elinde ne kadar imkan varsa dışımızdaki partiler bunu yapacaktır, haberiniz olsun. Onun için daha çok birlikte olacağız, daha çok çalışacak gayret edeceğiz" dedi.
Tavana değecek boyumuz var
Kongreye birlikte katıldığı Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu'nu işaret ederek, baraj tartışmaları nedeniyle kimi zaman aklına meclis kürsünden muhalefete, "Sizin barajları konuşmaya hakkınız yok, Türkiye'de barajdan konuşmaya bir tek kişinin hakkı var, o da Veysel Eroğlu'dur" demek geçtiğini dile getiren Arınç, şöyle konuştu:
"Veysel Eroğlu'dan başka Türkiye'de barajı konuşacak kimse yoktur. Adam eseriyle ayakta, onlar hayaliyle... 'Yüzde 1 alırım, yüzde 2 alırım'. 9,5 alsan ne olacak. Mehmet Ağar’ın Doğru Yol Partisi 9,5'da kaldı, sıfırlandı, arkadan da kapandı. Sen daha 1’lerdesin, binde 8'lerdesin. Selahattin Demirtaş, cumhurbaşkanı adayı olmuş, Manisa'dan aldığı oy oranı binde 5. Biz yüzde 47 almışız, yüzde 48 almışız. 50 defa daha büyüğüz biz, daha güçlüyüz. Sen bir iken iki olsan ne olacak, üç olsan ne olacak? Tavana değecek boyumuz var hamdolsun. Geldik mi biz geliyoruz. Senin bu 8 tane partini toplasak, 10 milletvekili eder; bizim ayak boyumuzu bile geçmez. Biz bunlardan korkmuyoruz. Bakın Demirel 1963'te geldiği zaman baraj yoktu, tek başına iktidara geldi. 69'da baraj yoktu, tek başına iktidara geldi. 'Baraj olacak (kalkacak), AK Parti bunun altında kalacak' diyen bir zavallı varsa yani 'gezi zekalı' mı bir başka şey mi söylüyorlar son zamanda, bu kesinlikle mümkün olmayacak."
Gübre fabrikalarından sorumlu bakan vardı
Muhalefetin, seçimi barajının kalkmasıyla her kafadan bir sesin çıktığı bir Türkiye'yi arzu ettiğini, geçmişte Türkiye'nin bu dönemleri yaşadığını anlatan Arınç, şöyle devam etti:
"Bizden önce üç partili koalisyon vardı, onun öncesinde 6 partili koalisyon vardı. Anasol-D, Anasol-M, kuzu gibi meliyordu koalisyonlar. 38 bakanı vardı, 20'si devlet bakanıydı. Ne iş yaptığı belli değil. Her devlet bakanına bir banka vermişlerdi. 'Ziraat Bankası'ndan sorumlu devlet bakanı', 'Yapı Kredi'den sorumlu devlet bakanı'. Rahmetli (Mustafa) Taşer’in hissesine de gübre fabrikaları düşmüştü; Gübre fabrikasından sorumlu devlet bakanı. Biz 38’i 24’e düşürdük. 24'te de bütün devlet bakanlıklarını kaldırdık, üstelik bakanlıkları da birleştirdik. 'Orman ve su işleri', 'çevre ve şehircilik', 'kültür ve turizm'… Tek başına iktidara gelen parti, bakanlık sayısını artırır diye düşüneceksiniz, biz yarı yarıya indirdik. Biz AK Parti'yiz, kırmızı plaka peşinde koşan insanların partisi değiliz. Hizmet partisiyiz. 9,5 milyar lira (Manisa’ya 12 yılda yapılan yatırım miktarı)… Ben Türkiye bütçesinin 60’lı yıllarda 9 milyar olduğunu hatırlarım, 70’li 80’li yıllarda da Rahmetli (Turgut) Özal, o acıyı çekmişti. 1 milyon dolar kredi bulmak için Avrupa’da kapı kapı dolaştıklarını, kapı önünde sabahtan akşama kadar beklediklerini, sırf kapıdan gitsin diye 1 milyon verdiklerinde de Ankara'ya müjde telgrafı çektiklerini bilirim. 1 milyon dolar kredi, 9,5 milyar lira yatırım.... Biz iş yapıyoruz. IMF’in son kuruşuna kadar parasını ödeyeli 2 sene oldu. Şimdi IMF’e mecbur ve mahkum olan Türkiye gitti, 5 milyar dolar kredi, borç veren Türkiye geldi. İnşallah iyiyiz, daha iyi olacağız."
Manisalılar oy vermek için can atıyor ama
Arınç, Manisalıları iyi tanıdığını, onların bir evladı olduğunu belirterek, seçimlerde Manisalılar'ın AK Parti'yi yeniden iktidara taşımak için can atığını, ancak parti teşkilatı olarak çalışmaları gerektiğini söyledi.
Parti teşkilatından "Manisalılar yapılanları görmüyor mu" diye düşünmemelerini isteyen Arınç, "İnsanların tercihlerine saygı duyacağız. Her zaman onlarla birlikte olacağız. Her zaman onların meselelerini takip edeceksin, iyi günler, kötü günler, zor zamanlar... İhtiyaçlar, talepler... Bunları dikkate alacağız. Biz iktidar partisiyiz. Onlara sırtımızı dönmeyeceğiz, telefonumuzu kapatmayacağız, kapımızı kapatmayacağız" diye konuştu.
Bugüne kadar Tayyip Bey'in sevgisiyle oy aldık
Yeni yılda yapılacak seçimlerin öncekilerden farklı olduğunu ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
"Eskiden biz çok yerde seçimleri, şuna rağmen veya buna rağmen, Tayyip Bey'in sevgisiyle ve AK Parti sevdasıyla aldık. Aradan 13 sene geçti, seçime girdiğimiz zaman 14 sene olacak ve başımızda Ahmet Davutoğlu olacak, sizler, bizler olacağız. Artık burada partinin ağırlığı ve adaylarımızın, teşkilatımızın fedakar, gayretli çalışmaları söz konusu olacak. İnşallah birbirimizi kırmadan, dökmeden el ele vererek, omuz omuza, dayanışma içerisinde olarak önümüzdeki seçimleri başarmaya mecburuz, mahkumuz.
Bu millet oyunu verecek, ben Bursa'da da bunu görüyorum, Manisa'da da bunu görüyorum. AK Parti diye çınlıyor her taraf. 'Bunlar çok şey yaptılar, bunlar güzel insanlar' diyor ama seçime giderken de onun bu düşüncesini, bu kanaatini pekiştirmemiz lazım. Parti içi kavgalarmış, çekememezliklermiş, birbirlerinin aleyhinde konuşmakmış... Hayır, öyle şeyler kesinlikle yasak. Bunların hiçbirisine izin vermemek lazım. Ele ele tutuşacağız, memleketimiz için, milletimiz için, davamız için en büyük gayretleri çalışmaları yapacağız."
Arınç, Manisa'ya yapılan yatırımlar hakkında da bilgi vererek, 560 yataklı şehir hastanesinin yaşanan sıkıntılara rağmen en kısa zamanda bitirileceğini, Şehzadeler ilçesinde Merkezefendi Devlet Hastanesi yerine 400 yataklı yeni hastanenin yapılacağını hatırlattı.
İftira attılar
Manisa'da iki dönem önce atılan iftiralar nedeniyle Manisa Belediyesi'nin AK Parti'den MHP'ye geçtiğini savunan Arınç, şunları söyledi:
"Bazen taksilerin arkasında yazıyor, 'miras değil alınteri', bazısında da 'kızma çalış senin de olur' gibi şeyler. AK Parti çalışıyor kazanıyor. Bazen çalışıyor az kazanıyor ama kazanıyor. Gönüllerde, kalplerde kazanıyor. Hilesi, hurdası yok AK Parti'nin. Bak biz burada fuar merkezindeyiz. Şurada da eskiden bir Sümerbank vardı.
Biliyorsunuz (Sümerbank) yıllar sonra kapandı, özelleştirildi. Özelleştikten sonra da satıldı. Manisa'da bir ortak girişim kurdular. Başka alıcısı yoktu, girdiler aldılar. İşin ticari boyutu. Burada tartışılacak şey olur olmaz, ben karışmam. Buna biz, meseleye dışarıdan bakarız. Ama bakın o günden bu yana bunun üzerine bir çivi bile çakılmadı. Dediler ki, MHP'liler seçimi kazanırken 'yolsuzluk yapıldı'. Yolsuzluğu da güya bizim belediye başkanının üzerine yıkmaya çalıştılar. Kalpler bunu kabul etmedi. O kadar sahtekarca, o kadar büyük iftiralar atılar ki insanlar biraz etkilendi, bunun tesirinde kaldı ve biz belediyeyi kaybettik. Peki siz kazandınız ve ikinci dönem kazandınız, ne oldu buradaki yolsuzluk? Kimler mahkum oldu, bunu kimin yaptığı belli oldu mu, davalar biti mi, siz burayı ne yapacaksınız, yok... Çöp yığını haline geldi. Manisa'nın en kupon yerlerinden birisidir. Zannediyorum bir kısmına müze yapılmak üzere, bir kısmı belediyeye tahsis edilmiştir. Bir kısmı da satılmıştır. Kim aldı bir kenara ama 'yolsuzluk var' diye bas bas bağırıp kapı altından CD dağıtanlar, birilerini iftira yoluyla gözden düşürmek için yalan yoluna başvuranlar siz ne yaptınız? Bak biz burayı yapmışız, kongre yapıyoruz. Siz orada ne yaptınız, hiç utanmıyor musunuz?"
Arınç, Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu'nun kendisine Spil Dağı'nda yapılan tesislerin işletmesini Şehzadeler Belediyesi'ne devretme müjdesi verdiğini de açıklayarak, "Şehzadeler Belediyesi de Allah'ın izniyle Manisa'nın güzel bir emaneti olan Spil'den, hem Manisa'nın hem İzmir'in hem de Türkiye'nin istifade etmesi için en güzel çalışmayı, işletmeyi yapacak. İşte işbirliği budur. 9,5 milyar lirayı Manisa'ya vermişiz, Allah'a hamdolsun" dedi.