“Askerin brifingini 8 dakika ayakta alkışlayanlar, artık Yargıtay’da, Danıştay’da çoğunluk değil” demiştik. Dünkü bir haberle, kendimizi biraz fazla havaya soktuğumuzu farkettik.
Meğerse, Anayasa Mahkemesi’ni atlamışız..
Evet; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Prof. Dr. Zühtü Arslan’ı üye olarak seçmesi ile hatırladık, Anayasa Mahkemesi’ni..
“Ne var ne yok Anayasa Mahkemesi’nde?” derseniz..
“Mahkeme hâlâ o eski mahkeme.. Hâlâ o eski Anayasa Mahkemesi” derim....
AK Parti iktidara geleli, 10 yıl olmuş..
Dile kolay.. 10 yıl..
Ama 12 Eylül Anayasası, öyle sinsice kurmuş ki tezgahını.. O mahkemede hâlâ, “Cumhurbaşkanı seçimi için 367’nin aranması zorunludur” diyenler başabaş sayılır....
“Nasıl olur?” demeyin..
Oluyor işte..
Eskiden Anayasa Mahkemesi’ne giden davalar için tahmin yapılıyordu.. Bizim de karşı görüştekilerin de tahminleri aynı idi: “Karar 9-2 çıkar”.
Biraz biraz kırıldı o skor..
Ama 12 Eylül 2010 referandumunda bile düzeltilemedi, Anayasa Mahkemesi’ndeki despot yapı..
Eski havaları olmasa da..
Mahkeme aynı mahkeme..
Taaa Seyfi Oktay döneminden kalma, bakanlık danışmanı Fulya hanım da orada..
CHP’li bakanın oğlu da orada.. Hani hatırlarsanız, Ergenekon soruşturmasında eşi ile birlikte olaylara müdahil olan Osman Paksüt ağabeyimiz vardı ya.. İşte o.. O da, hâlâ bu mahkemede!..
Hatta hatta.. DSP’nin hülle partisinden Serruh Kaleli de, aynı mahkemede..
Türkiye genelinde % 50 oy alan AK Parti’ye % 3, Türkiye genelinde % 25 oy alan CHP’ye % 80 oy çıkan bir marjinal köyümüzün hakim kızı da o mahkemede!
Düşünebiliyor musunuz;
Hangi dönemin isimleri bunlar?
Hangi çağdan kalmış isimler bunlar?
TSK’nın iki subayını hiç saymaya gerek yok.
Evet, uzun süredir hiç tartışmadığımız için, unutmuşsunuzdur.. Ben hatırlatayım efendim.. Anayasa Mahkeme’mizin 17 üyesinden ikisi, özbeöz kışladan gelen iki subayımızdır..
Katıksız askerdirler yani..
12 Eylül 2010 referandumuna kadar, 11 üyeden ikisi böyle idi.
Şimdi 17 üyeden ikisi..
Eeee!. Ne yapalım, buna da razı olacağız.
Yoksa?
Yoksa 12 Eylül referandumunu bile yaptırmazlardı..
Kıl payı geçti, halkın “referanduma gidebilme hakkı”!
Komik mi geldi?.. İfadede yanlışlık mı gördünüz?
Yok; yanlışlık falan yok.
Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinin ikisi subaydır.. Subay kimlikleri ile seçilirler, yüksek mahkemeye..
Ve 2’si subay olmak üzere, 11 üye toplanıp, ancak “eski üyelerin emeklilik yaşları dolmadan kendilerine dokunulmayacağı” teminatı verildikten sonra, “Anayasa değişikliği”nin halkoyuna sunulmasına onay verdiler...
Kıl payı geçti bu onay..
Az kalsın, “Anayasa değişikliği, halkoyuna götürülemez. Bu konuda halkın yetkisi yoktur. Anayasa yapmak ve anayasayı değiştirmek, halkın yapacağı işlerden değildir. Bu işler ciddi işlerdir. Ancak darbeci generaller tarafından anayasalar yapılabilir. Ancak darbeci generaller tarafından, anayasalar değiştirilebilir” kararı çıkacaktı..
İfadeleri birazcık abarttım ama.
Küçük farkla azınlıkta kalanların kanaatinin, bundan başka bir anlamı olmadığını da hatırlatmak isterim..
Çabucak unuttuk o günleri..
Darbeciler yargılanıyorlar diye.. Sandık ki, kendiliğinden oldu bunlar..
Hayır, kendiliğinden olmadı bunlar..
Evet, bu halkın % 58’inin verdiği oy ile değişti darbecilerin anayasası ama..
Onun da öncesi var..
“Halka oy verme hakkı”nın verilip verilmeyeceğinin tartışıldığı aşamada yaşananlar var..
“Ne yani, halkın anayasayı değiştirme yetkisi yok mu? Anayasa Mahkemesi bu konuda görüşme bile yapamaz. Yaparsa, o üyeler, sonraki dönemde aynı mahkemede yargılanırlar” diye görüş açıkladığı için 10 yıla kadar hapis cezası ile yargılanan akit’çiler var..
Neler var neler!..
Allah’a şükür ki.. 10 yıl sonra.. O mahkemede “367 rezalettir” diyenler, “367 gereklidir” diyenlerle dün eşitlendi..
Eşitlenmeye de şükür!
YENİ AKİT