Anayasa bir bütün halinde mi referanduma götürülüp, oylanmalı? Yoksa, anayasa maddeleri tek tek yazılarak mı, halkın tercihi sorulmalı? Bu konu çok tartışıldı..
CHPGenel Başkanı Deniz Baykal, “Güzelin yanına kötüyü koyup, bir bütün halinde sormak yanlıştır” dedi..
Doğru dedi..
Bu konuda, CHPGenel Başkanı Deniz Baykal’ın görüşünün doğru olduğu kanaatindeyim..
Ama bir eksiği var Sayın Baykal’ın önerisinin..
Değişiklik önerisinin, sadece madde madde halka sorulması yetmez..
Halka bir şey daha sorulmalı..
“Mevcudu mu istiyorsunuz, değişikliği mi?”
Öyle ya..
Mevcut anayasa maddeleri, yasal bir zeminde mi yapıldı?
Hayır.. Onlar, bir darbe ürünü!?
O zaman, mevcut maddelerin meşruiyeti nereden geliyor ki, onları oylamadan geçerli kabul ediyor, sadece değişiklikleri oylamaya kalkıyoruz?.
Olması gereken, “Değişiklik olsun mu, olmasın mı?” şeklindeki soru mudur?
Yoksa, “Darbecilerin kabul ettiği mevcut maddeler mi devam etsin?.. Yeni hazırlanan maddeler mi yürürlüğe girsin?” şeklindeki soru mudur!
Tabii ki doğrusu; “Darbecilerin maddesi mi, değiştirilen madde mi?” şeklindeki sorudur!
Soru bu şekilde sorulursa, işte o zaman, gerçekten halka gidilmiş olur..
Bakalım, o zaman kaç oy çıkacak, darbe anayasasına.. Görelim o zaman, madde madde oylanan değişiklikler, halktan nasıl bir destek alacak?
Eli silahlı darbeciler yönetimde iken, siz sözde bir referandum yapmışsınız. O referandumda da, % 90’ı aşan bir ‘Evet’ oyu aldığınızı iddia etmişsiniz.
Kerameti kendinden menkul, evliya örneğindeki gibi...
Buyrun, her maddeyi tek tek halka soralım..
Ama “Eskisini mi, yenisini mi istiyorsunuz” diye soralım..
O zaman, Başbakan’ın; “Anayasa değişikliğini, ‘hap’a benzetmesi”ni eleştirebilirsiniz.. “Bize hapı yutturacaklar” eleştirisinde bulunmakta haklı olabilirsiniz..
Bu arada, benim HSYKBaşkanvekili’ne de bir çağrım var..
Ne diyordu, HSYKBaşkanvekili Kadir Özbek?
“Türkiye’deki hakimler de, en az Pakistan’daki hakimler kadar duyarlıdır!”
Bu sözün, pratik bir sonucu olmalı..
Yok öyle, “Türkiye’de darbe 1980’de yapılmış. O zamanki yargıçlar istifa etmemişlerse ne yapalım.. Gidin onlara sorun, niye istifa etmediklerini..” demekle, eleştirilerden kurtulmak..
Bugünkü hakimlere de düşecek vazifeler var. Pakistan’daki hakimlerden daha az duyarlı olmadıklarını göstermeleri için, buradaki hakimlerin de yapacakları işler var..
Ne gibi mesela? Mesela, yüksek mahkeme, bugünden tezi yok, önündeki tüm dosyalarda, darbe anayasasının “gayri meşru” olduğu öntesbitini yaparak karar vermeli.. Yani önce, “1982 Anayasası, darbe ürünüdür. Eli silahlı darbecilerin hazırladığı anayasa ile hüküm veremeyiz. 1982 Anayasası’nın gayri meşru olduğunun tesbitine” demeli..
Sonra devam etmeli, vereceği kararlara.. Eğer, gerçekten darbeye karşı iseler..
Ancak, tesbitleri; bununla da bitmemeli..
Arkasından devam etmeli yüksek hakimler, “1982 Anayasası’ndan önce yürürlükte olan 1961 Anayasası da, bir başka darbe ürünüdür. 1961 Anayasası’nın da gayri meşru olduğunun tesbitine...”
Dolayısı ile, darbeye karşı olan hakimler, “1961 ve 1982 anayasaları ile karar verilemeyeceği”ni açık seçik karar altına almalılar.
Ki, hukuka saygılı ve darbeye karşı olduklarına inanalım.. Pakistan’daki hakimlerden daha az duyarlı olmadıklarını kabul edelim..
Yok öyle, halkın seçtiği milletvekillerinin yaptığı anayasa değişikliğine efelenip, “Şu madde hukuk devletine aykırıdır. Bu madde anayasasının başlangıç maddelerine aykırıdır” diye, ahkam kesmek..
Darbe yapmak, hukuk devletine uygun mudur?
Adam darbe yapmış, meşru anayasayı rafa kaldırmış.. Sen de gelmişsin, darbecinin koyduğu kurallara göre karar verip, hukuk devleti gerekçesi ile, değişiklikleri iptale çalışıyorsun..
Böyle rezalet olur mu? Böyle hokkabazlık olur mu?
VAKİT