Amerika’nın St.Louis Şehri Örneğinden Hareketle Salgınla Mücadelede Rehavetin Bedeli

Mehmet Acet, 1918 yılındaki İspanyol gribi sırasında Amerika’nın St.Louis şehrinin sergilediği tutumdan hareketle Türkiye’nin koronoya karşı şuana kadar sürdürdüğü mücadelenin muhtemel akıbetini muhasebe ediyor.

Mehmet Acet’in Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan yazısı (18 Mayıs 2020) şöyle:

Örnek Olduğumuz Dünyaya Ders Olmayalım

Amerika’nın St.Louis şehrinin İspanyol gribi sırasında yaşadığı acı tecrübeyi artık biliyoruz.

1918 yılından itibaren 2 yıl boyunca dünyayı kırıp geçen İspanyol gribinin başlangıcında bu Amerikan şehri, diğer pek çok yerin aksine işi sıkı tutup akıllıca tedbirler almıştı.

Okullar, işletmeler, oyun alanları kapatılıp, karantina kuralları uygulanınca salgının ilk sert atağı ufak kayıplarla atlatıldı.

Ama sonra…

İkinci aşamaya geçildiğinde rehavet başladı, önlemler terk edildi hayatı hızlıca normale döndürdüler ve bu gevşemenin sonucu felaket oldu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın geçen Çarşamba günü yaptığı basın toplantısında ‘Ümitle korku arasında’ gidip gelen mesajları arasında en çok şu cümlesi dikkatimi çekmişti:

“Örnek olduğumuz dünyaya bu kez ders olabiliriz”

Hatırlayalım, 11 Mayıs günü günlük vaka sayısı 1100’ler seviyesine inince, galiba yakında üç haneli rakamlara gerileyeceğiz diye düşünmüştük.

Ama öyle olmadığı gibi, bu rakamlar ilerleyen 5 gün içerisinde 1600/1700’ler seviyesine yükseldi.

Bu rakamların dili açıkça gösteriyor ki, sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde salgın kontrol altında kalırken, bu yasakların kalktığı günlerde yayılma eğilimine giriyor.

Sokağa çıkma yasağını kesintisiz ve uzun süreli uygulama şansımız yok.

Hassas dengeler üzerinde duran ekonominin uzun süre kapalı kalması mümkün değil.

Sadece Türkiye’ye mahsus bir durum da değil bu.

Bütün ülkeler, risk alarak ekonomiyi, sosyal hayatı normalleştirmenin yollarını arıyor.

Geçen hafta sohbet ettiğimiz Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Avrupa ülkelerinin 11’inde okulların açıldığı bilgisini vermişti.

Demek ki “Hiç risk almayalım, garantili gidelim” anlayışı dünya genelinde de pek rağbet görmüyor.

Ancak bu ince denge, yani koronaya karşı tedbirli olmakla kontrollü hayata dönüş arasındaki çizgi, “Saldım çayıra, Mevlam kayıra” anlamına da gelmiyor, gelmemeli.

Yapılması gerekenler belli.

Maskesiz dışarı çıkılmayacak, 1,5 metrelik mesafe korunacak.

Kurallar bundan ibaret.

Lütfen kurallara uyalım, uymayanları uyaralım!

GÜNLÜK İYİLEŞEN SAYISI GÜNLÜK VAKA SAYISININ ÜSTÜNDE İSE SORUN YOK

Hayatının 40 yılını virüs araştırmalarına, enfeksiyon hastalıklarına harcamış olan Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Mehmet Ceyhan hocaya yukarıda sözünü ettiğim 11 Mayıs’tan sonra günlük vaka sayılarındaki artışın ‘alarm verici’ olup olmadığını sordum.

Ceyhan Hoca’nın sözleri teskin ediciydi.

“Önemli olan günlük iyileşen sayısının günlük vaka sayısının üstünde olmasıdır. Bu böyle devam ettiği sürece sorun yok” dedi.

Cumartesi akşamı itibarıyla (Yazıyı pazar günkü verilerin açıklanmasından önce gazeteye teslim ediyoruz) hocanın sözünü ettiği şekliyle günlük iyileşen sayısı günlük hastalanan sayısının üstünde seyretmeye devam ediyordu.

Bir süre sonra her şey yolunda giderse, bu iki eğri arasındaki makas daralacak.

Çünkü hem hasta sayısı hem de vaka sayısı azalmış olacak.

Cumartesi rakamlarına bakınca, Türkiye genelinde toplam 148 bin 67 vaka tespiti yapılmış iken, iyileşen ve hayatını kaybedenleri bu rakamdan düştükten sonra 35 bin 834 hastanın kaldığı görülüyordu.

Bu sayının azalmaya devam etmesi, günlük iyileşenlerin sayısının günlük hastalananların sayısının üstünde kalmasına bağlı.

HAVALARIN ISINMASI VİRÜSÜ GERİLETECEK Mİ?

Bu hafta Kovid-19 salgınının gidişatı iki yönlü olarak kritik bir testten geçecek.

Birincisi, kontrollü sosyal hayata geçişle birlikte AVM’lerin, kuaförlerin açılması gibi yasakların kalktığı 11 Mayıs haftasının sonuçlarını görmeye başlayacağız.

İkincisi, havaların ısınmasının virüsün etkisini zayıflatıp zayıflatmadığını ölçebileceğiz.

Virüsün ultraviyole ile karşılaşmasıyla etkisini yitireceği yönünde bir genel kabul var.

Ancak virüsünün insandan insana bulaşırken hızlı hareket etmesi nedeniyle ultraviyole ışınlarla karşılaşmasının zor olduğunu, bu nedenle bu seçeneğe bel bağlamanın yanlış olacağını düşünenler de var.

Bilim adamları zaten virüsün birçok özelliğini yaşaya yaşaya, tecrübe ede ede öğrendiklerini kendileri de kabul ediyor.

Yani hala düşmanımızın kabiliyetlerini yeterince bilmiyoruz.

Son üç, dört gündür havalar ısındı.

Kovid-19’un belirti vermeye başlama süresi istisnai durumlar da hesaba katıldığı için 14 gün olarak kabul edilse de, yüzde 97,5 oranında ilk 5,5 gün içerisinde ortaya çıkıyor

Bu ne demek oluyor?

Birkaç gün daha geçtikten sonra, havaların ısınması virüsün etkisini zayıflatır mı sorusuna cevap bulmaya başlayabileceğiz demek oluyor.

İnşallah “Korona ailesi kış virüsüdür” diyenlerin dediği gibi çıkar da herkes derin bir nefes alır.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!