Remzi Yûsuf’u hatırlıyor muyuz? Ya, Ömer Abdurrahman’ı, ya da, nâm-ı diğer ‘Kör İmam’ı..
Dünya Ticaret Merkezi diye anılan ve kapitalizmin sembolü sayılan ‘İkiz Kuleler’in 11 Eylûl 2001’deki korkunç saldırılarda yıkılmasından yıllarca önce, o civarda, bomba yüklü bir taksi patlatılmıştı.
Bunun faili olarak Pakistan vatandaşı Remzî Yûsuf isimli bir kişi suçlandı.
Bu kişinin evinde, Ömer Abdurrahman’ın va’z kasetleri de bulunmuştu.
Ömer Abdurrahman, güçlü hitabetiyle tanınan ve, Husnî Mubarek zamanı Mısır rejimiyle problemli olduğundan Sûdan’a geçmiş ve oradan da Afganistan’a da götürülmüş ve orada, komünistlere karşı cihad eden gruplara yaptığı ateşli konuşmalarıyla Amerikalıların da dikkatini çekmişti.
*
Ömer Abdurrahman, yıllar sonra Sûdan’a geri döndü ve oradan da B. Amerika’ya gitti. O orada birgün, Amerika ile Avrupa’nın mukayesesini yapmak gereğini duydu ve ‘Amerika’da sınırsız bir özgürlük olduğunu, Avrupa’daki gibi bir fanatizmin bu ülkede bulunmadığını’ söyledi.
Ama, ne zaman ki, Remzi Yûsuf’un eylemlerinde, Ömer Abdurrahman’ın va’zlarının azmettirici rol oynadığı kanaatine vardı; işte o zaman, Abdurrahman tutuklanıp yargılandı ve müebbed / ömür boyu hapse mahkûm edildi. Bu durum 25 yılı aşkın bir zamandır devam ediyor.
Kendisini ‘Hür dünyanın lideri’ olarak takdim eden USA emperyalizmi için bu gibi tasarruflar caizdir.
*
11 Eylûl Saldırıları’nın henüz alevleri sönmeden, saldırının ardında, karargahını yıllardır Afganistan’da kurmuş olan Usâme bin Laden ve El’Qaide örgütünün olduğunu ilan eden USA emperyalizmi, dönemin Amerikan Başkanı G. W. Bush’un ağzından bütün dünyaya, ‘Ya bizimlesiniz, ya da bize karşı!.’ ikilemini sunmuştu.
Hemen herkes Amerika’nın yanına koşmuştu.
USA emperyalizmi, Afganistan’ı daha bir viraneye çevirip işgal ettiğinde; orada, tek suçları kendi ülkelerini işgalcilere karşı savunmak olan yüzlerce savaşçıyı Kuba’daki Guantanamo Üssü’ne getirdi ve orada 14 yıldır yargılamadan zindanda tutuyor. ‘Hür Dünya’ adâleti!
*
15 Temmuz gecesi meydana gelen darbe teşebbüsü ve hıyanetinden sonra.. Türkiye, bu darbenin en önemli planlayıcısı olarak gördüğü ve 20 yıla yakın bir süredir postunu Pennsylvania’ya sermiş olan F.Gülen’in iadesini istiyor. Bu hususta elde yığınla delil ve karineler mevcud..
Ama, USA emperyalizmi ipe un sermeye devam ediyor ve Amerikan Başkan Yard. Joe Biden, Ankara’ya gelip, bombardıman edilen Meclis’i gördükten sonra, ‘Bu kadar olduğunu bilmiyorduk, keşke bu kadar geç gelmeseydim..’ şeklinde, gönül alıcı laflar ettiyse de; ürdü iki ülke arasındaki suçluların iadesi anlaşmasını yok sayarak, ‘İadeye, kesin deliller gerekir ve buna da mahkemelerimiz karar verir’ dedi. Kaldı ki, iadesi istenen bir USA vatandaşı değil, sadece orada ikamet izni almış olan bir TC. vatandaşı..
Halbuki, Amerikan emperyalizmi, kendisine onyıllar boyu hizmet eden Şah Pehlevî’yi bile, İran’daki inkılab rejiminin talebleri sonunda, mahkeme kararı filan olmadan B. Amerika’dan çıkarmak zorunda kalmıştı.
*
Joe Biden, ‘Bir teröristi niye koruyalım ki..’ diye soruyor. Ama, Kuzey Irak’daki Kandil Dağı’nda yıllardır çöreklenen PKK’yı orada tutanın bizzat USA emperyalizmi olduğunun bilinmediğini sanıyor herhalde..
*
Ama, aynı Amerika, şimdi de F. Gülen için, ‘Elde yeteri kadar delil var mı?’ diyerek, asıl suç delilini bizzat gösterip, yalan ve entrikalarını sürdürüyor.
Halbuki, 11 Eylûl 2001 Saldırıları üzerine, ‘Ya bizimlesiniz, ya da bize karşı!’ derken, kimseye kesin deliller göstermemişti ve halen de gösteremiyor.
Şimdi Türkiye aynı mantıkla, dolaylı da olsa, ‘Ya Türkiye, ya da F.G.!’ diyor.
*
Evet, USA emperyalizmi tercihini kuklası lehinde yaparsa, Türkiye’nin NATO dünyasıyla irtibatını da derinden dinamitleyebilir ve o zaman dünya çapında yeni sürtüşmelerin kapısı da aralanabilir.