Bugün Yeni Şafak gazetesinde “Amerikalı Evanjelistler neden İsrail’i destekliyorlar?” başlığıyla yayımlanan Abdullah Muradoğlu imzalı yazıyı ilgilerinize sunuyoruz:
Evanjelist Hıristiyanların “Siyonist” kanadının Trump’ın Başkan seçilmesiyle birlikte ABD yönetimi üzerinde ciddi bir nüfuz kazandığını yazmış idik. Hem Evanjelistler ve hem de Amerika’daki “İsrail Lobisi”nin Netanyahu yanlısı kanadına mensup iş adamları Trump’ı desteklediler. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in tutkulu bir Evanjelist olması bu destekte önemli rol oynadı. Trump’ın Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun yanı sıra Eğitim Bakanı Betsy DeVos da evanjelist kimlikleriyle öne çıkan isimler arasında. DeVos, evanjelist eğitim modeli uygulayan kolej zincirlerine sahip bir iş kadınıydı.
Meşhur özel güvenlik şirketi “BlackWaters”ın kurucusu Eric Prence’in kız kardeşi olan DeVos için Senato’da yapılan oylamada iki Cumhuriyetçi “hayır” oyu vermişti. 100 üyeli Senato’da DeVos’a 50 “evet”, 50 “hayır” oyu çıkmıştı. Bu gibi durumlarda ABD Başkan Yardımcısı dengeyi değiştirebiliyor. Başkan Yardımcıları aynı zamanda Senato Başkanıdır. Bakan atamalarında genellikle ABD Başkan Yardımcıları oy kullanmıyorlar ama DeVos oylamasında Pence bu teamülün dışına çıktı. Böylece DeVos, mezhepdaşı Pence’in kravat oyuyla bakan olabildi.
Ülkemizde yargılanan ve evde gözetim altında tutulan Amerikalı Papaz Andrew Brunson’ın serbest bırakılması yönünde oluşturulan destek ağının en önemli parçası tabii ki Evanjelistler. Kasım’da ara seçimler yapılacağından Trump ve Cumhuriyetçiler Evanjelist seçmen desteğini kaybetmek istemiyorlar. Gerçi Evanjelistler Cumhuriyetçi Parti’ye oy veriyorlar ama Kasım seçimleri son derece kritik olduğu için bu desteğin daha güçlü biçimde gelmesi gerekiyor.
Evanjelistler “Amerikan kimliği”nin merkezinde yer alan Protestan Hıristiyanlığın bir kanadını temsil ediyorlar. “Kuzey Teksas Üniversitesi”nde din ve siyaset ilişkileri üzerinde çalışan Prof. Elizabeth Oldmixon’a göre son on yıllar boyunca Evanjelistler “Cumhuriyetçi Parti” ile özdeşleşti. Hıristiyan-Siyonistler ise 50 milyonluk Evanjelist kitlenin üçte birini teşkil ediyorlar. Hıristiyan-Siyonistler İsrail’i desteklemeyi ‘kutsal görev’ olarak addediyorlar. Bu yüzden Trump’ın ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararında etkin rol oynadılar. Prof. Oldmixon’ın yazılarından edindiğim bilgilere göre, Hıristiyan-Siyonistler ‘Büyük İsrail’in Tanrı tarafından Yahudilere bahşedildiğine inanıyorlar. Bu inanışa göre İsa Mesih Kudüs’te yeryüzüne inecek ve bin yıl sürecek bir altın çağ başlayacak. Mesih’e itaat edenler Cennet’e gidecekler. Mesih’e itaat etmezlerse Yahudiler de Cehenneme gidecekler. İsrail inanışın bu hayalî yönüyle ilgilenmiyor tabii. İsrail için ABD’deki Evanjelist destek önemli.
1948’de İsrail’in kurulması Amerika’daki Evanjelistler arasında büyük bir heyecan dalgasına yol açtı. Zira Yahudilerin İsrail’de toplanmaları Mesihçi-Kıyametçi inanıştaki Evanjelistler için altın çağa kapı aralayan bir ön şart niteliği taşıyor. Evanjelistlerin bir alt kümesi olan Hıristiyan Siyonistler için İsrail’e verilen destek çok önemli bir pozisyonu temsil ediyor. Hıristiyan Siyonistler Batı Şeria ve Kudüs dahil olmak üzere ‘Büyük İsrail’i savunuyorlar. Bu yüzden yasa dışı Yahudi yerleşimlerini şiddetle destekliyorlar. Böylece Hıristiyan Siyonistler ile İsrail’deki ‘dinî Siyonistler’ çakışıyorlar. İsrail bu çakışmadan yarar sağlıyor. Hıristiyan Siyonist kuruluşlar gençler için İsrail’e geziler düzenliyorlar. İsrail de gezileri teşvik ediyor.
Bu özet bilgileri vermemin sebebi, hem “Brunson meselesi” etrafında koparılan gürültünün ve hem de İsrail ile Amerikalı Hıristiyan Siyonistler arasında kurulan ittifakın perde arkasını aralamak. Cumhuriyetçi Parti ile özdeş hale gelen Evanjelist kimliği tabii ki Amerikan Kongresi’ne de yansıyor. Bu yansımanın ABD’nin Ortadoğu politikalarının inatçı bir biçimde İsrail’in çıkarları bağlamında sürdürülmesinde etkin rol oynadığını belirtmeliyim.