Obama'nın ve ülkenin gündeminde önce Suriye ve sonra Irak'ta hızla yayılan örgüte karşı saldırı üst sıralarda yer alıyor.
IŞİD'e saldırıda en etkili yöntemin hangisi olacağı tartışılırken belki de gözden kaçan ve analistlerin üzerinde hem fikir olduğu bir şey var: ABD Orta Doğu'ya geri dönüyor.
Washington Institute'tan siyasal ilişkiler uzmanı Soner Çağaptay, "ABD, adını koymasa bile Orta Doğu'ya döndü çoktan. Müttefikleriyle hava harekatlarına girişiyor. Askerleri Irak'a geri döndü" diyor.
ABD, Ağustos ayından bu yana Irak ve Suriye'de IŞİD'e karşı yüzlerce hava saldırısı düzenledi. Obama yönetimi ayrıca ilk aşamada 1500 askerin Irak'a gitmesinin ardından ise geçen hafta 1600 ek personelin göndermeye karar verdi.
Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi Doç. Dr. Ferhat Pirinççi, Irak'ın dağılma tehlikesine hiç bu kadar yaklaşmadığını ve ABD'nin Irak'taki çıkarlarını savunmak için elinden geleni yapacağını da söylüyor.
"Eğer ABD buraya hakim olmazsa Irak bağlamında çok ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacak. Kaldı ki ABD'nin 11 Eylül'den sonra gütmüş olduğu küresel politika düşünülecek olursa, Orta Doğu, şu anda hiç olmadığı kadar büyük tehdidlere açık" diyor.
'ABD'nin doğru adım atması çok zor'
Sekiz yıl boyunca Amerikan ordusunda çeşitli görevler alan ve aynı zamanda 2004 yılında ABD'nin Felluce'ye yönelik saldırılarında görev yapmış olan eski piyade Elliot Ackerman ile İstanbul'da konuşuyoruz. Ackerman aynı zamanda Afganistan'da özel harekatlara katılmış ve Afgan askerlerini eğitmiş bir asker.
Ona ABD'nin bundan üç yıl önce çıktığı ve belki de işgal edilen ülke dışında işgal eden ülkeler açısından da ağır bedelleri olan Irak'taki yeni görünümü nasıl değerlendirdiğini soruyorum. Bir dizi stratejik hata yapıldığını düşündüğünü söylüyor:
"Obama, bir süre 'bir şey yapmamız gerek, yapalım yapmayalım' kararsızlığı yaşadı, yaşıyor. Ama bu bir süreç. Şu ana kadar o kadar çok yanlış adım atıldı ki artık doğru bir adım atmak çok zor."
Analistlere aynı zamanda ABD'nin bir stratejisinin olup olmadığını sorduğumda, Çağaptay, "Amerika'nın Irak ve Suriye stratejisi evrilerek büyüyor. En başta plan Irak'ta hiç kara askeri içermiyordu. Sonra bir miktar kara askeri içermeye başladı. Sonra Irak'taki ve Suriye'deki bazı muhalif grupların varlığına karşı olmaya başladı. Henüz bu evrilmenin de sonuna gelmedik" diyor.
Çağaptay, ayrıca bugünkü durumun "Bush yönetiminde olduğu gibi baştan kotarılmış büyük bir strateji" olmadan ilerlediğini vurguluyor.
CNN International'da de yer alan bir habere göre geçen hafta, ulusal güvenlik ekibi yeni bir strateji oluşturmak için biri Obama'nın başkanlığında olmak üzere dört toplantı yapıldı ve Suriye stratejisi gözden geçirildi. ABD'ye yöneltilen eleştirilerden biri de Suriye ile ilgili güçlü bir planının olmamasıydı.
Bundan sonra ne olacak?
ABD'nin bu yılın başında görevinden istifa eden Suriye Büyükelçisi Robert Ford'un düşünce kuruluşu Middle East Institute'un internet sitesinde yazdığı yazıda "Mezapotamya topraklarında 1919 sonrası sınırlara yönelik en büyük tehdit" olarak nitelediği IŞİD'e saldırı Orta Doğu dengelerini nasıl değiştirecek?
Çağaptay Türkiye açısından, politikanın 2003 yılında başlayan Irak'ın işgaliyle aynı çerçevede kalacağını, Türkiye'nin IŞİD'e karşı saldırılarda yer almayacağını ama lojistik destek vereceğini düşünüyor.
Pirinç'çi ise Bundan sonrası için şu yorumu yapıyor: "ABD IŞİD'in bölgedeki etkinliğini azaltsa bile, Musul IŞİD'in elinden alınsa bile yarın öbür gün Şii ve Sunni gruplar arasındaki gerginlikler, ki hali hazırda bölgede var bu, yeni IŞİD'lerin doğmasına neden olacak" diyor. ABD'nin daha etkin, savaşçı kara gücü göndermesini ise ancak ABD'nin çok yakın müttefiki İsrail'in "güvenliğine çok yakın ve kaçınılmaz bir tehlike olduğu zaman belki girebilir" diyor.
Elliot Ackerman ise, Vietnam örneğini hatırlatıyor: "Suriye Irak'ın yanı başında. Ve Suriye sorunu orada dururken Irak'ta yaptıklarınız tek başına işe yaramaz."
Rengin Arslan/ BBC TÜRKÇE