İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Zahit Aksu Konferans Salonu’nda İbrahim Ercan’ın sunuculuğunu üstlendiği program Enes Akbaba’nın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Kur’an-ı Kerim‘in ardından sözü topluluk danışman hocası Hüseyin Polat devraldı:
"Bizim üzerinde durduğumuz ve durmamız gereken yani kemiyetten çok keyfiyet özellikle öğrencilerimizin insanlarımız keyfiyetinin büyük bir önem arz ettiğinin hepimiz farkındayız. Büyük kalabalıklar çoğunluklar demokrasinin beşiği diye ifade edilen dünya daha çok böyle kalabalıkları yoğunlukları çoğunlukları hesaba alıyor onları daha çok önemsiyor. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim’de diyor ki: “Allah'ın izniyle nice az topluluklar çok toplulukları kalabalık toplulukları hezimete uğratmışlardır onlara galebe çalmışlardır.” O açıdan bizim bütün gayretle çabamız niteliğimizin , mahiyetimizin keyfiyetimizin değer kazanması ilerlemesi gelişmesi inşallah bizim gayretlerimiz bu anlamda bir katkı sağlamış olur. Amerika Rüyası ve Öykünmecilik; Amerika deyince artık insanların zihninde canlanan şeyler bence yavaş yavaş daha netleşiyor bize Amerika’yı doğru anlatan doğru gösteren Amerika’nın gerçek yüzünü bize anlatan insanlar oluyordu ama bizim ülkemizde bile Amerika’nın o gerçek yüzünü kabul etmek istemeyen insanlarla çokça karşılaşıyorduk ama artık Amerika’da bile Amerika’nın topraklarında bile Amerika’nın gerçek yüzünü insanlar anlamış oldular. Vicdan sahipleri hala insanlıkla ilgili kırıntıları taşıyan insanların Amerika’nın iktidarında insanların gerçek yüzlerini anladıklarını ve onlardan tiksindiklerini ve bunu farklı şekillerde ortaya koyduklarını görüyoruz. Aynı zamanda dünyanın değişik yerlerinde de bu görülüyor Avrupa’da batıda özellikle, yani onlar kendi yöneticilerini bu sahtekarlıklarını artık anladılar inşallah bizim coğrafyamızda da islam coğrafyasında da müslümanlar arasında da Amerika ve Amerika’nın yardımcıları Amerika’nın taşeronları israil gibi siyonizm gibi taşeronları inşallah daha iyi tanınacak ve en kısa zamanda inşallah topraklarımızı onlardan temizleriz. Rabbimiz bize bunu nasip etsin bu anlamda bize güç kuvvet versin biz Amerika deyince artık dün yaptığım öğrencilerimizin arasında mesela zalim kelimesi veya zalim kelimesi size kimi düşündürüyor dediğimizde hemen herkes Amerika ve İsrail İngiltere diyor bu da bizim coğrafyamızda gerçekten nerede nereye geldiğimizi düşünce anlamında insanlarımızın beraber yaşadığımız aynı asırda aynı coğrafyada aynı topraklar üzerinde aynı dünyada birlikte aynı havayı tenefüz ettiğimiz insanların insanları tanımalarının ortasında bir ciddi ilerleme kaydedildiğini görmemiz bizi sevindiriyor. Diğer taraftan yaşanan olaylar onların bu şu anda gerçekten onları tanıdığımızı de söylediğimiz canilerin eşkıyaların işledikleri katliamlar soykırım bizi kahrediyor.” diyerek sözlerine son verdi.
Daha sonra sözü konferansı yapması için Doç. Dr. Celal Kurşun devraldı:
“Bu sunum size bir Amerikan gerçeği sunmaya çalışacak ve Amerikan gerçeği sunarken de herkesin bir hayali var, bir Amerika hayali var buradakiler de Amerika’ya gitmek ister, çünkü öyle süslü anlatılmış bir Amerika var ki bu süsü arasında insanların gözünü işte ruhunu celbetmemesine imkan yok. Fakat nasıl bir Amerika var o Amerika'yı inşallah sizlere ben anlatmaya çalışacağım. 2 yıl amerika'da bulundum. Kanada’ya da geçmiş olduk bir sebeple Amerikan kıtasında biraz bulunmuş oldum meksika taraflarına da gitmiş olduk ama insanların algısında bir Amerika var ve anlatmaya çalışacağım. Öyle bir algı var ki madalyonun iki yönü var. Amerika içeride göründüğü ile dışarıda göründüğü arasında çok fark var. Amerika sizin oraya gittiğinizde eğitim bilim sanat kültürle uğraştığınızda size üst seviyede her türlü kapıyı açmaya hazır sizin ilmi birikintinizi bilme yaklaşımınızı her türlü dikkate alıp sizi biraz da soğurmaya hazır bir devlet ve hiçbir şekilde Türkiye de yaşadığınız sıkıntıları orada yaşamayacağınız bazı özgürlükler sunuyor. Amerika da üniversite öğrencisi eğitim öğretimini sürdürebilmesi için yaklaşık 30.000 dolara İhtiyaç var. Eğitim öğretiminizi sürdürelim derken Amerika’da olsaydınız yıllık 30.000 dolarlık bir bütçe ayırmak zorundaydınız aileler bu bütçeleri ayıramadıkları için eğitim öğretimlerini çocukların hakkıyla yerine getirememiş. Ben beyazım diyorsanız Avrupalıyım demek istiyorsunuz aslında Avrupa'dan geldim demek istiyorsunuz siyahsanız zaten derinizden belli bunlar %13 oluşturur. Eğitim öğretiminizde inancınıza çok büyük seviyede saygı vardır Ramazan ve Kurban Bayramlarını kutlarlar burada ve size o gün derler ki okulda çocuklar için sınav yapmayın çünkü bu çocuklar müslüman yiyeceği içeceğinden tutup da size her türlü çocuğun yaşamış olduğu ahlaki değerler ve inanç değerler sisteminde nasıl davranılması gerektiği sorudur. Realiteyi bilmeden Amerika ile mücadele edemeyiz katil Amerika zulmün merkezi ama oraya gidip yaşadığınızda şunu diyeceksiniz Irak'ta 1,5 milyar 1,5 milyon insanı bunlar mı öldürmüş yok olamazlarsınız Afganistan’da bunca zulmü bu insanlar yapmış olamaz dersiniz. Amerika’da ortalama bir vatandaşın hastaneye gitme gibi bir lüksü yoktur. Pandemide bir hasta ailesiyle birlikte gitmek zorunda kaldığında tam 38.000 dolar ödemek zorunda kaldı sadece vücudundaki o rahatsızlığı gidermek ve röntgen ve benzeri filmlerin çekilmesiyle alakalı süreçte. Sağlık ihtiyaçlarını gideremediği için öldü çünkü siz bir ciğer röntgen çekinmeye gidersiniz 3500 dolar ödersiniz. Kolay kolay insanlar hastaneye gitmezler. Eğitimde bildiğimiz kıymeti bu coğrafyada yaşarken sağlıkta da bilmeniz için bunu söylüyorum. Amerika’da Prof. hocamız biz kolay kolay hastaneye gitmeyiz hastaneye gideceğimiz vakit bilin ki ölme vaktimiz yaklaşmıştır. Amerika’da sağlık tam olarak böyle. Kurşun sözlerine şöyle devam etti: -Amerikayı bize her zaman zevki sefa içerisinde yaşayabileceğimiz bir yer olarak anlattılar. Oysaki durum tam tersi orada geçim çok zordur. Geçiminizi sağlamak, çocuklarınıza nasıl bir rızık taşıyacağınız bunların hepsi çok büyük bir problemdir. Şimdi sizler diyeceksiniz ki bu nasıl oluyor Amerika bunları hiç görmüyor mu? Amerika bunları görüyor ama bunlarla ilgili hiçbir çözüm üretemiyor. Çözüm üretemediği için biz de zannediyoruz ki Amerikalılar zevki sefa içerisinde yaşıyorlar. Amerika'da paran varsa çok lüks bir hayat yaşayabilirsin ama bu her ülke için geçerlidir. -Amerika'da peçeli bir kadından bir iş yerinde çalışabiliyor ve konumu da yüksek bir mertebede olabiliyor. Peki şimdi sizlere soruyorum Türkiye'de böyle bir kadını hele bir de sadece gözleri gözüken bir kadını herhangi bir resmi kurumda çalıştırabilir misiniz? Bugün ben bazı üniversitelerde peçeli bir kadının okumakta zorluk yaşadığı bir olaya bile şahit oldum. Hangi Amerika , hangi rüya, hangi özgürlük. Biz şimdi bu Amerikayı dövelim mi , övelim mi ? Kafanız ister istemez karışıyor. İşte Amerika böyle bir toplum. Size bu kadının orada okumasına izin verecek hatta okumasını da geçtim, görev almasına izin verecek bir yer. Şimdi size iki önemli şahsiyetten bahsetmek istiyorum. Biri Malcom x diğeri ise Martin Luther King Jr. Martin Luther King'in bir rüyası var. Kendine göre her şeyin güzel gittiği bir Amerika hayal ediyor. Ve Malcom x ' e şehadetinden önce soruyorlar. Martin Luther King bir rüya görüyor Amerika ile ilgili. Siz acaba o rüyanın neresindesiniz ? Malcom x " ben bir rüya görmüyorum, Amerika'da sadece bir kabus görüyorum" diyor. Evet Amerika'da hiç bir zaman rüya yok. Amerika'da bir kabus var. Rüya sadece sadece Amerika'da işleri yolunda giden insanlardan müteşekkil. O yüzden bizler olayların olumlu ve olumsuz yanlarını bir araya getirerek değerlendirmek zorundayız. İlim ve bilimde derinleşmiş olarak Amerika'ya giderseniz Amerika sizi kucaklar, baş tacı yapar. Ama bugün Ortadoğu'daki zulümden tutun Irak'taki zulme bakacak olursak her birinin mimarı katil Amerikadır. O yüzden bir miktar gidenlerin rüyasıdır. Ama daha ziyade geride kalanlara kabustur. Fakat bu kabusunun içerisinde eğitimde, sosyal alanda , ekonomide tahmin ettiğimiz bir Amerika yoktur.”
Kurşun sözlerine şöyle son verdi: Bugün İsrail'de bir zulüm varsa, İsrail'deki zulmün menşei orada en büyük savaş uçağını, savaş gemisini gönderen Amerikadır. O küçücük Gazze'nin etrafını sarmıştır. Dolayısıyla katil İsrail'e bu desteği eğer Amerika vermiyor olsaydı. Bugün belki de bu zulüm bu üst saflara ulaşmamış olacaktı. Konferansın ardından Celal Kurşun’a verilen teşekkür armağanıyla program sona erdi. Daha sonra Kurşun Bilgi ve Erdem Topluluğu yönetim ekibi ile hasbihal etti.
Haber: Gülcan Canpolat - Seher Kızılbağ