HAKSÖZ-HABER
Amasya Belediyesinin organize ettiği ve Samsun 19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Okuyan'ın konuşmacı olarak katıldığı “Kur-an'dan Hayata” konulu konferans, 15.03.2015 Pazar Akşamı Saraydüzü Kışla Binası Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.
Konferansa Amasya Valisi İ.Halil Çomaktekin, Başsavcı Mithat Kutanoğlu, Amasya Üniversitesi Rektörü Metin Orbay, Belediye Başkan Yardımcıları Osman Akbaş ve Mehmet Dümen ile Amasya Merkez’in yanı sıra Suluova, Taşova, Erbaa ve Havza İlçelerinden gelen Kur’an gönüllerinin yanı sıra, Özgür-Der Amasya Temsilciliği, İHH Amasya Temsilciliği ve Hızır-Der üyeleri dinleyici olarak katıldı.
Mehmet OKUYAN, insanların Kur’an’ı anlayarak okuyup hayatlarına aktarmaları halinde Kur’an'a neden saygı göstermeleri gerektiğinin bilincine varacaklarının kaydetti.
Kur’an’ın hayata müdahil olamamasının Kur'an'a karşı gösterilen yanlış yaklaşımlar sonucu olduğunu ifade eden OKUYAN, günlük hayattan aktardığı örnekler ile konuşmasını sonlandırdı.
Mehmet Okuyan konferansta özetle şu hususları vurguladı:
KUR’AN BENİM NEYİM OLUR?
Kadın - erkek, yaşlı - genç, işçi - memur, İmam - çiftçi, yani istisnasız her Müslüman her sabah kendisine şu soruyu sorarak güne başlamalı ve her akşam tekrar bu soruyu sorarak gününü noktalamalıdır.
Hepimiz Kur’an’ı çok sevdiğimizi ve çok saydığımızı söylüyoruz ama, anlayarak okumadığımız için tanımadığımız Kur’an’ı nasıl sevebiliriz ve sayabiliriz ki? Kur’an sevgisi ve saygısı ancak Kur’an’ı anlayarak okuyup manası ile buluşunca oluşabilir.
PEYGAMBERİMİZLE 24 SAAT YAŞAMAYA VAR MIYIZ?
Hepimiz peygamberimizi çok sevdiğimizi söylüyoruz ama, acaba şu anda yanımıza gelse Onunla gönül huzuruyla 24 saat birlikte olabilir miyiz? Şu sokaklarda Onunla beraber dolaşıp, evimizde oturup beraber televizyon seyredebilir miyiz?
Peygamberimizi 1400 sene öncesinde seviyoruz ama, bu güne getirip sevemiyoruz. Oysa asıl Peygamber sevgisi, bu gün Peygamberimiz gibi yaşamakla söz konusu olabilir. Çünkü kişi sevdikleri ile hep beraber olup, onlarla beraber onlar gibi yaşamak ister.
KUR’AN EVİMİZİN DUVARINDA DEĞİL KALBİMİZİN İÇİNDE DURMALI
Hepimiz Kur’an’a saygı gösteriyor, evimizin duvarından aşağıya indirmiyoruz. Lakin Kur’an’ı kalbimizin içinde muhafaza etmeliyiz ki, bu ancak Kur’an’ı anlayıp anladığımız Kur’an gerçeklere güvenerek, yani gerçekten iman etmekle (güvenmekle) olur.
Ne yazık ki değil halkımız, bizzat Diyanetin yaptırdığı bir araştırmaya göre, İmamların % 60’ı bile Kur’an’ı anlayarak bir defa dahi okumuş değiller ve İlahiyat Fakültelerinde okuyan öğrencilerin en çok zorlandıkları hususlardan biride Kur’an’ı anlayarak okuma olduğunu bizzat müşahede etmekteyim.
Eğer imamların ve ilahiyatçıların durumu bu ise, halkımızın durumu ne olacak?
KUR’AN ANLAŞILMAZ DİYENLER FARKINDA OLMADAN ALLAH’A İFTİRA ETMİŞ OLUYORLAR
Çünkü Yüce Allah pek çok ayette Kur’an’ın açık ve anlaşılır (mubin) olduğunu, Kur’an’ı herkes anlasın diye kolaylaştırdığını (yesir) beyan etmiştir. Eğer Kur’an anlaşılmayacak olsaydı peygamberimiz onu insanlara tebliğ etmek, Müslümanlara ise anlamaları ve yaşantılarına geçirmeleri için uğraşmazdı.
Bazıları diyorlar ki, Kur’an’ı geçmiş alimlerimiz anladı, siz Kur’an’ı anlayamazsınız, geçmiş alimlerin anladığını anlayın. Peki o halde geçmişte yaşan alimlerimiz nasıl olsa Peygamberimiz Kur’an’ı anladı, biz peygamberimizi anlayalım yeter demeyip Kur’an’ı anlamaya çalışmaktan niye vaz geçmediler?
HER GÜNE KUR’ANI ANLAYARAK OKUYARAK BAŞLAMALIYIZ
Kur’anı sadece Arapçasını okuyarak hatim etmek suretiyle sevap kazanmak için değil, anlayarak Allah’ın rızasını nasıl kazanacağımızı öğrenmek için, bilhassa her sabah güne başlarken düzenli olarak okumalıyız.
Kur’an’ı sevap kazanmak, cenazelerde ve mezarlıklarda ölüler için değil, kendimiz için, Kur’an’ı hayatımıza taşımak, hayat tarzımızı Kur’an’a göre şekillendirmek için okumalıyız.
Elbette cenaze esnasında ve mezarlıklarda, anlamak için mealini de beraber okumak suretiyle Kur’an okunmalı; ama ölünün ruhu için değil, kendimize ve dinleyenlere hakkı hatırlatma ve ölüler için doğru ve içten dua edebilmek için okunmalıdır.
KUR’ANI OKUYUP ANLADIKLARIMIZI HAYATIMIZA GEÇİRMEDEN BELEŞ CENNET OLMAZ
Kur’an’ı anlamadan sevap kazanmak için okumakla cennete giremeyeceğimiz gibi, okuduklarımızı ölülere bağışlamakla onların cennete girmesini de sağlayamayız.
Ancak Kur’an’ı okuyup bizden cennete girmek için ne yapmamız gerektiğini anlayıp ta, bu anladıklarımızı da hayatımıza geçirirsek, yani hayatımızı Kur’an’a göre tanzim ederek son nefesimize göre Kur’an’a göre yaşarsak cennete girebiliriz.
Ahiret imtihanının soruları Kur’an’dan çıkacağına göre, Kur’an’ı anlamadan okuyanlar bu sorulara nasıl cevap verip imtihanı geçebilirler ki?
KUR’ANI ANLAYARAK OKUMAK KADIN ERKEK, ÇİFTÇİ ÖĞRETMEN İSTİSNASIZ HER KESE FARZDIR
Kur’an sadece peygamberimiz anlasın diye değil, başta sahabesi olmak üzere kadın erkek, köle yönetici tüm Müslümanlar anlayıp hayatlarında uygulasınlar diye indirilmiştir.
Peygamberimiz önce kendisine indirilen ayetleri anlayıp hayatında uyguluyor, sonra kendisine tabi olan Müslümanlara parça parça öğretip hayatlarında uygulamalarını sağlıyor, sonra başka ayetleri bu şekilde talim ettiriyordu.
Peygamberimizin Sünneti demek, Kur’an’ı hayatında uygulaması demek olup, günümüzde de bu şekilde Kur’an’ı okuyup hayatlarına uygulayanlardır O’nun gerçek sünnetine gerçekten tabi olanlar.
KUR’ANA KARŞI SORUMLULUKLARIMIZ VARDIR
Kur’anı bütünüyle anlayıp anladığımız her hususa iman etmek için okumalıyız öncelikle. Bilahare iman ettiğimiz her Kur’ani gerçeği hayatımızda yaşantıya dönüştürmeli ve güzel örnekler olmalıyız mutlaka.
Kadın erkek, genç ihtiyar, hamal vali istisnasız her Müslüman bu şekilde yapmalı; Kur’an’ı her gün sabah parça parça anlayarak okuyup, anladıklarımızı günlük hayatımızda uygulamaya çalışmalıyız.
Ancak bu şekilde Kur’an bize indiriliş gayesi olan faydayı; yani dünyada temiz ve onurlu bir hayat, ahirette sonsuz cennet nimetini kazandırabilir. Bunu yapmadıkça dünyada kirli ve onursuz, ahirette sonsuz cehennem ateşinden kurtulmamız mümkün değildir.