Mustafa SİEL, 22. Hac suresi 34’ten 37’ye kadar olan ayetlerin tefsiri ışığında "KUR’AN'DA KURBAN İBADETİ" konusu çerçevesinde şunları söyledi:
KURBANIN MEŞRUİYETİ VE HİKMETLERİ
34-“(Sadece sizin için değil ey Muhammed’e uyanlar) gelmiş geçmiş tüm peygamberlere uyan ümmetler için kurban kesmeyi sembolik bir ibadet türü kıldık ki;
Yenmesi helal olan evcil hayvanların kurban edilmeye uygun olanlarından onları rızıklandırdıklarımız üzerine Allah’ın ismini anmak suretiyle onları boğazlayarak kurban etsinler.
Zaten gelmiş geçmiş tüm peygamberlere tabi olan ümmetler olarak sizler aslında aynı ilaha iman eden tek bir ümmetsiniz, o halde hepiniz sadece O’na boyun eğip teslim olunuz.
(Ey resul) enaniyetini yenip tam bir acziyetle ve ihtiyaçla Allah’a boyun eğerek teslim olanları cennetle müjdele.”
Mensek terimi hacda kesilen kurban, hacda yapılan tavaf, say gibi ibadetlerin her biri, kurban ve hac ibadetlerinin her birinin yapıldığı yer ve zaman gibi anlamlara gelmektedir. Daha ziyade hacla ilgili sembolik (ritüel) anlamı ağır basan ibadetler için kullanılır.
Ayetteki her bir ümmet için terimi, Adem (as)’dan Muhammed (as)’a tamamı tek bir ümmet olan İslam ümmetinin, her bir peygamber devrindeki ünitelerini ifade etmektedir. Zaten ilahınız tek bir ilahtır ona teslim olunuz ifadesi de, tarih boyunca tek İslam ümmeti olduğunun bir ifadesidir.
Ayette gelmiş geçmiş her bir ümmet için kurbanın bir mensek kılındığının hatırlatılması, kurbanın ilk insandan itibaren yürürlükte olan bir mensek (ibadet) türü olduğunu anlatmak içindir.
Nitekim 5.Maide Suresi 27’den 31’e kadar olan ayetlerde anlatılan Adem’in iki oğlunun kurban takdim etme kıssası ile; 37.Saffat Suresi 101’den 113’e kadar olan ayetlerde anlatılan, İbrahim (as)’ın gördüğü rüyayı yorumlayarak oğlunu kurban etmeye niyetlenip, Yüce Allah’ın emriyle oğlu yerine bir hayvan kurban etmesi kıssaları buna işaret etmektedir.
KURBAN İBADETİNİN HİKMETLERİ
Kurban ibadetinin çeşitli hikmetleri vardır. Öncelikle, insanlar kurban yada değil, hayvanları kesip yemek zorundadırlar. Hayvanların kurban olarak kesilmesi ile, hayvanların canının Yüce Allah’ın izniyle alınabileceğinin, O’nun insana verdiği önem ve kıymetin hatırlanması sağlanmaktadır.
Ayrıca, kurban kesimine şahit olan insan, içindeki şiddet duygularının farkına varmakta ve bu şiddeti diğer insanlara uygularsa ne kadar büyük bir faciaya sebeb olacağını idrak etmektedir. Yani insanlar yılda en az bir kez kendi elleriyle bizzat kurban kesmek yada kesimine şahit olmakla, diğer insanlara karşı duydukları şiddet dürtülerinin kontrolüne katkı sağlamış olurlar.
Behimetul enam terimi, kurbanın sadece eti yenen en’am cinsi (sığır, deve, koyun, keçi ve benzerleri) hayvanların evcil ve kurbanlığa uygun olanlarından olabileceğini ifade etmektedir. Yani evcil olmayan hayvanlardan yada kuş türü hayvanlardan kurban olmayacağı gibi, kurbanlığın kurban olmaya yakışır ortalama vasıflarda ve bariz kusurlardan beri olması gerektiğini ifade etmektedir.
KURBAN ALLAH’A YAKINLIĞA (GURBETE) VESİLE OLMALIDIR
Muhbit terimi, kalp katılığı olan gasiyet teriminin zıddı olup, acziyetin ve Allah’a tam muhtaçlığın idrakinin oluşturduğu kalp yumuşaklığı ile Allah’a boyun eğme ve teslimiyet manasına gelir. Yani, Allah’a teslimiyetin sadece beden ve düşünce boyutunda değil, şükür, hamd, korku, saygı, sevgi, huşu gibi duygular içeren duygusal boyutta da olması gerektiğini, ancak bu şekilde bütün benliğiyle Allah’a boyun eğip hükümlerine teslim olarak kulluk edenlerin kurtuluşa erebileceklerini ifade eder.
Ayetten, kalp yumuşaklığı ile kurban ibadeti arasında bir ilişki olduğunu yorumlamak mümkündür. Yani kurban kesimine şahit olmak kişide, yukarıda bir kısmını açıkladığımız hikmetlerin bir neticesi olarak, kalbinde yumuşama ve Allah’a karşı şükür, hamd, haşyet gibi duygular duymasına ve kalbinin yumuşayıp muhbitinden olmasına vesile olabilecektir.
Yine, kurban ibadetinin kişide Allah’a yakınlık oluşmasına vesile olmasının bir hikmeti de şu olabilir. Kişi kurban kesmek yada kesime şahit olmakla, kendisinin de bu kurban gibi Allah’a boyun eğmesi ve gerektiğinde O’nun emri uğrunda canını verecek bir imana sahip olması gerektiğinin idrakiyle tam bir teslimiyet (İslam) bilincine erişebilir.
35-“O cennetle müjdelenen kullar ki, onlara her ne zaman Allah hatırlatılsa, kalpleri Allah korkusuyla ürperir,
Allah’ın imtihan için onlara isabet ettirdiği her türlü yoksunluk ve sıkıntıya yakınmadan ve boyun eğerek sabrederler,
Namazı daimi, eksiksiz ve gereğince kılarlar,
Onları rızıklandırdığımız şeylerden sadece Allah rızası gözeterek ve Allah rızasına uygun yerlere harcarlar.”
SADECE HACCA GİTMEK VE KURBAN KESMEKLE AHİRET KURTULUŞU OLMAZ
Bu ayette, bir önceki ayetteki cennetle müjdelenen muhbit kulların temel özelliklerinden bir kısmı açıklanmaktadır. Öncelikle, bu kullara Allah hatırlatıldığında, kalplerinin ürperdiği açıklanmaktadır. Bu hatırlatma direkt bir hatırlatma olabileceği gibi, dolaylı bir hatırlatma da olabilir. Mesela, bir yanlış yaptıklarında, Allah’tan kork denildiğinde, kibirle öfkelenmek yerine, acaba yanlış mı yaptım diyerek ürperip kendilerini sorgulamalarına sebep olur ve bu muhasebe sonucu varsa yanlışlarını görerek, bu yanlışlarında ısrar etmezler.
2.Bakara Suresi 204’ten 206’ya kadar olan ayetlerde Allah hatırlatıldığında kibirlenerek bu hatırlatmayı kendine layık görmeyen fesatçı kulların özellikleri hatırlatılırken, 207. ayette ise burada anlatılan muhbit kulların vasıfları anlatılmıştır.
Allah hatırlatılınca ürperme, 25.Furkan Suresi 73. ayette anlatılan, Allah’ın ayetleri hatırlatılınca kör ve sağırlar gibi davranmayıp, ayetleri kendi üzerinde test ve kendini bu ayetlere göre muhasebe etme vasfını anlatmaktadır. Yine, 3.Ali İmran Suresi 135. ayette açıklanan, bir günah işlemesinin ardından Allah’ı hatırlayınca günahta ısrar etmeyerek tevbe ve bağışlanma talebinde bulunmakta, muhbit kulların vasıflarındandır.
Muhbit kullar, kendilerine imtihan için verilen musibetlere yakınmadan sabrederler. Acılarını kullara değil, Allah’a açar, bu acıları Allah’ın rızası ve yakınlaşma için vesile addederler. Bu dünyada değil, ahirette kurtuluşu temenni ederler.
Muhbit kullar namaz gibi Allah’a kulluklarını ifade eden ibadetlerini hakkınca yerine getirdikleri gibi, diğer kullara karşı görevlerini ifade eden zekat gibi ibadetlerini de hakkınca yerine getirirler.
36- “Kurbanlık develeri de sizin için Allah’a tazimin sembollerinden kıldık ki, sizin için onlarda hayırlar vardır.
O kurbanlık develeri kurban etmek için sıraya dizdiğinizde, onları Allah’ın ismini anarak boğazlayın ve yanları üzerine yattıklarında – öldüklerinde hem kendiniz yeyin istediğiniz kadar onların etlerinden, hemde doyurun onların etleriyle utancından söyleyemediği halde hal ve hareketlerinden rızık aradığı belli olan kimselere, hem de utanmaksızın sizden rızık isteyen ihtiyaç sahiplerine.
Zaten bu hayvanları sizin için boyun eğdirdik ki, onlardan maddi ve manevi yönlerden faydalanasınız ve belki şükredersiniz.”
KURBANLIK HAYVANLARIN İNSANLARA MADDİ VE MANEVİ FAYDALARI
Budn, kurbanlık develer anlamın gelmektedir. Develer, yan yatırılmadan, ön ayaklarından biri bağlanıp, ayakta yada diz çöktürülerek boğazlanırdı ve buna, Kevser Suresinde geçtiği şekliyle nahr denirdi. Hac esnasında develer sıraya dizilip bu halde sıra ile kurban edilmekte idiler.
Kurbanlık develerde (ve sığır, koyun ve keçilerde) insanlar için pek çok faydalar vardı. Binek olarak, yük taşımada, su sulamada, etinden, sütünden, kılından, derisinden ve başka maddi faydaların yanında, manevi faydalarda vardı. En önemli manevi fayda, bu nimetlerin idrak edilip, Allah’a şükür ve kulluğa vesile olmasıdır.
Ayrıca, kurban edilmek için adanması (nezir) şeklinde Allah’a tazimin bir sembolü olarak Allah’a kulluğunu sunmaya vesile olması ile; kurban edilmek suretiyle, kurbanın Allah’a yakınlaştırıcı hikmetlerine vesile olması yönünden de faydaları vardır.
KURBAN NASIL KESİLİR?
Kurbanın boğazlanmasına başlarken üzerlerine Allah’ın isminin anılması en yaygın şekliyle “Bismillahi vallahu ekber – Allahın ismi ile, Allah tek büyüktür” şeklinde yapılabilir. Buna, “Allahumme minke ve leke – Allahım bu kurbanlık senden bize bir lütuf ve tekrar sana sunuyoruz” lafzıda eklenebilir. Yine 6.Enam Suresi 79 ile 162 ve 163. ayetlerde eklenebilir. Ardından, 3 defaya kadar teşrik tekbiri getirilebilir.
Kurbanlık develer ayakta yada diz üstü kurban edildiklerinden, ölünce yanları üzerine yatarlardı. Bu ifade aynı zamanda, kurban yada normal kesim olsun, hayvan tamamen ölüp hareketsiz kalmadıkça etinden yenilemeyeceğine işaret etmektedir. Günümüzde, mezbahalarda, zaruretten ötürü, kurbanların yatırılmadan kesilmesi, bu ayete göre meşrudur.
KURBAN ETİNDEN KİMLER YİYEBİLİR, KİMLER YİYEMEZ?
Kurban etinden hem kesenin rahatça yemesi gerektiği, hem de ihtiyaç sahibi olupta, bunu utancından dolayı söyleyemeyen, lakin hal ve hareketlerinden bu ihtiyacı anlaşılanlara, hem de ihtiyacını açıkça söyleyenlere yedirilmesi emredilmektedir.
Daha önce açıkladığımız gibi, müşrik Araplar, kendi kestikleri kurban etinin kendilerine haram olduğuna inandıklarından yemezlerdi. Ayette bu batıl inanış bir daha reddedilip, kurban sahibinin etinden, kana kana rahatça yiyebileceği açıklanıyor.
Lakin, etin tamamını kendisinin yememesi, ihtiyaç sahiplerinden gerek açıkça isteyenleri doyurması, gerekse ihtiyacını açıklamayanları araştırarak doyurması emrediliyor. Demekki, ihtiyaç sahiplerine bu şekilde yedirmek, kurbanın sosyal hikmetlerinden ve gereklerindendir.
Kurban Allah’ın ihtiyacı değildir, insanların Allah’a kulluklarını sunmaları ve doymaları ve netice olarak maddi ve manevi nimetler için şükretmelerine bir vesiledir. Bu nedenle, hem kurban kesen, hem de ihtiyaç sahipleri helali hoş olarak yemelidirler. Kurbanların yenmeden yakılması yada gömülmesi suretiyle Allah’a sunulması gibi putperest şirk inanışları, kesinlikle Allah’ın rızasına uygun değildir.
37- “O kurbanların ne etleri nede kanları Allah’a ulaşmaz. Allah’a (sadece O’nun rızasını kazanmak için yaptığınız ameller ve ibadetleriniz, yani) takvanız ulaşır.
O kurbanlık hayvanları sizin (gerek yük taşımada kullanmanız, gerek süt ve başka ürünlerini faydalanabilmeniz ve gerekse kesip etini yiyebilmeniz) için boyun eğdirdik ki, bu boyun eğdirilişte Allah’ın büyüklüğünü görerek, Allah’ın size doğrusunu gösterdiği şekilde (bu nimetleri sadece Allah’tan bilerek, şirk koşmaksızın) Allah’ı büyükleyip, o hayvanları keserken (sadece) Allah’ın büyüklüğünü de anınız.
Kulluğunu hayatın tüm yönlerinde güzel eyleyenleri cennetle müjdele.
KURBAN’IN NİYETİ ALLAH’A, KANI TOPRAĞA, ETİ KULLARA AİTTİR
Yahudiler, kurbanların yakarak kokusunu Allah’a ulaştırmaya çalışırlardı. Araplar kurban etini kendileri yemekten sakındıkları gibi, kurbanın kanını Kabe’ye sürerler ve bu şekilde Allah’a tazim yaptıklarını düşünürlerdi. Bu ayette bu tür boş ve batıl anlayışlar (gavlez zur) eleştiriliyor. Kurbanın etini yiyerek ve yedirerek değerlendirin, etinde kesende yesin, kanını ise dökün deniyor.
Günümüzde kurbanın kanının çocukların alnına sürülmesi, arabaların tekerine, evlerin temellerine ve duvarlarına sürülmesi, sarhoş ve hastalara kurban kanı içirilmesi gibi batıl inanışlarda, bu ayet kapsamında değerlendirilmesi gereken ve bazen şirke kapı açan boş – batıl işlerdir (gavlez zur).
Allah’ın kurbanın etine de, kanına da ihtiyacı yok. Eti sizin için kurbanların. Allah’ın sizin kulluğunuza da, sakınmanızı da – takvanıza da ihtiyacı yok. Lakin, sizin kulluğunuzdan, kulluk etmediğiniz takdirde ahiretteki azabından korkup O’nun dinine sıkı sıkı sarılmak suretiyle sakınmanızdan, yani takvanızdan ise razı olur ve bu takva O’nun indinde kıymetlidir. Esasında bu kulluğunuz–takvanızda sizin dünya ve ahretiniz için faydalıdır. Yoksa Allah’a bir faydası yada zararı yoktur. Çünkü Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayan tek varlıktır (ğani).
KURBANA NİÇİN KURBAN DENMİŞTİR?
Kurban, insanın dünyadaki konumunu idrak ederek takvaya ve dolayısıyla Allah’ın rızasına erişmeye (mecazi anlamda) Allal’a yaklaşmaya vesile olmasından dolayı “Allah’a yaklaşmaya vesile olan şey – kurban” ismini almıştır.
Allah’ın gösterdiği şekilde ve hikmetini tefekkürle kurban kesen yada kesime şahit olan bir mü’min, Allah’ın büyüklüğünü, tüm kainatı insanın emrine vermesindeki imtihan hikmeti ile kendi imtihan görevini kavrayarak Allah’ı tekbir ve şükreder ve bunu hayatına takva olarak yansıtırsa, Allah’a yakınlaşmış olur.
SADECE KURBAN KESMEK YETMEZ, ALLAH YOLUNDA KURBAN ADAYI OLMAK GEREKİR
Kurbanlık hayvanların insanlara hizmet etmek ve canlarını vermek üzere boyun eğdirilmiş olması (sehhara), kurbanın en önemli hikmetidir. Yani, bu hayvanları size boyun eğdiren ve canlarını size feda ettiren Allah’ın büyüklüğünü idrak edin, bu nimetin karşılığı olarak Allah’ın büyüklüğünü ikrar (tekbir – Allahu ekber) ve şükredin.
Sizde, bu kurbanlık hayvanlar gibi, malınızı ve canınızı Allah yoluna adayın ve gerektiğinde değil malınızı canınızı dahi Allah yolunda feda ederek, hakka şahitlik eden şehitler olunuz denmek istenmektedir. Nitekim, 6.Enam Suresi 79 ile 162 ve 163. ayetlerde bu duruma işaret edilmektedir.
KURBAN BAYRAMININ MAHİYETİ
Kur’anda kurban ibadetinin meşruiyeti ile hac ibadeti (kıran ve temettü haccı) yapanlara farziyeti ayetlerle sabit bir farz iken, Zilhicce ayının 10. Gününden itibaren 3 gün içinde kurban kesilmesi ve Kurban Bayramı yapılması peygamberimizden günümüze kadar nesilden nesile aktarılarak gelen mütevatir bir sünnettir.
İbadetle ilgili konularda Peygamberimizden gelen mütevatir sünnetler tıpkı ayetlerdeki farz emirler gibi bağlayıcı olup, yapılıp yapılmaması kişisel arzuya bağlı değildir. Nitekim 5 vakit farz namazların kılınma zamanları, rekat sayıları, nasıl kılınacağı hususları da Kur’an ayetleriyle açıklanmamış olup, peygamberimizden günümüze nesilden nesile aktarılarak gelen mütevatir bir sünnet olarak uygulamaktayız ve uygulamak zorundayız.
Aynı zorunluluk Ramazan ve Kurban Bayramı içinde söz konusu olup, her iki bayramı da sünnete göre kutlamakla sorumlu olduğumuz gibi, Kurban Bayramında üzerine kurban düşenlerin kurban kesmeleri zorunludur (vacib).