Amasyada Eğitimdeki Dayatmalar Konuşuldu

Özgür-Der Amasya Temsilciliğinde “Eğitimdeki Dayatmalar ve Müslümanların Talepleri” başlıklı bir panel yapıldı.

Seminere konuşmacı olarak Kenan ALPAY ve Yusuf TANRIVERDİ katıldı. Konuşmacılar Türkiye’deki eğitim sisteminin toplumun her kesimine baskı, dayatma, sindirme gibi yöntemlerle ulusal-laik, kemalist bir ideolojiyi dayattığı ortak vurgusunu dile getirdiler.

Yusuf TANRIVERDİ konuşmasında özet olarak şunları dile getirdi.

Türkiye’deki eğitim kaynaklı sorunların doğru bir şekilde tahlil edilebilmesi için geçmiş dönemlerden günümüze sirayet eden yanlış eğitim uygulamalarının bilinmesi gerektiğini dile getirdi. Özellikle Osmanlı döneminde bilginin havas ve ilim sınıfının tekilinde oluşturulması, üretilen bu bilgininde halka dayatılarak sorgusuz-sualsiz kabullenmelerini istemeleri sinik, içe kapanık kitleler oluşturduğunu vurguladı. Buna karşılık bilginin halka yayıldığı dönemlerde toplumların, yöneticileri ve mevcut durumu sorgulayabildiklerini belirtti. İslami düşüncenin gelişememesinde, özgürleşememesinde bu durumun önemli rol oynadığını dile getirdi.

İslam’ın, bilginin evrenselleşmesi noktasında önemli bir değişimi dile getirdiğini, Peygamberimizin kendi toplumunda bunu uygulamaya çalıştığını bu uygulayışın terkedildiği dönemlerde İslam düşüncesinin kısırlaştığını belirtti.

Cumhuriyet döneminde eğitimin laik, batıcı, seküler bir temelde şekillendirilmeye çalışıldığını özellikle ulus-devletlerin okulların önemini bildiklerini bunun üzerinden çocukları ve toplumu değiştirmeye çalıştıklarını dile getirdi. Tanrıverdi konuşmasının devamında 1990’lı yıllardaki baskıcı dayatmalara karşı Müslümanların kendilerine alternatif aradıklarını ve bu çabalarını sağlıklı bir eylemliliğe yönlendiremediklerini belirtti. Mevcut eğitim olanaklarından yararlanmamızı ilkelerimiz doğrultusunda haklarımızı aramamız gerektiğini ifade ederek konuşmasını tamamladı.

Kenan ALPAY ise konuşmasında özetle şunları dile getirdi.

Türkiye’de eğitimle ilgili yaşanan sorunların toplumun her kesimini etkilediğini devletin topluma vermiş olduğu eğitimin bir tercih olmadığı bunun zorunlu bir dayatma olduğunu belirtti

Okumanın ya da eğitimin Hz. Âdem’den itibaren başlayan bir süreç olduğunu fakat bu okumanın “Yaratan Rabbinin adıyla” oku ayetindeki gibi başlayıp La ilahe illallah şeklinde Allah’ tan başka tüm ilahların reddedilmesi şeklinde olması gerektiğini söyledi. Türkiye’de uygulamaya çalışılan eğitim anlayışının bunlardan uzak laik-ulusalcı-pozitivist bir yapısının olduğunu dile getirdi.

Kenan ALPAY içinde yaşadığımız cahili sistemin iyi tanınmasının gerektiğini anne ve babalar olarak üzerimize ciddi sorumluluklar düştüğünü belirtti. Okullarda ve eğitim müfredatında yaşanan dayatmalara örnek olarak milli eğitimin temel kanunundaki Atatürkçü bir toplum oluşturulmasına, andımız adı altında çocukların zihinlerinin kirletildiğini, milli güvenlik dersi dayatmalarını, başörtüsü yasaklarını örneklendirerek konuşmasına devam etti.

Müslümanların talepleri doğrultusunda ise;

Öncelikli olarak çocuklarını güzel bir dille Allah’ın rızasına uygun bir şekilde yetiştirmeleri gerektiğini belirtti. Çocuklarımızı bizden alıp varlığını hiç bilmedikleri kabul etmedikleri bir varlığa armağan etmeyeceklerini ifade etti. Bununla beraber her ortamda ve zamanda başörtüsü yasağını, okullarda neden çocukların namaz kılacakları yer olmadığını, andımız dayatmasını anadilde eğitim, milli güvenlik zorbalığını ifşa etmemiz gerektiğini belirterek konuşmasını tamamladı.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi