Amasya İHH'dan 6. Yıldönümünde Mavi Marmara Açıklaması

İHH – İnsani Yardım Vakfı Amasya Temsilciliğince Mavi Marmara gemisinin korsan İsrail tarafından kuşatılmasının 6. yıl dönümüne dair basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklamasının tam metni:

KORSAN İSRAİL’LE HER TÜRLÜ İLİŞKİYE HAYIR!

Mavi Marmara Bizim Açımızdan Ne İfade Ediyor?

Bilindiği gibi bundan 6 yıl önce 31 Mayıs 2010’da korsan İsrail askerlerinin Mavi Marmara Gemisine uluslararası sularda yaptığı korsan saldırıda 10 şehit vermiştik. Mavi Marmara, Türkiyeli Müslümanların yıllardır söz, yazı ve eylemlerle sahiplenmeye çalıştıkları Filistin davamıza fiili katkımızı ifade etmekte olup, sözümüzün eyleme dönüşmesidir. Filistin mücadelesinin sadece Filistinlilerin yada Arapların değil, tüm ümmetin ve ümmetin bir unsuru olan Türkiyeli Müslümanların mücadelesi olduğunun 10 şehitle ispatı, Türkiye Müslümanlarının ümmete olan ahdinin vefasıdır.

Siyonist İsrail zorbalığı Mavi Marmara ile başlamadığı gibi, bitmemiştir de. Ta 1918’de, 1.Dünya Savaşı neticesi Filistin’i İngilizlere bırakmak zorunda kalan Osmanlı’nın ardından, İngilizlerin himayesinde Filistin’e göç ettirilen Yahudi göçmenlerce başlatılıp, 1948’de 2.Dünya Savaşı sonrası ABD ve diğer batılı güçlerin himayesinde kurdurulan sözde İsrail Devleti denen Siyonist çete tarafından devam ettirilen ve halen sürmekte olan zorbalık ve zulümlerin bir halkasıdır sadece.

Mavi Marmara Türkiye Halkına yada devletine değil, Müslümanlara bir saldırı olup, Türkiye ile İsrail arasında değil, Müslümanlarla İsrail arasındaki bir sorundur. Bu sorun tüm Filistin işgalden tamamen kurtuluncaya, İsrail denen sözde devlet ortadan kalkıncaya kadar devam edecek bir sorundur, sadece Gazze ambargosunun kalkması ve Gazze’nin özgürleşmesi sorunu değildir.

Mavi Marmara Saldırısının Gelişimi Ve Sonuçları

2008’de terörist İsrail’in Gazze’ye saldırısı ve yüzlerce Filistinli’yi şehit etmesine Türkiyeli Müslümanların tepkisi hükümeti de İsrail’e karşı tavır almaya zorladı ve 2009’da Davosta gelişen “van minut” kırılmasıyla bu tavır keskinleşti. 31 Mayıs 2010 günü Mavi Marmara Gemisine yapılan saldırı neticesi 10 güzide Türkiyeli Müslümanı şehit vererek, Filistin davası için ilk bedelimizi ödedik. Lakin terörist İsrail bunun karşılığında çok çok büyük bedel ödedi. Dünya’dan aldığı tepki ve iyice bozulan imajı bir yana, Türkiye ile ilişkilerinin bozulması en büyük kaybı oldu.

Çünkü Türkiye batıcı yöneticiler iktidarında İsrail’in İslam dünyasındaki en önemli müttefiki, 14 Mayıs 1948’de kurulan  İsrail isimli sözde devleti 28 Mart 1949’da tanıyan İlk İslam Memleketi idi. Bu İsrail işbirlikçiliği 28 Şubat 1997 sürecinde zirve yapmış, Sincan’da İsrail aleyhine yapılan bir kongre 28 Şubat darbe sürecini tetiklemişti. Mavi Marmara saldırısı ile Türkiye – İsrail ilişkileri adeta kopmuş, İsrail İslam Dünyasındaki en önemli destekçisini yitirmiştir.

Bu nedenle Mavi Marmara şehitlerinin yakınları İsrail’den tazminat istemiyor. Saldırıyı gerçekleştiren askeri ve sivil tüm sözde İsrail Devleti yetkililerinin yargılanıp cezalandırılmasını; İsrail’le ilişkilerin hiçbir zaman tekrar kurulmamasını istiyor. Hükümet reel politikayı gerekçe göstererek İsrail’le ilişkileri normalleştirse bile, şehit yakınları ve Türkiyeli Müslümanlar bu durumu asla kabul etmeyeceklerdir.

Filistin Meselesi Ümmetin Meselesi

Filistin, Yüce Allah’ın Kur’anda Musa, Süleyman ve Davut (as) peygamberlerimiz vesilesiyle bereketli kıldığı bir coğrafya, bizlerin Kabe’den önceki ilk kıblemizdir ve bu açıdan öncelikle bir iman meselesidir. Halife Ömer (rah)’ın fethiyle başlayıp, Osmanlı ile devam eden 1300 yıllık bir İslam Toprağı meselesidir. Yani Filistin sorumluluğumuz hem Kur’ani, hemde tarihsel bir sorumluluktur.

Üstelik Filistin Yahudiler’den değil Hristiyanlardan alınmış olup, Filistinin Hristiyanlar ve Yahudilerden önceki sahipleri de Filistinlilerdir ve bu nedenle Filistin’in Yahudilerce işgali aynı zamanda açık bir zulüm – haksızlıktır. Tüm bu nedenlerle Filistin’in Yahudilerce işgali ile İsrail isimli sözde devleti tanımamız demek, imanımıza, Kur’ana, tarihimize ve adalete ihanet etmemiz anlamına gelecektir.

Tüm bu nedenlerle Filistin Meselesi sadece Filistinlilerin yada Arapların meselesi değil, tüm İslam Ümmetinin, ben Müslümanım diyen herkesin meselesidir. İsrail’i tanımak, Müslümanlığını inkar etmekle eş anlamlıdır. Bu nedenle bizler, uzaklarda bir yerde İsrail’e karşı mücadele eden Filistinlileri desteklemiyor, kendi davamızın mücadelesini yapıyoruz. Konum gereği Filistinliler ön saflarda savaşırken, bizlerde onlara maddi ve manevi açılardan lojistik destek sağlayan destek birlikleri durumundayız. İşte Mavi Marmara bu sorumluluğumuzun ve desteğimizin ete kemiğe bürünmüş bir göstergesi idi ve 10 şehidimizde bu iddialarımızın kanıtı oldu.

Filistin Meselesinin Tek Çözümü Korsan İsrail’in Yok Olmasıdır

Filistinli Müslümanlar imkansızı, tüm batıya rağmen Filistin’in tam özgürlüğünü, korsan İsrail’in yok olmasını hedeflemiş durumdalar. Çünkü onlar dünyevi başarıları değil, ahiret başarısının peşindeler. Hayat iman ve cihattır diye, dünya bir imtihan alanıdır diye olaya bakıyor, direnişle diriliyor, zillete boyun eğmiyorlar. Çünkü direnişsiz kulluk ve imtihan olmayacağını, dünyada izzet, ahirette cennetin ancak kesintisiz direnişle mümkün olacağını biliyorlar.

Gerek Filistin’de süregelen mücadele, gerekse Türkiye – İsrail arasında ilişkilerin bozulması, duyarlılık ve çabaların ve kesintisiz direnişin meyveleridir. Eğer Filistinliler 1918’den bu yana, neredeyse imkansız bir davanın, Filistin’in Yahudilerden tamamen kurtarılması davasının peşine düşmeselerdi, bu gün Filistin mücadelesi diye bir davamız olmayacak, Filistin tamamen Yahudi memleketi haline gelecekti. Evet Filistin’de batının tam desteğini almış 100 yıllık bir işgal var ama, Allah’tan başka destekçileri olmayan bir avuç Filistinli Müslümanın 100 yıllık kesintisiz bir direnişi de var.

Türkiyeli Müslümanlar imkansız gibi görülen bu davayı kesintisiz desteklemeselerdi, bu gün ne van minut, ne Mavi Marmara olayı gerçekleşmeyecek, Türkiye İsrail’in İslam Dünyasındaki bir numaralı işbirlikçisi olarak zillet içinde kalmaya devam edecekti.

Türkiye İsrail’le Kesinlikle Anlaşmamalı Ve Diplomatik İlişkileri Geliştirmemelidir

Bir süredir basında çıkan ama henüz resmen doğrulamayan haberlere göre, Mavi Marmara saldırısı nedeniyle ilişkileri bozulan İsrail ve Türkiye, İsviçre'de masaya oturmuş hepsi İsrail'in lehine olmak üzere 5 önemli anlaşmaya karar vermişler. İlişkilerin düzeleceği ve İsrail’e büyük elçi atanacağına dair basında haberler çıkıyor.

2010 yılında Gazze'deki ambargo ve ablukanın kaldırılması için tamamen sivil bir insiyatifle yola çıkarılan Mavi Marmara Gemisi organizasyonun Türkiye ayağında bulunan Sivil Toplum Kuruluşu İHH İnsani Yardım Vakfının Amasya Temsilciliği bir süredir servis edilen bu iddialarla ilgili olarak şu hususları Mavi Marmara saldırısının 6 yıldönümü vesilesiyle bir kez daha deklare ediyoruz.

1) Türkiye ile İsrail anlaşması konusunda basında çıkan haberleri takip ediyor ve böyle bir anlaşmadan haberdar olmadığımızı beyan ediyoruz.

2) Türkiye ile İsrail arasında yapılacak bir anlaşmanın Türkiye, Filistin halkı ve Ortadoğu halklarının aleyhine olduğunu düşünüyoruz.

3) İHH'nın Gazze Ablukası ve Mavi Marmara konusundaki duruşunda hiçbir değişiklik yoktur.

4) Gazze ablukası kalkmalıdır ve kalkana kadar mücadele edeceğiz.

5) Ambargo abluka aynı şey değildir. Mesele, Ambargo meselesi değil mesele ABLUKA meselesidir.

6) Ambargo İsrail'in kendi tarafından malzeme geçişi, Abluka ise Gazze'ye deniz ve karadan uygulanan Gazze ile beraber Akdenizin işgalidir.

7) Mavi Marmara'ya saldıran bütün katiller cezasını çekecektir. Hiçbir davadan vazgeçilmeyecektir. Davalar pazarlık konusu edilemez.

8) Erdoğan 'hak sahibleri kanı akanlardır' diyerek Mavi Marmara davalarında şehit ailelerinin hak sahipliğini defalarca söylemiştir.

9) Türkiye'deki Ceza davasında mahkemenin verdiği KIRMIZI BÜLTEN kararı derhal Interpol'e gönderilmelidir.

10) İsrail maddi-manevi tazminat ödeyecektir. Bu bedel hukuki karşılıkla hesaplanacaktır. Böyle bir ihlalin hukuki emsali en az 1milyar dolardır.

11) Böyle bir anlaşmanın konusu doğalgaz olamaz. Zira Doğu Akdeniz'deki doğalgaz, Filistin halkının hakkıdır.

12) Mavi Marmara meselesi sadece Türkiye halkının değil, Filistin halkının ve 37 ülke halkının davasıdır.

13) İsrail ile anlaşma ve hele hele Mavi Marmara davasının aleyhine olan bir anlaşma Türkiye'ye de, Gazze'ye de kaybettirir.

                                                                     İHH Amasya Temsilciliği

Basın Açıklaması Haberleri

Devrik Esed yönetimi hakkında İstanbul'da suç duyurusunda bulunuldu
İmam Buhari Vakfı: Halep'in fethi mübarek olsun!
53 STK'dan ortak proje: Kriz bölgeleri için tek havuz oluşturulacak
"İşgalci İsrail’in spor takımları turnuvalardan men edilsin!"
Türkiye’nin göç raporu yayınlandı