‘Aman, iyi saatte olsunlar…' diye gülüp geçelim mi?

Selahaddin Çakırgil yazısında, "... hele de bizde en ilgisiz konularda bile yargı, veya bazı icra makamlarında bulunan ve gölgelerinden bile korkan yöneticiler, bazı ifsâd odaklarını daha bir cesaretlendirici kararlara imza atıyor" diyor.

Rahmetli ninemden, mânâsını bilmediğim bir cümle duyardım, sık sık... 'Aman, eyi saatte olsun!' derdi.

Sonra anlardım ki, o sözü, 'Bir uğursuzluk ve şeytanlık' ihtimali için, 'Aman, şerri bizden ırak olsun...' mânâsında kullanıyor.

Sosyal medya bataklığının, sadece birileri sözkonusu olunca mahkeme kararıyla kontrol edildiğini biliyoruz. Yani, istendiğinde kontrol edilebiliyor... Edilmiyorsa, manevî sorumluluğu ağırdır.

*

Geçen gün bir video paylaşılmış, bana da geldi... 2-3 dakikalık...

Bir hanım, bir faciadan feryad edercesine söz ediyor ve, 'Çocuk gelin' değil, 'çocuk kadınlar var...' Medya, 14-15 yaşındaki kızları, 'Cesurca soyundular...' diye alkışlıyor; sonra da, henüz rüşd yaşına gelmemiş kızlar etrafında yığınla ahlâksızlık ve cinayetler sergileniyor...' diyordu... Evet, toplumda küçük yaşta evlendirilmiş kızlar konusunda, 'çocuk gelinler...' diye yerinde bir hassasiyet oluşturulmaya çalışılıyor; ama, asıl facia, 'çocuk kadınlar'ın gün geçtikçe artması...

Yazının devamı 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!