Neymiş efendim, 12 Eylül davası onları heyecanlandırmıyormuş. Hâlbuki 27 Nisan e-muhtırasına karşısında ne heyecanlanmışlardı.
Ya da başörtülü bir "first lady"miz olmasın diye düzenlenen Cumhuriyet mitingleri karşısında heyecanları nasıl da tavan yapmıştı.
Hele Işık Koşaner ve şurekâsı "istifalarını istediğinde" yürekleri ağızlarına gelmişti de "Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" kabilinden döktürmüşlerdi.
Yani bazılarının heyecan yoksunluğu 'tutarlılıkları' gereğidir. O yüzden bugünlerde Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'yı sadece "iki ihtiyar" olarak andıklarına, nerdeyse "adamcağızlar" diyecek hale gelmiş olmalarına bakmayın.
12 Eylül davası tarihî bir dönüm noktası, girizgâhı 12 Eylül referandumuyla yazılan 4 Nisan 2012 tarihimizdeki önemli bir sayfadır.
Onlar ne "Terzi Fikri"nin oğlunun referandumda "Tereddütsüz 'evet' oyu kullanacağım" tavrını ne de -iddianamenin Fatsa kısmına ilişkin haklı itirazlara rağmen- 12 Eylül davasına müdahil oluşunu anlayabilirler.
Anlayamayacakları bir diğer hakikatse 104 yaşındaki Berfo Ana'nın ambulansla adliyeye kadar gelip "Sanık Ahmet Kenan Evren"e yönelik sözlerindeki heyecanda saklıdır:
"Hakim "Annemiz Türkçe biliyor mu?" diye soruyor. Salon sus pus oluyor.
Berfo Ana konuşmaya başlıyor. "Kenan Evren sen hiç utanmadın mı benim çocuğumu öldürürken? Evin yıkılsın, ocağın sönsün. Sen benim evimi yıktın" diyor. Evren sanık sandalyesinde oturuyormuşçasına oraya bakıyor.
Ve devam ediyor: "Elin ayağın titremesin Evren, buraya gel!" Ardından hakime dönüyor: "Sen o namussuzu neden buraya getirmedin" diyor.
Öyle içten, dokunaklı konuşuyor ki salonda gözyaşlarını tutamayanlar oluyor. Konuşması bitiyor. Oğlu ve kızının arasında öylece oturuyor. Bir süre sonra yorulmuş olacak ki, elinde oğlunun fotoğrafı salonu terk ediyor.
Duruşma boyunca ve sonrasında sesi kulaklarımdan hiç gitmiyor Berfo Ana'nın.
Benim için 12 Eylül davası tarihinde unutulmayacak bin an. Bir oğlu sürgüne giden ve bir oğlunu da işkencede kaybeden 104 yaşındaki Berfo Ana ambulansla Ankara'ya geliyor salona giriyor. Ama Evren ve Şahinkaya salona gel(e)miyor." (Serhat Korkmaz, "Berfo Ana'nın ağıtı", Bianet)
12 Eylül davası, toplumdaki temsil kabiliyeti oldukça tartışmalı insanların heyecanlanabilme kapasitelerinden bağımsız olarak tarihî bir davadır. Mahkemenin Evren ve Şahinkaya hakkında "işkence ve kötü muamele iddiaları"na ilişkin suç duyurusunda bulunma kararı almasında olduğu gibi davanın doğru istikamette, kararlı adımlarla yürütülmesi 12 Eylül'ün doğrudan veya dolaysız mağduru olan herkesin boynunun borcudur; çünkü bu dava hepimizin.
YENİ ŞAFAK