Amaç Bilgilendirmek Değil, Hoşça Vakit Geçirtmek Olunca…

Televizyon ekranlarında İdlib konulu tartışmalarda dillendirilenler, size de bu ülkede sözün ne kadar değersiz ve boş olduğunu düşündürtmüyor mu?

Haksöz Haber

İdlib üzerine ahkam kesenlerin çoğaldığı günlerdeyiz. Televizyon ekranlarında çokbilmiş analistler, gazeteciler, güvenlik uzmanları ve daha bir dizi sıfatı haiz zevat atıp tutuyor. Herkes birbirinden bir kanalda duyduğunu başka kanalda kendi yorumu diye pazarlıyor. Hepsinin temel çıkış noktası “Bu işten nasıl zarar görmeden çıkarız?” sorusunda yatıyor. Neredeyse kimse insani, ahlaki, İslami açıdan konuya bakmıyor.

Dün akşam Habertürk kanalında Fatih Altaylı’nın sunduğu Teke Tek’te de aynı şey tekrarlandı. Bazı konuşmacılar bir sürü laf söylediler ama hakikat adına neredeyse en küçük bir kaygı bile yansıtmadılar.

Caner Taslaman’ın İdlib üzerine bir programa neden katıldığını başta merak etmiştik ama izleyince anladık. Amaç cihad kavramının içini boşaltıp, zalimlere karşı direnen mücahitleri karalamakmış! Ona da bu yakışır zaten! Her nasıl becerdiyse, Kur’an’dan, İslam’dan çokça söz etmesine rağmen, Esed canavarı, ABD, Rusya ve İran aleyhine tek kelime etmeden Suriye konulu bir tartışma programını tamamlama başarısını gösterdi, kendisini tebrik ediyoruz!

Bir diğer konuşmacı ‘güvenlik uzmanı’ etiketi taşıyan Abdullah Ağar idi. Arada birtakım doğru tespitleri de oldu ama bilhassa HTŞ hakkında konuşurken tam manasıyla zırvalıyordu. Neler demedi ki? HTŞ’nin bazı yöneticileri Batılı ülkelerin, bazı yöneticileri ise Arap ülkelerinin istihbarat elemanıymış vs. vs.

Tam bu noktada konuşmacılardan Nevzat Çiçek’in devreye girmesi gerekirdi, konuyu bilen birisi olarak bu saçmalığa, iftiraya cevap vermesi lazım gelirdi ama maalesef hiçbir şey söylemedi. Yazık ki, sadece sustu!

Bu arada atlamayalım, yönetici de gerçekten rolünü iyi oynuyordu. Örneğin internette dolaşıma sokulan ve kim olduğu, neyi temsil ettiği bilinmeyen bir ‘sakallı’nın tehditkar sözlerini yansıtan bir video üzerinden Fatih Altaylı Türkiye’nin ‘cihatçı’ tehdidi altında olduğunun altını çizdi. Üstelik de yorumuna bu kimliği meçhul, her şeyi meçhul şahsın çok etkili bir kişi olduğu uydurmasını eklemeyi de unutmadan!

Yani özetle, memleketin ne cevherler barındırdığına şahitlik ettik bir kere daha! Bu zırvalama kapasiteyle, bu acayip akıllarla daha neler görür, neler duyarız kim bilir?

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!