En sevdiğim Arsen Lupin öykülerinin başında gelir ‘Altın Müselles’, veya ‘Altın Üçgen’. Bu hikâyenin adını durduk yerde hatırlamamın nedeni, halen Ergenekon tutuklusu olan Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın bilgisayarından sildiğini sandığı ama sonradan kurtarılan günlükleri veya notlarında rastladığım birkaç şey.
Mesela Balbay’ın 18 Şubat 2004’te tuttuğu nota göre, dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur ile Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi ve yazarı İlhan Selçuk konuşuyorlar. İlhan Selçuk bir noktada şöyle diyor:
“Bizim çalışmamız da şöyle, (çizerek) bir üçgen, en tepesinden teğet olarak yana bir çizgi,
ucunda bir diktörtgen. Ortasında bir yuvarlak, çekirdek. Üçgen ADD, dikdörtgen ortak bildiriye imza atacak derneklerin temsilcileri, ortasındaki çekirdek de bildiriyi kaleme alacak olan dar grup...”
Burada İlhan Selçuk en iyimser ihtimalle Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına karşı bir organizasyon öneriyor, bunun çelik çekirdeğini de bir üçgen benzetmesiyle anlatıyor. Kimsenin günahını almak istemem ama İlhan Selçuk’un söz ettiği çelik çekirdeğin de çekirdeğinde yer alan ‘bildiriyi kaleme alacak grup’un yazacağı bildirinin taslağını da görüşmede hazır bulunan Jandarma Genel Komutanlığı ‘Plan Prensiplerden Ali’ye teslim ediyor Balbay ve Selçuk.
Bütün bunlar, yani ülkenin seçimle gelmiş hükümetine karşı nasıl bir aleyhte kampanya yürütüleceği konusu, bir devlet kurumunun odasında, Jandarma Genel Komutanı’nın makam odasında görüşülüyor. ‘Gazeteci’ler o komutana hükümete karşı bir bildirinin taslağını iletiyor, örgütlenmenin nasıl olması gerektiğini çizerek anlatıyor. Pes!
Şimdi zamanda geri dönüyoruz, 30 Kasım 2002’ye geliyoruz. Genel seçimler 3 Kasım’da yapılmış, AKP tek başına iktidara gelmiş. Silahlı Kuvvetler üst kademesi yeni hükümetle tanışmış. Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, karşısındaki Mustafa Balbay’a izlenimlerini ve düşüncelerini anlatıyor.
Eruygur’un düşünceleri tahmin edebileceğiniz gibi, daha yeni kazanılmış bir seçim olmasına rağmen iktidar partisine olan düşmanlığını hiç gizleme gereği duymuyor, daha şimdiden AKP’yi alaşağı etmenin yollarını arıyor. Balbay’ın notlarına göre sohbetin bir yeri şöyle:
“Burada medyanın görevini yapması önemli. Çok azsınız, bir Emin ÇÖLAŞAN’I biliyorum. Bekir COŞKUN... Cumhuriyet yazarları genel olarak iyi. Belli bir çizgide devam ediyorlar. Bu arada sorayım; Cumhuriyet’te ne oluyor, satılıyor, Ciner, Karamehmet hisse aldı diyorlar... Ben durumu ayrıntılarıyla anlattım. İlhan SELÇUK’UN altın üçgeninden söz ettim... Dikkatle dinledi. Bağımsızlığını koruyacaksa sorun yok, dedi.”
Gördünüzm mü yine üçgen. İlhan Selçuk’a göre, Cumhuriyet gazetesinin mali kurtuluşu da bir üçgende gizli, Türkiye’nin AKP’den ‘kurtuluşu’ da...
Bu kadar marifetli, bir geometri biçimi olarak üçgen...
Seçim kazanmış hükümete karşı daha ilk günden örgütlenme çabası... Normal mi bütün bunlar?
***
Şaka bir yana, Mustafa Balbay’ın bilgisayarından çıkan notlar, Ankara’da gazetecilik yapmış kişiler açısından hiç de yabancı olunmayan söylemler içeriyor.
Bu sözleri, ülkenin seçilmiş iktidarına karşı yapılan ağır eleştirileri dinlemek bir şey,
o eleştirileri yapanlarla bir olup hükümetten kurtulma planları hazırlamak başka bir şey.
Daha önce bu köşede 2003 sonu ve 2004 başında meydana gelen darbe girişimlerini anlattım. Balbay’ın notlarının can alıcı kısmı da bu girişimler esnasında Cumhuriyet gazetesinin oynadığı rolü aydınlatıyor.
Türkiye o günleri daha çok konuşacak. Eteklerdeki taşlar daha yeni yeni dökülmeye başlandı.
***
Son olarak da, gazetem adına www.tempo24.com.tr ekibinden özür dilemeliyim. Mustafa Balbay’ın bilgisayarından çıkan notları bütün Türk basını gibi biz de Tempo24’ün haberinden öğrendik, habere temel teşkil eden materyali doğrudan onların web sitesinden aldık ama büyük bir gazetecilik kusuru işleyip kaynak belirtmedik, yani aslında emek hırsızlığı yapmış olduk. Başta Doğan Akın olmak üzere Tempo24 ekibinden ne kadar özür dilesem az.
RADİKAL