Wikileaks'in dedikodularının da, halk tarafından artık yutulmadığını gördüklerinden midir nedir; Danıştay cinayeti faili "pişmanım" deme noktasına gelmiş!
Pişmanlığı net bir itirafı içermiyor ama, bence bu da çok önemli bir işaret!..
Darbecilerin pes ettiklerinin sinyali bu..
Devamı gelirse, bir dönem kapanmış olacak artık..
Danıştay katili, kimlerle irtibatlı idi?
Niçin o cinayeti işledi?
Niçin Vakit gazetesini cebinde taşıdı?
Cinayetten bir gün önce, kimlere mesaj çekip "Yolcuyu görmeli miyim?" dedi.. (Yolcu'dan kastının, öldüreceği hakim olduğundan, kimsenin şüphesi olmasa gerek!)
Telefonla gönderdiği "İçerde mi, dışarda mı?" sorusunu kime yöneltmişti? (Bu mesajla da, cinayeti nerde işlemesi gerektiğini, kimliği meçhul azmettiriciye sorduğunu anlamak için, müneccim olmaya gerek yok!)
Evet; Alparslan Arslan, "pişmanım" açıklamasını, cinayetin ayrıntılarını içeren "itiraf" ile tamamlarsa, belki de Cumhuriyet boyunca işlenen birçok cinayetin sır perdesini de aralamış olacak.
Taa Derviş Vahdeti'nin Kubilay'ı öldürmesi ile başlar bu iş..
Yakın tarihimizde, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri ile devam eder.
Mustafa Özbilgin ile tamamlanır.
Alparslan Arslan, bu zinciri kırabilir.
Kırarsa, bu ülkeye zorbalıkla egemen olmak isteyenlerin de gerçek yüzleri ortaya çıkmış olur.
Kendi adamlarını öldürüp, adamlarına işlettikleri cinayetten, kendilerine "iktidar" çıkartanların kirli planları deşifre olur!
Kubilay cinayeti sonrasında, ülkede ne rüzgarlar esmişti, hatırlayın.
Bir cinayetten, kaç idam çıkmıştı, hatırlayın!
Uğur Mumcu cinayeti sonrasında, mütedeyyin insanlara ne linçler uygulanmıştı, hatırlayın..
Kışlalı cinayetinden sonra, başörtü yasağı nasıl yaygınlaştırılmış, İHL’lere katsayı zulmü nasıl başlatılmıştı, hatırlayın..
Bu cinayetlerin hepsinin arkasında, mütedeyyinlerin mağdur edilmesi, karşı cenahın iktidarının güçlendirilmesi planı vardır..
Danıştay cinayetinin de arkasında, mütedeyyin insanların iktidarının devrilmesi planı vardır.
Ama sonuncuda, hedeflerini gerçekleştiremediler..
Şimdi arka plan da çıkıyor ortaya..
Alparslan itiraf etmese de, maddi bulgular, arka planı ispatlayacak güce ulaşıyor.
Cinayetin ilk gününde, olay medyaya nasıl yansımıştı?
"Hedef manşetten, kurşun avukattan!"
Dünkü duruşmada, kurşunu sıkan avukatın, Vakit gazetesindeki manşetten 3 ay sonra haberi olduğu ortaya çıktı.
Cinayeti işleyen avukatın, Vakit gazetesini günü gününe takip eden birisi olmadığı daha önce biliniyordu.
Ama o günlerde estirilen rüzgarda, şöyle bir hava verilmişti:“Alparslan Arslan, Vakit gazetesindeki başörtü haberini okumuş, gazeteyi cebine koyup, gidip cinayeti işlemiş!”
Dün şahitlik yapan avukat arkadaşı açıkladı.. “Bana gelip, ‘Haberi nasıl bulabiliriz’ diye sordu. İnternete girdim, ordan haberin çıkışını aldım ve Alparslan'a verdim” dedi.
Demek ki katil, haberi Vakit’ten okumamış.
Haberin varlığını, katile bir başkası söylemiş!
Gazete nüshası elinde olmadığı için, internetten aramışlar.
Gazetenin internet sitesinde, arşiv bölümü olmadığı için, 3 ay önceki gazeteyi bulamamışlar.
Arayıp tararken, Vakit gazetesinin o günkü nüshasını haber yapan Milliyet’in haberini bulmuşlar..
Onun çıktısını almışlar..
Ve onu cebine koymuş, Danıştay’a gitmiş katil!
Birer birer çıkıyor gerçekler..
“İşte o üyeler” başlığının, “Git hakimi öldür” anlamına geldiğini iddia eden hokkabazların gerçek yüzleri ortaya çıkıyor.
Alparslan Arslan bu cinayetten ne kadar sorumlu ise, Vakit’in “İşte o üyeler” başlığının, “Git hakimi öldür” anlamına geldiğini söyleyenler de, aynı derece sorumludurlar. O karanlık planın birer unsurudurlar.
Birisine kurşun sıkma görevi verilmiş.Diğerine de, mütedeyyin insanları cinayetten sorumlu göstermek görevi..
Ama bozuldu işte plan..
Şimdi pişmanlık vakti..
Wikileaks dedikodularının değil, gerçeklerin ortaya çıkma vakti!
YENİ AKİT