Alp Gürkan Mason mu?

Soma'daki maden faciasının ardından bazı gazetelerin maden sahibinin kolladığını iddia eden Koru, bugünkü yazısında "Sahi medyada bu kadar mı etkili Biraderlik?" diye sordu.

Soma maden faciası hükümete yakın medya ile Doğan medyasını bir kez daha karşı karşıya getirdi.  

Hükümete yakın gazeteler Soma Madenciliğin sahibinin Koç Holding'e yakın olduğu ve bu nedenle cılız bir şekilde eleştirildiği iddiasını işliyor. Doğan medyası ise aksine ilk andan itibaren kazanın ardından hesap soran haberler yaptığını iddia ediyor.

Tartışmalara katılan Star gazetesi yazarı Fehmi Koru, yazısında madenin patronu Alp Gürkan ile ilgili çarpıcı bir ayrıntıyı paylaştı.

MASONLUĞUN NURLARI

Gazetelerin belli bir bölümü, olayın başından itibaren, şirketi ve sahibini kollayan bir yayın çizgisi izliyor; bu o kadar belli ki, patronun Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası’nınMimar Sinan dergisinde yayımlanmış ‘Masonluğun Nurları’ yazısı, sonunda, ‘açıklayıcı’ bir unsur olarak karşımıza çıktı.

Sahi medyada bu kadar mı etkili Biraderlik?

ÖVE ÖVE BİTİRİLEMEYEN HABERLER

Öncesi de var: 1992 yılında Kozlu’da yine çok sayıda (292) insanımızın hayatına mal olan müessif bir kaza yaşanmıştı; o günden bugüne madenlerimizin bir daha ölümcül kazalara yol açmayacak bir hale getirilmesi amacıyla herhangi bir çabamız oldu mu? Siyasiler yasa çıkarmış, bir hafta öncesine kadar önergeler de vermişler Meclis’e; bürokrasi teftişler yapmış, iyileştirme için zorlamalarda bulunmuş... Peki medya olarak biz ne yapmışız?

Şimdilerde şirket yanlısı haberlerin çıkmakta olduğu medya grubunun yayın organları yayınlar yapmış; özellikle de Soma’daki madenle ilgili... Alınan tedbirlerden dolayı şirketi ve sahiplerini öve öve bitiremeyen haberler ve yazılar çıkmış o gazetelerde...

O ZİHNİYET İÇİN İSTİSMAR VESİLESİ

İşçiyi önceleyen, muhtemel kazalar konusunda uyaran ne bir ses, ne bir nefes...

Medya olarak bütün yaptığımız, kulağımız üzerine yatıp siyaseti kötü duruma düşürecek, siyasetçiyi yerin dibine batıracak gelişmeler çıkmasını beklemek... Soma felâketi o zihniyet için sadece bir istismar vesilesi...

Acıları istismar ederek kendi itibarını yok ediyor medyamız...

Farkında mı? Onun bile farkında değil. Tam bir gözü dönmüşlük hali.

internethaber

***

Medyanın 'gerçeği'
Fehmi Koru-Star

 

Soma’daki maden kazası, nereden baksanız son yılların en büyük felâketi... Siyaset kurumu, bürokrasi ve iş dünyası, 300 kişiden fazla insanımızın hayatını kaybettiği olaydan yara-bere almadan çıkacağa benzemiyor. Ancak henüz pek farkedilmese de olayda en fazla yıpranan bizim mesleğimiz: Gazetecilik... 

Dört günlük tabloya bakıp bunu rahatça söyleyebiliriz...

En fazla ses medyadan çıkıyor, medyanın suçlamalarından herkes ve her kurum nasibini alıyor; buna karşılık, halkın gözündeki yerini ve geleneksel olarak sahip olduğu önemini, şu günler geçtiğinde daha açık biçimde görüleceği üzere, kaybediyor medyamız...

Dün şirketin düzenlediği basın toplantısında verilen fotoğraf herhalde uzun yıllar zihinlerden silinmeyecek: Öfke... Hırçınlık... Saldırganlık... Söylenenleri ve birbirini dinlememe... Anlamaya çalışma yerine sürekli suçlama...

Kendini hem polis, hem savcı, hem de yargıç yerine koyan bir güruh görüntüsü verdi o basın toplantısında medya...

Oysa, olayın bu noktasında, insan kaybına yol açan olayın sebebini öğrenmeye ihtiyacımız var... Basın toplantısı bunun için çok önemli bir fırsattı, o fırsat boşa harcandı.

Hangi eğilimden olursak olalım ve aklımızda suçlu olarak kim bulunursa bulunsun, sonuçta gerçekleri ortaya çıkarmak bizim mesleğimiz; öyle değil mi? ‘Gerçek’ de alev alev yanan ve insanları yutan ocağın içerisinde bir yerde. Günler boyu TV ekranlarına çıkan uzmanlardan öğrendiklerimiz bile bilgiye dayalı birkaç soruyla ‘gerçeği’ ortaya çıkarmaya yarayacak ipuçları sağlamıştı...

İşte o fırsatı heba ettik.

Gazetelerin belli bir bölümü, olayın başından itibaren, şirketi ve sahibini kollayan bir yayın çizgisi izliyor; bu o kadar belli ki, patronun Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası’nınMimar Sinan dergisinde yayımlanmış ‘Masonluğun Nurları’ yazısı, sonunda, ‘açıklayıcı’ bir unsur olarak karşımıza çıktı.

Sahi medyada bu kadar mı etkili Biraderlik?

Öncesi de var: 1992 yılında Kozlu’da yine çok sayıda (292) insanımızın hayatına mal olan müessif bir kaza yaşanmıştı; o günden bugüne madenlerimizin bir daha ölümcül kazalara yol açmayacak bir hale getirilmesi amacıyla herhangi bir çabamız oldu mu? Siyasiler yasa çıkarmış, bir hafta öncesine kadar önergeler de vermişler Meclis’e; bürokrasi teftişler yapmış, iyileştirme için zorlamalarda bulunmuş... Peki medya olarak biz ne yapmışız?

Şimdilerde şirket yanlısı haberlerin çıkmakta olduğu medya grubunun yayın organları yayınlar yapmış; özellikle de Soma’daki madenle ilgili... Alınan tedbirlerden dolayı şirketi ve sahiplerini öve öve bitiremeyen haberler ve yazılar çıkmış o gazetelerde...

İşçiyi önceleyen, muhtemel kazalar konusunda uyaran ne bir ses, ne bir nefes...

Medya olarak bütün yaptığımız, kulağımız üzerine yatıp siyaseti kötü duruma düşürecek, siyasetçiyi yerin dibine batıracak gelişmeler çıkmasını beklemek... Soma felâketi o zihniyet için sadece bir istismar vesilesi...

Acıları istismar ederek kendi itibarını yok ediyor medyamız...

Farkında mı? Onun bile farkında değil. Tam bir gözü dönmüşlük hali.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!