Aloo! Sesim duyuluyor mu?

Abdurrahman Dilipak

Erdoğan, Başbuğ ve Apo.. Bu 3 isim arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?

Sondan başlayalım. Apo darbe sürecine destek veriyor ama, kötü ihtimal gerçekleşirse olacağı söyleyeyim. Kim vurduya gider. Faili meçhul dosyasına yeni bir dosya daha eklenir.. Kimse Apo’yu böyle bir gelişmeden sonra sırtında taşımaz.. Besle kargayı oysun gözünü. Kaz, kaz, daha derin kaz. Çünki sonunda ava giden avlanacak.. Birileri kendi sırtında kendi cehennemine odun taşıyor..

Eğer bir ara rejim olursa, Apo’nun akıbetini kestirmek mümkün değil. Cesedini bile bulamamak mümkün olabilir.. DTP için de, PKK için de trajik bir son olabilir bu durum.. Bu durum, darbecilerin değirmenine su taşıyan herkes için de böyle!

Başbuğ’a gelince, bana göre yanlış yapıyor. Mesaj da yanlış, ifade biçimi de.. Zamanlaması da yanlış, mekanı da. Bu kadar yanlışı bir arada nasıl yapıyorlar bilmiyorum.. Başbuğ bilmiyor mu ki, bu işlerin sonunda bu iktidar giderse, gelen gideni aratacak!. İktidar gidecekse, süreci bastıracak irade, bu gidişin faturasını birilerinin önüne koyacaktır.. Başbuğ böyle bir ihtimal karşısında hesap kesen değil, faturayı ödeyen olacağını hesaba katması gerekir.. İşler sarpa sararsa gelmiş geçmiş darbelerin faturasını bugün işleri çıkmaza sokan, darbeye zemin hazırlayan birileri ödemek zorunda kalabilir.. Hep şunu dedim: Asker “mıntıka temizliği” yapsın. Olmadı. O zaman siyasi irade bu işi tasfiye etsin, olmadı. Yargı yoluyla bu işin üstesinden gelinsin, olmadı. Ve iş geldi bu noktaya dayandı..

Bakın bu iş böyle gitmez. Bir darbe girişimi ordu içindeki hiyerarşiyi bozar, ekonomi çöker. Hatta, Başbuğ’un ikide bir çıkıp, konuşması bile sinirleri germeye yetiyor.. Bu durum ne Başbuğ’un, ne de TSK’nın saygınlığına artı değer getirmiyor. Türkiye’de gerilimi artırıyor.. Kendi saygınlığını koruma adına ülke saygınlığına gölge düşüren davranışlar, bindiği dalı kesmekten başka bir anlam taşımaz... Birilerinin “hiçbir şey yapmıyorsunuz” çağrılarına karşı bir şeyler yapıyormuş gibi görünmek adına yapılıyorsa bütün bunlar, birilerini tatmin etmek yerine tahrik etmekten fazla bir işe yaramayacaktır.. Dostları Başbuğ’a “Keskin sirke” politikasının küpüne zarar verdiğini söylemeli.. Ve Başbuğ kendine, geçmişin ve bugünün bilgisine sahip, geleceği doğru okuyan, toplumun nabzını tutan yeni ve akıllı danışmanlar bulmalı..

Birileri ‘ortalık karışacak, biz de bu toz duman arasında karaya oturan gemimizi tekrar yoluna koyacağız’ diye bekliyorsa... Bir de bu tür açıklamalar en çok onların işine yarıyor. Yani Başbuğ’un kendisinin ne dediği kadar, toplumun farklı kesimlerinin bu sözleri nasıl okuduğu, anladığı ve kullandığının ve bu sözlerin bu anlamda nelere malolduğunun da hesabını yapması gerekir bana kalırsa..

İşte ASDER’in Başbuğ’a önerileri: “KOMUTAN!.. YANLIŞ YERDE DURUYORSUN! YANLIŞ ZAMANDA KONUŞUYORSUN! YANLIŞ ÜSLUP KULLANIYORSUN! YANLIŞ ADRESLERE MESAJ VERİYORSUN! YANLIŞ ŞEYLER SÖYLÜYORSUN! SANA ŞİMDİ BİR ASKER KOMUTU; GERİYE DÖN! KÜRSÜNÜ VE MİKROFONLARI GERİYE AL! ARKANA ALDIĞIN SİLAH ARKADAŞLARINI, ÖZELLİKLE GEMİLERİNDE MİSAFİR OLDUĞUN DENİZ KUVVETLERİ PERSONELİNİ KARŞINA AL! MİLLETE SIRTINI DAYA! VE ASIL SÖYLEMEN GEREKENLERİ ONLARA, ÜZERİNE BASA BASA SÖYLE! (…) ASKERİ VESAYETTEN YAKASINI KURTARAMAYAN SİYASİ İRADE BİR GÜN MUTLAKA RÜŞDÜNÜ İSPAT EDECEK... ETMELİ! UNUTMA, BUGÜN HAREKETE GEÇME İDRAK VE CESARETİNİ GÖSTERMEYEN SAVCILARIN TAVRI YARIN FARKLI OLACAK. OLMALI! (…) KOMUTAN! TÜRKİYE DEĞİŞİYOR, DÜNYA DEĞİŞİYOR, HERKES BU DEĞİŞİME AYAK UYDURMALI, DEĞİŞMESİ GEREKEN HER ŞEY DEĞİŞECEK, DEĞİŞEMEYEN, YANLIŞTA ISRAR EDENLER BEDELİNİ MUTLAKA ÖDEYECEK..”

Paşam, bana kalırsa bunları dinle. Bunlar ASDER’liler. Adaleti savunurlar. Hani şu “Genç Emekliler” var ya onlardan, tanırım onları “İyi çocuktur”lar.. Ve bunlar Büyükanıt’ın “İyi çocuklar”ına benzemezler..

Erdoğan’a gelince, dilerim korkulan olmaz. Birileri akılsızca bir iş yapıp darbeye filan kalkışmaz, ama siz eğer bu darbeci kadroları tasfiye konusunda üzerinize düşeni yapmazsanız, o zaman ya darbeciler sizi tasfiye etmenin yollarını ararlar, ya da darbecileri tasfiye etmek isteyen irade kendine bir başka yol arkadaşı bulur.. İktidar çevreleri, parti üst yönetimi ve büyükşehirlerdeki yöneticiler, bürokratlarına, kardeşleri ve eşlerinin kardeşlerine dikkat etmeli, uyuşturucudan, Mafiavari karapara ilişkilerinden uzak durmalılar. Erdoğan önümüzdeki günlerde Kabine ve bürokraside bazı yenileştirmelere gidebilir.. Piyasada kaseti dolaşan isimleri yukarı çekip itibarını riske etmemeli ve işleri büsbütün içinden çıkılmaz hale getirecek bir karar vermemeli. O isimler de bu konuda istekli olmamalı..

Bu defa darbeciler, yani “Bizim Sovyet” meydanı boş bulmayacak. Millet yeni bir darbeye göz yummayacak.. Uluslararası konjonktür buna müsaid değil.. Darbeciler için yeni bir darbe girişimi bir intihar olacak.. Bunlar çok beceriksizler. Sokak gösterilerindeki pejmürdeliğe bak. Ziraat Bankası’nı yakarak, vitrin taşlayarak, karakola 1 km mesafede asker avlayarak darbe zemini oluşturacaksın..

Sendikalar da başarısız, odalar da. Malum Baro da, yargıda bel bağladıkları çevreler de..

Bazı Media patronları, gazeteciler, işadamları da boşuna umutlanıyorlar. Darbe hiç de kolay değil. Bir teşebbüs olsa bile başarı şansları sıfıra yakın. Başarsalar bile, orada kalamazlar ve gelecek olanlar, gideni aratır.. Bu iş bitti! “Bizim Sovyet”in sonu. Bu iktidar ya bir an önce ne yapacaksa yapacak, ya da bu iş böyle gitmeyecek.. Bu, iktidar eğer derin devleti tasfiyede acze düşerse, o zaman darbe olmasa da orada uzun süre kalması hayal olur.. Bu konuda yapılacak şeyler belli.. Tek başına açılım söylemi ile bu işin üstesinden gelmek mümkün değil. Zaman geçtikçe, sorun derinleşmekte ve daha vahim bir hal almaktadır..

Başbuğ, şurada görev süresinin sonuna birkaç ay kala hâlâ eski tavrını sürdürüyor. Çok kötü gidiyor.. TSK konusundaki olumsuzlukların sebebini başka yerlerde arıyor..

DTP ilk kez bu kadar kendi tabanından uzaklaştı. Demokrasi söylemleri bu kadar anlamsızlaştı.. Apo ve PKK ile ilgili iddialar ilk kez bu ölçüde ciddiyet ve inanılırlık kazandı..

Bu konuda Cumhurbaşkanının da devreye girmesi gerekir..

Bugün 19 Aralık.. Kaybedilecek zaman yok. Darbeciler isim isim biliniyor. Suç belgeleri de açık.. Bunların ortalığı birbirine katmasına izin verilmeden tedbirinin alınması gerek.. Yargı reformu, siyasi partiler ve seçim yasası bir an önce yapılmalı. EMASYA, İç Hizmet Kanunu, neyse, onların arkası arkasına gündeme getirilmesi gerek.. Yarın bu işler bugünden daha kolay olmayacak.. Bugün bunlar yapılmayacak olursa, yarın daha zor tedbirlere başvurma mecburiyeti hasıl olabilir.. Herkesin şunu görmesi gerek, bu gemi zarar görürse, bunun bedelini herkes öder.. Ama bu gemi sahile salimen ulaşacaksa, mutlaka birileri de geçmişin hesabını hukuk önünde ödemek zorundadır. Eğer birileri bu sonucu kabul eder ve sorun çıkarmazsa, ödenecek bedel o derecede hafif olacaktır. Çatışma ne kadar şiddetli olursa, bu işin faturası da o kadar ağır olacaktır.. İş işten geçmeden, kritik eşik aşılmadan kim ne yapacaksa şimdi yapmalıdır.

Aloo.. Sesim duyuluyor mu?

(Bu arada Hicri yeni yılınızı tebrik ediyorum) Selâm ve dua ile.

VAKİT