Selçuk Yıldırım / Haksöz Haber
Mısır cuntasının seçilmiş Cuhurbaşkanı Muhammed Mursi ve yönetimine karşı alçakça yapılan darbe ve Mursi ve İhvan yöneticisine verilen İdam kararları Almanya’nın Düsseldorf şehrinde Müslümanlarla Dayanışma Platformu tarafından Protesto edildi.
Düsseldorf Tren istasyonunda buluşan grup sloganlar eşliğinde Burgplatz’a yürüyüş gerçekleştirdiler. Güzergah boyunca pankart ve sloganlarla Darbeci, katil Sisi ve O’nu himaye edip destek veren baştan Almanya olmak üzere AB ülkelerinin iki yüzlü tutumlarını ifşa eden pankart ve slogonlarla protesto edildi.
Burgplatz’da yapılan konuşmalarda, Mısır’da yapılan Darbe, Mursi ve arkadaşlarına verilen idam cezaları, Katil SİSİ ve çetesinin Almanya ziyareti ve Darbeyi tanıyan Siemens ve Mısır arasında yapılan milyar dolarlık ticari anlaşmalar kınandı ve konuşmalarda şu vurgular önplana çıktı.
AB ve Almanya’nın Türkiye’de Ak Parti ve Erdoğan’a karşı sergiledikleri tutumla Mısır’da darbe ve katliamla iş başına gelmiş olan Katil Sisiye karşı var olan tutumunun çelişkilerinin altı çizilerek, AB ve Almanya kirli ve iki yüzlü politikalarından örnekler verildi.
Mısır’da, Suriye’de, Bangladeş'te gerçekleşen İdam ve katliamlara kör ve sağır olup Darbecileri, diktatörleri destekleyen batının kirli ve iki yüzlü tavrının Müslümanlar, Mazlum ve Müstazaflar halklar tarafından artık çok daha net görüldüğü bugün sesimiz daha gür çıkacak.
Demokrasi yalanlarının ne olduğu artık su götürmez bir şekilde ortaya çıktı.!
Mısır’da darbe, katliam yapan, Katil Sisi’yi Almanya’da ağırlayan Cumhurbaşkanı Gauck ve Başbakan Merkel bundan sonra da demokrasi, halk iradesi ve özgürlüklerden dem vurmaya devam ediyor! Katillerle kol kola olanların Hak’dan, adaletten, özgürlükten söz etmeye hakları yoktur. Batı’nın ekonomisi ve Almanya’nın, Siemens’in çıkarları halkların iradelerinden çok daha üstündür.
Barılıların demokraSİSİ ancak kendi güdümlerinde olan işbirlikciler için, batılı değerleri benimsemiş köleler içindir. Halkların iradeleri onlar için değersizdir ve bertaraf edilmelidir.
Mızrak çuvala sığmıyor, Müslümanlar iradelerini güçlü bir şekilde ortaya koydukça, batı nın bugüne kadar ki söylemi olan hak, adalet, özgürlük sözlerininde sadece aldatmacadan ibaret olduğu herkes tarafından görülüyor.
Dönemin Firavunları, Benna’yı Seyyid Kutub’u zindanlara attılar, katlediler, idam ettiler. Onların kanı bereketlendi, bir acuç olan müslümanların milyonlar oldular. Bugün’de Firavun SİSİ ve çetesi, Esed ve katilleri Müslümanları katlediyor. Şehid edilen kardeşlerimizin kanı Allah’ın izni ile bizleri diriltecek, örseleyip kendimize getirecek. Artık bugünlerini de, geleceklerinide Zalimlere teslim etmeyecekler. Binlerce, milyonlarca ölüme, işkencelere, idam kararlarına karşın teslim olmadılar, olmayacaklar. İnşaallah Müslümanlar, iradelerinden, kazanınlarından vaz geçmeyecekler. Artık bugünden düne geri dönüş olmayacak. Bir ölüp bin dirilecekler.
Muhammed Mursi’ler, Hayrat Şatır’lar, Muhammed Bedii’ler ve Muhammed Abdulati’ler ve Muhammed Biltaci’ler bitmeyecek. Onlar öğretmen oldular, hakkı, adaleti, özgürlüğü tüm ümmet’e öğretiyorlar. Selam olsun onlara ve onlar gibi binlercesine, milyonlarcasına. Selam olsun İslam coğrafyasında gerçekleşen tüm direnişlere.
Tren İstasyonunda başlayıp Burgplatz’a kadar yürüyüş yapılan eylemde yol boyunca Batı destekli Katil sisi ve çetesinin katiamları ve hukuksuz idam kararlarının karşısında, Müslüman kardeşlerin yayında olunduğuna dair Almanca ve Türkçe ön plana çıkan sloganlar;
"Bin kerede assanız asla taviz vermeyecekler!", "İdam Sehbası Yıldıramaz İhvan’ı", "Darbeci Firavunlar Hesap Verecek!", "Darbeciler, Mursi’yi Yargılayamaz!", Katil sisi", "Sizinleyiz Mursi, Bedii, Biltaci!", "İdam Kararları Diriltiyor Müslümanları!", "Merkel Finanse ediyor Sisi katlediyor".
Murat Yılmaztür tarafından Almanca okunan açıklama yapıldı.
Protestoya katılan Mısırlı müslümanların konuşma ve müziklerinin ardından Yalçın İçyer’in yaptığı duygulu dua’dan sonra grup dağıldı.
Basın kuruluşlarına gönderilen Basın Bildirisi.
Türkçe:
Bugün burada halkın oyuyla cumhurbaşkanı seçilmiş Muhammed Mürsi ve arkaşlarına verilen idam kararlarını protesto etmek, bu kararı veren sisi ve cunta mahkemesini lanetlemek için toplandık. Bizler müslüman ve insan olmamızın bir gereği olarak kim olursa olsun zalime karşı ve yine kim olursa olsun mazlumun yanında yer almanın asla hafife alınamayacak bir görevimiz olduğuna inanıyoruz.
Kuruluş felsefesi insan hakları, adalet ve özgürlük olan Batı bu iddialarından oldukça uzaklaşmış durumda. Haksızlığa uğrayanlar sahiplenilmek yerine eli kanlı diktatörler ve halkları acımsasızca katledenler destekleniyor. Milyar euroluk iş anlaşmaları için kırmızı halılarla karşılanan katiller ve kadınları çocukları katledenlere hediye edilen milyonlarca euro değerindeki denizaltılar.
Ortadoğuda halkın değişim istekleri kanlı bir şekilde bastırılırken batı ya sustu ya da zalimlerden yana oldu tıpkı Mısır’daki süreçte olduğu gibi. 2012 Mısır Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların yüzde 51.73’ünü alan Muhammed Mursi, Mısır tarihinde demokratik yollarla halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı olmuştu.
30 Ocak 2013 te Almanya'yı Cumhurbaşkanı sıfatı ile ziyaret eden Muhammed Mursiyi, Angela Merkel kabul etmişti. 3 Temmuz 2013’te Mısır ordusu askeri bir darbe ile yönetime el koydu. 14 Ağustos 2013'te polis Kahire'de Mursi yanlısı gösterileri bastırırken en az 600 kişiyi öldürdü. O zamandan bu yana Müslüman Kardeşler hareketine karşı operasyonlar sürüyor. Gösteri yapan laik aktivistler ve sol görüşlü eylemcilerin bir kısmı da tutuklandı. Sisi Darbesinden sonra Mısır'da yaklaşık 3000 kişi öldürüldü. Mursi'nin devrildiği tarihten bu yana yüzlerce kişi idama mahkum edilmiş durumda.
03.06.2015 de Mısır'ın darbeyle başa gelen Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi resmi ziyaretle geldiği Berlin'de Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ve Başbakan Merkel ile bir araya geldi . Oldukça sempatik karşılanan Sisi’nin bu ziyaretinden sonra 16 Haziran 2015 ‘te Mısır'da darbe yargısı, ülkenin seçimle göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi idam cezasına çarptırdı.
Batı’dan ciddi bir tepki gelmediği gibi Mısır'ın talebiyle 22.06.2015 de Al Jazeera sunucusu Ahmed Mansur‘un Berlin Havaalanı'nda Alman polislerce gözaltına alınması da gösteriyor ki her alanda işbirliği hız kesmeden devam ediyor..
Anlaşılan o ki, İslami kesime düşmanlık ortak paydasında her türlü zulüm odağıyla, darbecilerle, katillerle buluşmak Batılı devletler açısından bilinçli bir politik tutum halini almıştır. İslami kesimin ezilmesi, tasfiye edilmesi öncelikli tercih bellendiğinden bunu sağlayacak her türlü adım hukuk ilkelerine, insan haklarına uygun olup olmadığına bakılmaksızın gayet sevimli görünmektedir!
Ve neredeyse her sözlerine demokrasi, halk iradesi, özgürlükler vb. şiarlarla başlamalarına rağmen söz konusu bu güçler açısından darbecilerle samimi pozlar vermek, iktisadi-siyasi işbirliği yapmak hiç sorun teşkil etmemektedir. Mali menfaatler mevzu bahis olduğunda Batı’nın her türlü ilkeyi harcamaya hazır olduğuna dair dünya mazlumlarının geniş bir kesimince paylaşılan kanaat bir kere daha teyid edilmiştir.
El-Cezire çalışanı Mısırlı gazeteci Ahmed Mansur’un Almanya’da maruz kaldığı muamele hiçbir gerekçeyle savunulamayacak, tartışılamayacak boyutta bir hukuksuzluk, açık bir zulümdür. Bilinmelidir ki, zalim, vahşi Sisi cuntasına selam göndermekten başka bir şekilde izah edilmesi mümkün görünmeyen bu olayın üzerine, Alman Siemens firması ile Mısır devleti arasında kısa bir süre önce imzalanmış ve büyük meblağlara ulaşan ticari anlaşmanın gölgesi düşmüştür.
Soruyoruz haklı olarak ; Ey Merkel, Ey Gauck ! binlerce insanın katili darbeci Sisi ile nasıl el sıkışabildiniz, gülücükler atabildiniz? Koluna girip sempatik tavırlar sergileyebildiniz? O bir katil diye bağıran kardeşimizin çığlıkları vicdanlarınızı uyandırmaya yetmedi mi? Bunun farkına varan Almanya Meclis Başkanı Norbert Lammert, Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah Es-Sisi ile yapacağı görüşmeyi Mısır'daki insan hakları ihlallerini gerekçe göstererek iptal etti.. Umuyoruz ki insani değerlere önem veren politikacılar, akademisyen, yazar ve medya mensupları vardır ve seslerini yükseltirler. Ama bu ziyaret boyunca Erdoğanı diktatör diye vasıflandıran almanya medyası gerçek diktatörü görmedi, duymadı, bilmedi. Bizler Muhammed Mursi ve arkadaşlarının yanında olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz ve inandığımız Kitap Kuran‘dan biliyoruz ki zalimler ve onların destekçileri hiçkimsenin kaçamayacağı hesap gününde hesap verecekler ve hakettikleri karşılığı alacaklardır. Her şeyin üzerinde güç sahibi Allah‘tır ama insanların çoğu farkında değildirler.
Almanca
Heute haben wir uns hier versammelt, um gegen die Todesstrafen zu protestieren, die gegen den vom Volk gewählten Präsidenten Muhammed Mursi und gegen seine Freunde verhängt wurden und Sisi und das Militärjuntagericht zu verdammen. Wir sind als Muslime und als Mensch dazu verpflichtet, uns gegen jegliche Art von Unterdrückung und Grausamkeit zu erheben, egal wer der Unterdrücker ist und egal, wer der Unterdrückte ist. Wir glauben fest daran, dass diese Aufgabe niemals vernachlässigt werden darf.
Der Westen hat sich weit von den zu seiner Gründungsphilosophie gehörenden Ansprüchen wie Menschenrechte, Gerechtigkeit und Freiheit entfernt. Anstatt auf der Seite derjenigen zu sein, denen Unrecht geschieht, werden die Diktatoren mit Blut in den Händen unterstützt, die ihr eigenes Volk ohne ein Fünkchen Mitleid abschlachten. Rote Teppiche wurden den Mördern ausgelegt, U-Boote im Wert von mehreren Millionen Euro an sie, die Frauen und Kinder auf dem Gewissen haben, verschenkt. Der Grund dafür ist der Abschluss von Geschäftsverträgen über mehrere Milliarden Euro.
Während im Mittleren Osten die Aufstände des Volkes gegen die Diktatur blutig niedergeschlagen wurde, hat der Westen entweder geschwiegen oder sich auf die Seite des Tyrannen geschlagen genau wie in Ägypten auch. 2012 hat Muhammed Mursi bei den Präsidentschaftswahlen 51,73 % der Stimmen erhalten und wurde in Ägyptens Geschichte der erste demokratisch gewählte Präsident.
Am 30. Januar 2013 empfing ihn Angela Merkel als Staatspräsident. Am 3. Juli 2013 wurde die demokratisch gewählte Regierung mit einem Militärputsch gestürzt. Am 14. August 2013 tötete die ägyptische Polizei mehr als 600 Menschen bei der Niederschlagung von Demonstrationen der Mursi-Anhänger. Seit dem gibt es immer wieder Operationen gegen die Muslimbrüder. Auch laizistische und linke Aktivisten wurden zum Teil verhaftet. Seit Sisis Putsch wurden fast 3000 Menschen getötet und mehrere hundert zum Tode verurteilt.
Am 03.06.2016 ist der ägyptische Staatspräsident Abdulfettah es-Sisi, der durch einen Putsch an sein Amt kam, in dem offiziellen Staatsbesuch von Bundespräsident Joachim Gauck sowie von der Bundeskanzlerin Merkel in Berlin empfangen worden. Sisi wurde außerordentlich freundlich empfangen. Nach seiner Rückreise hat das ägyptische Juntagericht am 16. Juni 2015 den ersten demokratisch gewählten Staatspräsidenten Muhammed Mursi zum Tode verurteilt.
Aus dem Westen kamen keine besonderen kritischen Verlautbarungen. Vielmehr wurde durch die Verhaftung des Al Jazeera Moderators Ahmet Mansur deutlich, dass Deutschland nach wie vor auf jedem Gebiet mit dem ägyptischen Regime gut zusammenarbeitet.
Es ist offensichtlich, dass die westlichen Länder sich bewusst mit den Putschisten und Mördern vereinen und eine auf Grausamkeit basierende Politik walten lassen, um gegen Muslime vorzugehen. Jegliche Rechtsgrundsätze und Menschenrechte werden missachtet, wenn es darum geht, Muslime zu unterdrücken und zu liquidieren.
Obwohl hier im Westen in jeder Rede von Demokratie, Volkswillen, Freiheit und anderen Grundsätzen gesprochen wird, lassen sich die Staatsoberhäupter auf wirtschaftlich-politische Zusammenarbeit mit den Diktatoren ein und es stellt auch kein Problem dar, sich mit ihnen für Fotos in Pose zu stellen. Wie passt das zusammen? Der Westen hat wieder einmal den Unterdrückten dieser Welt gezeigt und bestätigt, dass, wenn es um finanzielle Interessen geht, es kein Problem darstellt, jegliche Grundsätze außer Acht zu lassen.
Die Inhaftierung des ägyptischen Al Jazeera Journalisten Ahmed Mansur ist mit nichts zu rechtfertigen und stellt großes Unrecht dar. Sollte damit das Gewaltregime von Sisi hofiert werden oder steht dieser Vorfall in Zusammenhang mit dem erst kürzlich von Siemens und dem ägyptischen Staat unterschriebenen Handelsvertrag über beträchtliche Summen eine Rolle?
Wir fragen zu Recht: Frau Merkel, Herr Gauck! Wie konnten Sie dem Mörder von mehreren tausend Menschen und Putschisten Sisi die Hand reichen, ihm zulächeln und freundlich empfangen? Hat sich Ihr Gewissen nicht gemeldet als die ägyptische Studentin Sisi mit Mörder beschimpfte? Der Präsident des Deutschen Bundestages, Norbert Lammert, zeigte mit der Absage des Zusammentreffens mit Sisi aufgrund der Menschenrechtsverletzungen in Ägypten, dass er noch ein Gewissen hat. Wir hoffen inständig, dass es noch Politiker, Akademiker, Schriftsteller und Journalisten gibt, für die menschliche Werte wichtig sind. Während Erdogan in den deutschen Medien als Diktator bezeichnet wird, wollten dieselben Medien den wahren Diktator weder sehen noch hören und schon gar nicht von ihm wissen. Wir möchten hier noch einmal laut verkünden, dass wir auf der Seite von Muhammed Mursi und seinen Freunden sind! Wir sind überzeugt davon, dass die Tyrannen und deren Handlanger spätestens im Jenseits am Tag der Auferstehung Rechenschaft ablegen müssen und davor nicht werden fliehen können. Gottes Macht ist über allen Dingen, aber die meisten Menschen sind sich dessen nicht bewusst.