Almanya'da eyalet seçimleri: Siyasi partiler İslam ve Müslümanlar için ne vadediyor?

Almanya'da eyalet seçimleri yaklaşıyor. Müslümanlar ise nicelik olarak oldukça önemli bir güç. Perspektif.eu çok başarılı bir çalışma yaparak siyasi partilerle Müslümanlara yönelik politikaları konuşmuş.

15 Mayıs Pazar günü yapılacak olan Kuzey Ren-Vestfalya (KRV) eyalet seçimleri için geri sayım başladı. Seçim kampanyalarına Ukrayna Savaşı nedeniyle tırmanışa geçen enflasyon ve pandeminin ekonomiye etkileri gibi gündem maddeleri damga vursa da, bir milyondan fazla Müslümanın yaşadığı eyalette partilerin İslam ve Müslümanları ilgilendiren tartışmalar karşısında benimsedikleri tutum da önem taşıyor.

Siyasi partilerin aidiyet, İslam din eğitimi, Müslüman karşıtı ırklıçık, İslami sosyal hizmet çalışmaları ve ezanın açıktan okunması gibi konulara yaklaşımlarının bir karşılaştırması.

Müslüman toplumun KRV’deki mevcut konumunu nasıl tanımlarsınız? Sizce İslam Kuzey Ren-Vestfalya’ya ait mi?

CDU: KRV dünyaya açık ve çeşitlilik içeren bir ülke. Bu eyalette birçok Müslüman uzun nesillerdir yaşıyor. Bu gerçeklik, bir tabiilik olarak tanınmalı. Çünkü Müslüman vatandaşlar, toplumumuzun önemli bir parçası.

SPD: KRV renkli, kozmopolit bir eyalet. Almanya ve KRV’de İslam ve Müslümanlar, 60 yılı aşkın bir süredir toplumumuzun bir parçası. Ve bu da iyi bir şey.

Yeşiller: Bizim için Müslümanlar ve İslam, KRV’nin doğal bir parçası. KRV’deki Müslüman topluluk çok çeşitli alanlarda, spordan kültüre, eğitimden sosyal yardım çalışmalarına kadar pek çok farklı alanlarda aktifler ve bu KRV’deki sosyal yaşama değerli bir katkı sunuyor. Taban düzeyindeki bu bağlılığı açıkça takdir ediyoruz. Müslüman dernekleri DİTİB ve IGMG bağlamında ise, cemaatlerin içinde casusluk faaliyetlerinden bile çekinmeyen Türk devletinin güçlü etkisi bizleri oldukça endişelendiriyor.

FDP: Tabii ki Müslümanlar ve dolayısıyla da dinleri Kuzey Ren-Vestfalya’ya ait. Toplumumuz, Müslümanların ve Müslüman toplulukların çeşitli katkılarından büyük ölçüde yararlanıyor. Toplumsal hayatın her alanında birlikte yaşamın giderek daha doğal bir parçası hâline geliyorlar. Müslümanların İslamcılıkla mücadeleye katılımı bilhassa değerli.

Sol Parti: İslam Almanya’ya ve KRV’ye aittir. Bu doğal gerçeği AfD ve diğer sağcı ve muhafazakar güçler tarafından defalarca sorgulandığı için ve aynı zamanda Müslümanların eşit haklara sahip olmamaları nedeniyle özellikle vurgulamak zorunda kalmak acı bir durum. İslam Almanya’ya ve KRV’ye aittir demek aynı zamanda Müslümanlar her türlü eşit hakka sahiptir anlamına da gelmelidir.

Küçük bir soru önergesine (Kleine Anfrage) verilen yanıta göre, 2021’de KRV’de camilere yapılan düzinelerce saldırı da dahil olmak üzere toplam 110 İslamofobik suç kaydedildi. Partiniz bu gelişmeye karşı nasıl hareket etmeyi planlıyor?

CDU: Biz nefret şiddeti suçlarının gelecekte ayrı bir şekilde kayıt altına alınması ve Suç İstatistiğinde özel olarak belirtilmesi için çaba sarf ediyoruz. Bu şekilde Antisemitizm, ırkçılık, kuir düşmanlığı ve grup odaklı insan düşmanlığının diğer çeşitlerine yönelik daha iyi önleyici tedbirler mümkün olabilir. Bununla birlikte dinî aşırıcılık, din odaklı ayrımcılık ve -antisemitik, İslam ve Hristiyan düşmanı saldırılar ve din ve ulusalcılığın birleşimi nedeniyle saldırılar gibi- din düşmanı şiddeti de göz ardı edemeyiz. Dindarlararası diyalog bu tarz eğilimlere karşı çıkabilir.

SPD: Çok sayıdaki İslamofobik suçtan endişe duyuyoruz. Göçmen kökenli kişiler, nüfus oranlarına uygun olarak kamu kurumlarında temsil edilmeliler. Müslüman ve Yahudi karşıtı olaylar için şikayet mecraları da artırılmalı, zira bu mecralar bir erken uyarı sistemidir ve yaygınlaştırılmalıdır.

Yeşiller: Bu istatistikler gerçekte işlenen suçların sadece bir kısmını yansıtıyor. Bildirilmeyen vakaların sayısının daha yüksek olduğu varsayılmalıdır, çünkü – çeşitli nedenlerle – tüm suçlar bildirilmiyor veya suçun İslamofobik arka planı tanınmıyor. Bu nedenle, Müslüman karşıtı ırkçılık ve grup odaklı düşmanlık üzerine istatiklere yansımayan bir karanlık sayı araştırması yapmak istiyoruz. Irkçılıktan etkilenen insanları korumak bizim için bilhassa önemli. Bu nedenle camiler, sinagoglar, kültür kurumları ve göçmen mahalleleri için daha iyi koruma konseptleri oluşturmak istiyoruz. Ayrıca, aşırı sağcılık ve ırkçılığa karşı eylem planlarının geliştirilmesi çalışmalarına ırkçılıktan etkilenen toplulukları daha etkin bir şekilde dahil etmek istiyoruz.

FDP: Her türlü ayrımcılığa ve toplum gruplarına yönelik düşmanlığa karşıyız.  Bizim hükûmet sorumluluğumuzda, Kuzey Ren-Vestfalya Ayrımcılığa Karşı Koalisyona (Koalition gegen Diskriminierung) katıldı. Özel sosyal yardım çalışmaları sektöründeki ayrımcılıkla mücadele için hizmet noktalarını genişlettik, böylece artık tüm şehir ve ilçelerde kapsamlı bir şekilde temsil ediliyorlar. Şu anda Müslüman karşıtı ırkçılık için, cezai sorumluluk eşiğinin altında kalan ayrımcılık deneyimlerinin de bildirilebileceği bir raporlama ofisi kuruyoruz. Yeniden gözden geçirdiğimiz Katılım ve Entegrasyon Yasası’nın 7. paragrafı eyalet hükûmetini, ayrımcılığın olmadığı bir toplum için çalışan danışma yapılarını, projeleri ve önlemleri teşvik etmekle, tüm yüksek eyalet makamlarında bir şikayet yönetim sistemini hazır bulundurmak ve ayrımcılık konusunu kamu hizmeti mesleki eğitim müfredatlarına dahil etmekle sorumlu kılıyor. Bizim tarafımızdan başlatılan ayrımcılıkla mücadele çalışmasına ilişkin ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Kuzey Ren-Vestfalya’da, Müslüman karşıtı suçlar ve grup odaklı düşmanlığın bir sonucu olarak işlenen diğer suçlar için sıfır tolerans stratejisi var. Polisin ve yargının bu suçlara karşı hukukun tüm gücüyle hareket etmesini sağlamak için çalışmaya devam edeceğiz.

Sol Parti: Müslümanlara, Müslüman kurumlara ve camilere yönelik saldırılara karşı koruma ve dayanışmaya ihtiyaç var. Bu tehlike sürekli hafife alınıyor, bildirilmeyen suçların sayısı çok yüksek. Toplumda yaygın olan Müslüman karşıtı ırkçılık, suç işleyenlere ırkçı eylemleri için meşruiyet sunuyor. Bu nedenle Müslüman karşıtı ırkçılıkla mücadele edilmeli.

Sol Parti 2017’den beri İslamofobik suçların İçişleri Bakanlığının suç istatistiklerinde ayrı olarak listelenmesini sağlamıştır.

2012’den beri, Kuzey Ren-Vestfalya’daki okullarda mezheplere göre İslam din dersi veriliyor. Buna başlangıçta bir danışma kurulu eşlik ediyordu, geçen yıl onun yerine bir komisyon bu görevi üstlendi. Komisyonun çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz ve İslam din dersini genişletmek/yaygınlaştırmak için planlarınız neler?

CDU: Bizim tarafımızdan hayata geçirilen komisyonla birlikte, İslami organizasyonların İslam din dersiyle ilgili ilgi ve isteklerini sorumlu bakanlığa karşı temsil eden, Okul Yasasıyla birlikte ortaya çıkan sorumlulukları ele alıp sürdüren bir kurum tesis edilmiş oldu. Bu kurumun yapılandırılmasıyla birlikte Anayasal Din Hukukunun temel ilkelerine daha da yaklaşmak mümkün. Bu iyileştirmeleri aynı zamanda terminoloji ile de sağlıyoruz: Kurumu “Bakanlık tarafından kurulmuş bir komisyon” olarak değil, “İslam Din Dersi Komisyonu” olarak isimlendirerek bunu sağlamış oluyoruz.

Perspektif olarak Kuzey-Ren Vestfalya eyaletinde Almanca dilinde bir imam ve din dersi öğretmeni eğitimini tesis etmek istiyoruz. Bu tarz bir eğitim anayasal değerlerle yaşamalı ve yabancı hükümetlerden bağımsız olmalı. Bu minvalde Münster’deki İslam ilahiyatı bölümünü teşvik edeceğiz.

SPD: Komisyonun çalışması, İslam din dersine önemli bir katkı sağlıyor ve hepsinden öte, tüm aktörler arasında önemli bir fikir alışverişini mümkün kılıyor, ki yapıcı bir iletişim ancak diyalog içerisinde gerçekleşebilir.

Yeşiller: Yeşiller olarak, İslami kuruluşların dinî bir topluluk olarak tanınması konusu yıllarca süren tartışmalar ardından henüz bir sonuca ulaşamamış olsa da, İslami din eğitimini hayata geçirmek bizim için önemliydi. Dönemin Yeşiller Eğitim Bakanı Sylvia Löhrmann’ın danışma kurulu modelini bir köprü olarak yürürlüğe koymasının nedeni budur. Daha ileri bir “Komisyon Modeli”ne geçilmesini destekledik. Tüm okullarda İslam din eğitimine yönelik gerçek ihtiyacı karşılayabilmek için öğretmen eğitiminin hızla yaygınlaştırılması bizim için önemli.

FDP: Komisyon çalışmalarını iyi buluyoruz. Bu temelde, mezhep odaklı İslam din eğitimini ihtiyaç karşılanana dek genişletmek istiyoruz.

Sol Parti: Mezheplere göre din eğitiminin yerine hayat bilgisi, etik, ve din konularını kapsayan bir dersin oluşturulmasından yanayız. Ancak bu gerçekleşinceye kadar ihtiyaca göre İslam din dersinin verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Müslümanlar Koordinasyon Konseyi (KRM) çatısı altında örgütlenen İslami dinî cemaatler, uzun yıllardır hukuki olarak dinî cemaat statüsü talep ediyor. Bu talep hakkında ne düşünüyorsunuz?

CDU: Müslüman inancıyla konuşmak, onu siyasete davet etmek ve eşlik etmek istiyoruz. Hristiyan Kiliselerinin mesaisiyle ortaya çıkmış olan Devlet Kilise Hukukumuzun eklemlenmeye müsait olduğu görülmüştür. Bu Devlet Kilise Hukuku, Anayasal Din Hukuku anlamında toplumsal gelişmeleri ve çoğullaşma dinamiklerini bünyesinde barındırabilir.

Bir dinî cemaatin tanınması, devlet düzeninin, Anayasa’nın ve devlet yasalarının tanınmasını mecburi kılar. Buna uygun ön koşullar olduğu takdirde Federal Anayasa Mahkemesinin ilgili hukuki düzenlemesi kapsamında tüzel kişilik verilmektedir. Bunun değerlendirmesini yapan mercii, tüzel kişiliğin verilmesi için gereken koşulların var olup olmadığını inceler. Bu koşullar var olduğunda ya da var olmadığında ilgili devlet dairesi de kendi takdirine göre değil, bu incelemenin sonuçlarına göre karar vermek zorundadır. Bu inceleme, eyalet meclisinin ya da hükümetinin kendi siyasi değerlendirmesiyle alakalı bir manevra alanına kapalıdır.

SPD: Geçmişte, eyalet hükûmetleri ilgili soruları çeşitli uzmanlara emanet ediyordu. Ancak açıkta kalan sorular yanıtlandıktan sonra ilgili yasal statüye ilişkin bir karar verilebilir.

Yeşiller: 1919’dan beri anayasada var olan şekliyle din hukuku (Religionsverfassungsrecht) tarihsel olarak iki büyük Hıristiyan mezhebine yönelik ortaya çıktı, ancak Yahudilik ve birçok küçük Hristiyan dinî topluluğu da kapsıyor. Yürürlükteki hâliyle yasanın çoğulcu ve güncel olup olmadığı ise parti içerisinde ve toplumda devam eden bir tartışma konusu. Devlet tarafsızlık ilkesini koruyarak, dinî ve felsefi toplulukların kuruluş ve gelişim sürecini din anayasa hukuku çerçevesinde danışmanlık ve bilgilendirme imkanları sunarak kurumsal düzeyde desteklemeli.

Yeşiller olarak biz bu bağlamda Müslüman toplumla örneğin bu sürecin anayasal düzlemde nasıl gerçekleştirilebileceğine dair adımların vs. konuşulduğu geniş, kapsayıcı bir tartışma sürecine inanıyoruz.

FDP: Kurumsal statü veya dinî topluluk yasal statüsüne sahip olabilmek için yasal gereklilikleri karşılayan her dinî topluluk adına mutluluk duyuyoruz.

Sol Parti: Alman Federal Meclisi’ne yaptığı bir başvuruda, DIE LINKE, federal hükûmeti, Müslüman dinî  toplulukların tanınmasına ilişkin anlaşmaları ilerletmek için federal devletlerle birlikte çalışmaya çağırdı. Bu anlamda Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti Müslüman dinî topluluklara Hıristiyan, Yahudi ve diğer dinî topluluklarla eşit muamele ederek iyi bir örnek oluşturmalı.

Hukuki açıdan bakıldığında, dinî personelin eğitimi ilgili dinî cemaatin meselesidir. Hem Yahudi, hem Hristiyan hem de Müslüman topluluklarının din adamlarının eğitimi için kendi seminerleri var. Ancak İslam bağlamında üniversitedeki “imam eğitimi” de teşvik ediliyor. İslam Koleji başkanı Esnaf Begic, imamlar için devlet fonu bile talep etti. Üniversitelerde imam eğitimi ve devlet finansmanı konusunda anayasal açıdan herhangi bir kaygı duyuyor musunuz?

CDU: Ülkemizde devlet ve kilise, yani devlet ve dinî cemaatler birbirinden ayrıdır. Elbette biz de dinî inanç ve dünya görüşlerine karşı tarafsızlığa inanıyoruz. Fakat sosyal ve eğitim alanında bir dizi ortak sorumluluğumuz olması nedeniyle hem cemiyet ve kurumsal anlamda dinî yaşamı, hem de dinî kimliğin bireysel bazda kurulmasını saygıyla karşılıyor ve destekliyoruz. Her din ve dünya görüşü, geçerli yasalar çerçevesinde kendine yeşerme imkanı bulmalıdır. Bu özgürlüğü ve sorumluluğu güçlendirmek ve korumak istiyoruz, bunun için de devletin gerekli dış koşullarını garanti etmek istiyoruz. Çeşitlilik, tolerans ve birlikteliğe herkesin ihtiyacı olduğu için İslam din adamlarının dinlerini Almanca dilinde aktarması burada yaşayan insanların tamamının ilgisi kapsamındadır. Bunun için de (imamların) Almanya’da eğitim almasının büyük yardımı vardır. KRV’de 1,3 milyon insan yaşıyor. Bu insanlara din dostu bir politikayla karşılık vermek istiyoruz. 

SPD: İmam eğitiminin finanse edilmesinin Almanya’da akademik olarak nitelikli imamların yetiştirilmesindeki en büyük zorluklardan biri olduğunun ve imamların camilerde istihdam edilmeye devam edilmesi ve bu mesleğe çekicilik kazandırmanın büyük ölçüde finansmanla ilgili olduğunun farkındayız. Bu bağlamda Sayın Begic’in – açıkça söylemek gerekirse – alternatif modeller sunmadan veya en azından bunları finanse etmeden yurt dışından imam ithalatının durdurulmasını talep edemeyeceğimiz konusundaki ifadesine katılıyoruz. Dolayısıyla imamların eğitimi ve finansmanı anayasal kaygılara yol açmamalı. Benim düşünceme göre, bu amaca hizmet etmek yerine zarar verir. Bununla birlikte yenilikçi ve alternatif finansman modellerine başvurmak zorundayız.

Yeşiller: Tüm üniversiteler Bilim Konseyinin akreditasyonuna tabidir. Hristiyan ilahiyatçıların eğitimi de ilgili bilimsel fakültelere sahip üniversitelerde gerçekleşir. Bu nedenle, üniversitelerde sunulan imam eğitimi yasal eşitlik bağlamında tutarlı bir uygulamadır.

Nasıl devlet papazları finanse edemiyorsa, imamlar da devlet tarafından finanse edilemez. Devletin ve dinî toplulukların ayrışmasını istiyoruz. Bu nedenle, Napolyon dönemine kadar uzanan piskoposların finansmanı da dahil olmak üzere, sözde devlet teşviklerini (Staatsleistungen), anayasaya uygun olarak ortadan kaldırmak isitiyoruz.

Statü ve teşkilat gelişimi ile cami cemaatlerinin din görevlilerini bağımsız olarak finanse etmeleri mümkün olmalıdır.

FDP: Alman üniversitelerinde İslami dinî topluluklarla işbirliği içinde imamları eğitmek, akademik, teolojik ve pastoral olarak eğitilmiş din adamlarının eksikliğinden muzdarip Müslüman topluluklarda dinî yaşamı teşvik etmenin anayasal olarak uygulanabilir bir yolu olabilir. Ancak bu aynı zamanda şu sorumlulukların da net bir şekilde ayrılmasını gerektirir: Dinî ve ideolojik olarak tarafsız olan devlet, üniversitedeki öğretim ve öğretim kadrosunun dinî gerekliliklere uygun olup olmadığına karar veremez.  Ders içeriğini belirleyen çalışma ve sınav yönetmeliği ilgili dinî  toplulukların onayından geçmelidir, . Bir ilahiyat fakültesinin kurulması bile ilgili dinî cemaatin iradesi dışında gerçekleşemez.

Devlet ise öğretmenlerin bilimsel ve pedagojik niteliklerini yargılar ve fakültenin yasal kuruluşunu ve statüsünü belirler. Bu nedenle devlet üniversitelerinde İslam teolojisinin kurulması Müslüman inanç topluluklarının katılımına bağlıdır.

Sol Parti: Cemaatlerin iyi yetişmiş imamlara ve manevi destek hizmetlilerine ihtiyacı var. Bunun için ise iki önemli ön koşul var: Birincisi üniversitelerde verilen ve bunu takip eden mesleki eğitimler finanse edilmelidir, çünkü cemaatler tek başına bu kapsamlı eğitimleri organize ve finanse edemez.

İkinci olarak ise bu, cemaatlerin ihtiyaçlarının karşılanması ve kabul görmesi için dinî cemaatlerle koordineli olarak yapılmalıdır. Zira dinî topluluklar için eşitlik, Müslümanların dinî personel için kapsamlı eğitime Hıristiyan ve Yahudi topluluklar ile aynı derecede erişime sahip olması dinî topluluklar arası eşitliğin bir parolasıdır.

Almanya’daki Müslümanların çoğu KRV’de yaşıyor. Ancak, hâlen oturmuş bir İslami sosyal ve manevi destek hizmeti konusunda eksiklikler var. Müslümanlar islami sosyal hizmet çalışmalarını daha iyi koordine edebilmek Sosyal Hizmetler İslami Yetkinlik Merkezini (Islamische Kompetenzzentrum für Wohlfahrtswesen -IKW) kurdular. Partiniz İslami bir sosyal hizmet kurumunun kurulmasını ne ölçüde destekleyecek?

CDU: Bizim tarafımızdan oluşturulan “KRV’de Müslüman Angajmanı” isimli koordinasyon biriminde Müslümanların tüm çeşitliliğiyle yaşam gerçeklerinin -toplumsal alandaki angajmanları da dahil olmak üzere- görünür olmasına, cemiyet içerisinde müzakere süreçlerinin kuvvetlenmesine, iç kaynaklarının güçlendirilmesiyle ilgili projeleri teşvik etmeye ve ağ çalışmalarına katkı sunuyoruz. Emekliler açısından “KRV’de İyi Yaşam Akşamı” isimli teşvik programı kapsamında kültürel açıdan hassas bir yaşlı ve sağlık bakımını destekliyor ve bunu daha da geliştirmek istiyoruz.

SPD: Müslüman bir KRV SPD üyesi yakın zamanda babasını kaybetti. Hastanedeki son zor saatlerde kendisinin ve ailesinin Müslüman bir manevi destek görevlisine ne kadar ihtiyaç duyduklarını anlattı. Araştırması sonrası, KRV’de bu anlamda yalnızca birkaç projeyle karşılaştığını aktardı. Bu, daha yapacak çok işimiz olduğunu ve bu sorunları acilen çözmemiz gerektiğini gösteriyor. Devlet tarafından hâlihazırda finanse edilen mevcut projeler daha da güçlendirilmeli ve ülke genelinde uygulanmalıdır.

Yeşiller: İslami kuruluşların sosyal yardım çalışmaları, manevi bakım veya cenaze hizmetlerindeki rolü de yukarıda bahsettiğimiz diyalog ve yasal anlaşmaların bir parçasını teşkil ediyor.

FDP: Bu zaten uygulanıyor. Sadece Müslüman Katılımı için Koordinasyon Merkezi (Koordinierungsstelle für Muslimisches Engagement) kapsamında değil, örneğin  kültürel açıdan duyarlı yaşlı bakım ve sağlık hizmetleri için yeni standartlar geliştiren “İyi Yaşlılık KRV” (Guter Lebensabend NRW) model projesi kapsamında da. Elbette, İslami sosyal hizmet çalışmalarına verilen desteği artırmanın yanı sıra, kurumsal manevi bakımı da yaygınlaştırmaya kararlıyız.

Sol Parti: İslami manevi bakım hizmetlerinin Hristiyan, Musevi ve dinî olmayan manevi bakım hizmetleri ile eşit muamele görmesini talep ediyoruz. Eşitliğin sağlanması için KRV eyaleti  aktif ve yardımcı bir rol oynamalı.

Köln’de gelecekte müezzinlerin cuma vaktinde açıktan ezan okumasına izin verilecek. Şehir, başlangıçta iki yılla sınırlı olan bu model projeyi duyurdu. Bu projeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? KRV’deki tüm camiler için böyle bir proje düşünülebilir mi?

CDU: Din ve inanç özgürlüğü bizim anayasamız tarafından garanti altına alınmış ve korunmuştur. Buna kiliselerin ve dinî cemaatlerin kendi dünya görüşleri uyarınca kamusal alanda tebliğ ve ilanda bulunması da dâhildir. Ezan entegrasyona katkı olabilir. Burada ezanın yürürlüğe geçmesinde dikkatli olunmalı, bu istek iyi tartışılmalı ve yerel bazda iyi müzakere edilmiş olmalıdır.

SPD: Anayasal güvence altına alınmış bir din özgürlüğünü savunuyoruz. Ezanın bunun bir parçası olup olmadığı veya ne ölçüde bir parçası olduğu bu nedenle yerel şartlara göre ilgili tüm taraflarla tartışılmalı ve tek başına uygulanmamalı.

Yeşiller: Ülke çapında geçerli olacak bir düzenlemeyi arzu ediyoruz.

FDP: Model projeler, sonuçlarının değerlendirilmesi ışığında daha ileri kararlar alabilmeyi amaçlıyor.

Sol Parti: Köln anlaşması önemli bir sinyal, çünkü Almanya’da sadece kiliselerin ve sinagogların değil, camilerin de dinî çeşitliliğin bir parçası olduğunu açıkça ortaya koyması bakımından önemli bir işaret. Açıktan ezanın mümkün olmadığı diğer şehirler de bu kararı örnek almalı. Böylece dinî ve kültürel çeşitlilik için bir mesaj verebilirler.

NRW’deki yargı çalışanlarının mahkemelerde veya kamu görevleri esnasında herhangi bir dinî sembol veya haç, başörtüsü, kipa gibi dinî kıyafetler giymelerine izin verilmiyor. Şu anda hukuk okuyan veya bu alanda mesleki eğitim gören çok sayıda Müslüman kadın var. Size göre yeni yasa mesleki bir yasak anlamına mı geliyor? Bu kadınlara ne tavsiye edersiniz?

CDU: 2021 yılında Tarafsızlık Yasasının ilanı için bu konuyla çok yoğun bir şekilde ilgilendik ve tarafsızlığa dair düzenlemeleri anayasayla uyumlu bir şekilde gerçekleştirmek için en üst merci olan Federal Anayasa Mahkemesinin kararını bekledik. Çünkü din özgürlüğüne hiçbir şekilde müdahale etmek istemiyoruz. Biz tarafsızlığın, hukuk temsilcilerimiz tarafından da içselleştirilmiş bir tutum olduğuna eminiz. Fakat tarafsız bir hukuka güven ve bu tutumun dışarıya karşı görünür olması oldukça belirleticidir. Her hakime, her savcı ya da hukuk çalışanı, dünya görüşü, inanç, siyasi tutuma dair sembollerini, kendi çalışma masasına geldiğinde yeniden takabilir. Fakat hukuk devletimiz adına yürütülen üst düzey sorumlulukları icra esnasında bu tarz bir kişilik dışavurumuna yer yoktur.

SPD: Yargıda istihdam edilen kişiler tarafsızlık ilkesine tabidir. SPD müstakil bir yargı tarafsızlığı yasasını gerekli görmediği için yasayı da onaylamadı. Sadece adli veya savcılık hizmetinde görev yapanlar için dışarıdan üçüncü kişilerin de hazır bulunduğu durumlar için düzenleme yapılması gereğini gördük.

Bu nedenle SPD eyalet meclis grubu, aşağıdaki paragrafı içeren ancak eyalet parlamentosunun çoğunluğu tarafından reddedilen şu değişiklik önerisini sunmuştu: “Bir duruşmada veya başka bir resmî işlemde bulunan görevli veya kendisine devredilen adli veya kamu kovuşturma görevini yerine getiren kişilerin bu görevleri icrası esnasında tanık, uzman veya dinleyicilerin hazır bulunması durumunda dinî, ideolojik veya siyasi bir inancı ifade eden görünür semboller veya giysiler giyemezler.”

Yeşiller: Bizim için de tarafsızlık ilkesi tartışılmaz bir konu. Ancak, Kuzey Ren-Vestfalya’daki Yargı Tarafsızlığı Yasasını çeşitli meslek grupları arasındaki farklılıkları yeterince gözetmediği ve özellikle başörtülü kadınlara karşı ayrımcılık içerdiği ve onları yargıda birçok meslekten men ettiği için çok sorunlu buluyoruz.  Bununla birlikte, Federal Anayasa Mahkemesi bu tür yasal düzenlemeleri zorunlu değil, mümkün olarak sınıflandırıyor. Bu nedenle mağdurların, üstleriyle ve yetkin danışma merkezleriyle iletişime geçmelerini öneriyoruz. Ancak başörtülü kadınlar için önemli bir not olarak, hukuk okuyan başörtülü stajyerlerin- bazı kısıtlamalarla birlikte – kapsamlı bir eğitim hakkına sahip olduklarını ve yasanın aynı zamanda kadın avukatlar için de geçerli olmadığını hatırlatmak gerekiyor.

FDP: Prensipte, Hür Demokratlar her zaman herkesin yaşadığı eyaletin yasalarına uymasını tavsiye ediyor. KRV’deki yargı çalışanları için bu, resmî kamu görevlerini yerine getirirken herhangi bir dinî sembol veya kıyafet giymemeleri anlamına geliyor. Avrupa Adalet Divanı (ECJ) 2021’de, işverenin müşterilere tarafsızlık imajı vermek veya sosyal çatışmalardan kaçınmak ihtiyacı ile çalışanlarına siyasi, ideolojik veya dinî inançlarını görünür kılan herhangi bir sembolü kullanmasını yasaklayabilmesini mümkün kılan emsal bir karara imza attı.

Kadınlar, başörtüsü takma geleneğini dinî açıdan bağlayıcı görüyorlarsa ve bireysel inançları başörtüsü zorunluluğunda herhangi bir istisnaya izin vermiyorsa, Almanya’da inançlarını yaşama özgürlüğüne sahipler. Bununla birlikte verdikleri karar doğrultusunda mesleklerinin icrasındaki yasal durumu takip etmeli ve kariyer seçimlerinde bu durumu göz önünde bulundurmalılar. Bu nadir bir durum değil. Örneğin Yehova Şahitlerinin de bireysel inançları nedeniyle Alman silahlı kuvvetlerinde kariyer yapmalarına izin verilmiyor.

Sol Parti: Tarafsızlık kisvesi altında yapılan bu mesleki yasak kabul edilemez. Çalışanlar, inançları veya dinî kıyafetleri nedeniyle dezavantajlı duruma getirilmemeli. Ayrımcı yasalar yürürlükten kaldırılmalı ve ayrımcılığa karşı etkili koruma, devletin ayrımcılıkla mücadele yasasına sabitlenmeli.

Başörtüsü yasağına izin veren Memurlarının Dış Görünüşünün Düzenlenmesine Dair Yasa gibi yasalar Sol Parti hariç tüm taraflarca mümkün hâle getirildi. Büyük koalisyonun bu yasası eğer FDP ve Yeşiller çekimser kalmasa ve Bundesrat’taki eyalet hükûmetleri evet oyu kullansaydı engellenebilirdi. Kuzey Ren-Vestfalya’da yeni yargı yasası ile açık bir yasak söz konusu ve her bunlara kararlılıkla karşı çıkıyoruz. Etkilenen kadınlara ayrımcılığa karşı kendilerini savunmalarını tavsiye ediyor ve onlara – mütevazı olanaklarımla – desteğimi sunuyorum.

Frankfurt hukuk öğrencisi Rabia Küçükşahin’in geçen yıl Kamu Görevlileri Görünürlüğü Yasası’na karşı açtığı dilekçenin başarısı harikaydı. Bir hafta içinde 170 binden fazla kişi imza attı. Herne’de de sivil toplumdan gelen baskı, bir Katolik klinikler grubunun pozisyonunu değiştirmesine ve başörtülü kadınların orada çalışmasına izin vermesine yol açtı.

Röportaj Haberleri

Suudi Arabistan'da İslam, sekülerleşme ve Bin Selman reformları
“Filistin özgürleşmediği sürece, bu travma asla geçmeyecek”
Netflix abonelerine yalnızca eğlence değil "politik görüşlerini" de satıyor
Nazmul İslam: Bangladeş’te devrim bir süreç esas mesele şimdi başlıyor!
"Sinvar’ın yolunu sürdüreceğiz"