Alman soykırımlarından geriye nesiller arası travmalar miras kaldı!

Namibya'daki Alman soykırımından etkilenen topluluklar, Almanya'nın 'sömürge dönemindeki katliamlarını tanıyan' Namibya devleti ile vardığı anlaşmayı reddederek kendilerinin de dahil edildikleri bir anlaşma olmasını talep ediyorlar.

Fatih Demir / HAKSÖZ HABER

Soykırım mağdurları Almanya’ya: “Bizi görmedikleri için bizimle konuşmak istemiyorlar. Peki, kendi adına konuşma hakkına sahip bu insanları insan olarak görmezken nasıl bir uzlaşma bekliyorsunuz?” diye soruyor.

Zor koşullar altında zorla çalıştırılan 100 000’e yakın Namibyalının yarısı isyan ettikleri, çalışmadıkları ve Alman güçlerini tanımadıkları gerekçesi ile Alman yerleşimciler tarafından vahşice öldürülmüştü.

Yerel birçok farklı topluluğu bulunan Namibya’nın aktivistleri; kimi toplulukların anlaşmalara dâhil edilmemesini protesto ederek ‘özür ve soykırım anlaşmasını’ tanımadıklarını belirtiyor.

...

Namibya Soykırım Derneği Başkanı Laidlaw Peringanda, Almanya'nın geçen hafta yaptığı açıklamasında; ‘Ovaherero ve Nama halkına yönelik sömürge dönemindeki katliamları soykırım olarak kabul edeceğini’ belirttiğini hatırlatarak: "Alman hükümeti uzlaşmak istiyorsa, bize itibarımızı geri vermeli. Bizi dışladıkları sürece de bu olmaz.”

Tarihçiler, Alman yerleşimcilerin “80.000 Ovaherero'nun 65.000'inin ve 20.000 Nama'nın en az 10.000'inin, 1904 ve 1908 yılları arasında” öldürdüğünü aktarıyor.

Alman sömürgesi olan Güney Batı Afrika ülkesi Namibya’nın yerli halklarını katleden, açlığa terk eden, çöle sürerek ölmelerini amaçlayan etkinliklerinden dolayı Almanya uzun bir süredir Namibya devleti ile görüşmelerde bulunuyordu. Geçtiğimiz hafta anlaşmaya varıldığı ve 30 yıllık süre içerisinde 1.3 milyar Euro tazminat ödeneceği ve resmi özür gerçekleştirileceği açıklandı.

Kötü koşullarda zorla çalıştırılan 100 000’e yakın Namibyalının yarısı isyan ettikleri gerekçesi ile Alman yerleşimciler tarafından vahşice öldürülmüştü. Yerel birçok farklı topluluğu bulunan Namibya’nın aktivistleri kimi toplulukların anlaşmalara dâhil edilmemesini protesto ederek özür ve soykırım anlaşmasını tanımadıklarını belirtti.

Geçtiğimiz hafta cuma günü Almanya, kırsal bölgelerde altyapı, enerji ve su temini de dahil olmak üzere birçok kalkınma projesini kapsayan ve 30 yıl sürecek olan bir anlaşmaya varıldığını açıkladı. Almanya, bu süre içerisinde de 1,3 milyar dolarlık mali yardım sözü verdi.

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, ülkesinin Namibya'dan ve kurbanların torunlarından "bağışlanma" istediğini söylerken, Namibya hükümeti de Almanya'nın ‘vahşeti’ soykırım olarak kabul etmesini ve uzlaşmaya varılmasından memnuniyet duyulduğunu belirtti.

Ancak soykırımdan etkilenen kimi toplulukların torunları, “tazminat” kelimesini atlayan “ortak deklarasyon” metnini reddederek müzakerelere dahil edilmemelerinden dolayı gerçek bir uzlaşmanın sağlanamayacağını söylüyor.

Namibya Soykırım Derneği Başkanı Peringanda, Al Jazeera'ya verdiği demeçte kendi topluluğunun acılarını hatırlatarak, "Alman hükümeti tarafından önerilen sosyal projelerin bize gerçekten fayda sağlayamayacağından endişe duyuyoruz. Bizi müzakerelere dahil etmezlerse, bu projeler söz konusu olduğunda bizi nasıl dahil edecekler?" diye sordu.

Peringanda, “Ata topraklarımızı kaybettik. Toplumumuzdan birçok kişi yoksulluk içerisinde barakalarda yaşıyor. Bazen bir hafta boyunca yemek yemeden hayata devam ettiğimiz oluyor. Birçoğumuz nesiller arası travmayı miras aldık.

...

'Bizi görmüyorlar'

Bu arada Ovaherero Soykırım Vakfı, Ovaherero Geleneksel Otoritesi ve Nama Geleneksel Liderler Derneği, mağdur toplulukların torunlarına doğrudan tazminat ödenmesini talep eden bir çevrimiçi dilekçe çalışması başlattı.

"Uzlaşma anlaşmasını" "Almanya'nın Halkla İlişkiler darbesi ve Namibya Hükümeti'nin ihanet eylemi" olarak reddeden dilekçede, "Almanya'nın uluslararası hukuka göre de soykırıma karşı sorumluluğunu kabul etmesini talep ediyoruz" denildi.

Ovaherero ve Nama halkını temsil eden bir yapı olan Şefler Konseyi de, Almanya'nın sunduğu mali miktarı artırmaya odaklanarak anlaşmanın yeniden müzakere edilmesi çağrısında bulundu.

Bir Nama aktivisti ve soykırımdan kurtulan birinin soyundan gelen Sima Luipert, “saygı eksikliği Nama halkının insanlıktan çıkarılmasına devam edildiğini gösteriyor” dedi.

Soykırımda aile üyelerini kaybeden birisi de: "Alman hükümeti, soykırım yaptığı insanları ‘bizi görmediği’ için nesneleştiriyor" diyor ve ekliyor: “Bizi görmedikleri için bizimle konuşmak istemiyorlar. Peki, kendi adına konuşma hakkına sahip bu insanları insan olarak görmezken nasıl bir uzlaşma bekliyorsunuz?

*Bu yazımızda Al Jazeera’dan Lisa Ossenbrink’in hazırladığı makale ve röportajlardan faydalanılmıştır.

Çeviri Haberleri

Clarissa Ward'ın 'kurgulanmış' Suriye haberi CNN'in önyargısını bir kez daha ortaya çıkardı
Suriye’nin ‘gulyabanisi’ Mahir Esed nerede?
Baas çetesini deviren 11 günün hikayesi
Bir zalim, Filistin'in özgürlüğünün gerçek müttefiki olamaz!
Ölüm her yerdeydi: Kimyasal silah kurbanları yaşadıklarını ilk defa korkusuzca anlatabiliyor!