Almanya'nın Aşağı Saksonya eyaleti iç istihbarat teşkilatının 3 bin 656 Müslüman'ı fişlediği, bu fişlemelerin yüzde 40’ının yasalara aykırı ya da hukuken tartışmalı olduğu ortaya çıktı.
Anadolu Ajansı (AA), Aşağı Saksonya İçişleri Bakanlığı tarafından oluşturulan bağımsız komisyonun, sadece Cuma namazına gittikleri için fişlenen Müslümanları da ortaya çıkaran raporun çarpıcı detaylarına ulaştı.
Eyalet İçişleri Bakanlığı tarafından ekim ayında görevlendirilen 6 kişilik bağımsız inceleme komisyonu, iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın yaptığı fişlemeler üzerindeki incelemesini tamamladı.
Aşağı Saksonya’da iç istihbarat teşkilatının bazı gazetecileri "aşırı solcu" şüpheli gibi fişleyip haklarında teknik takip yaptığının ortaya çıkmasının ardından başlatılan incelemede, Müslümanlara yönelik de çok sayıda hukuk dışı fişleme yapıldığı gün yüzüne çıktı.
Fişleme nedeni Cuma namazına gitmeleri
Komisyon tarafından İçişleri Bakanlığı’na sunulan raporda, yaklaşık 100 Müslüman göçmenin yalnızca düzenli olarak belirli camilere Cuma namazına gittikleri için fişlendiği ve uzun yıllar boyunca takip edildiği, bunun yasalara aykırı olduğu bildirildi.
Yasal düzenlemelere göre bireylerin yalnızca şiddet içeren eylemler içerisinde olmaları ya da bu yönde ciddi ipuçları olması halinde kayıt altına alınıp takip edilebileceğine işaret edilen raporda, kişilerin Cuma namazı için camiye gitmelerinin fişlenmeleri için gerekçe olamayacağı kaydedildi.
Raporda, “Sadece düzenli olarak Cuma namazına gitmesine dayanarak bir kişinin anayasaya aykırı faaliyetler içerisinde olduğu yönündeki şüphe belirsizdir” ifadelerine yer verildi.
Raporda, din ve inanç özgürlüğünün Anayasa güvencesi altında olduğu hatırlatılırken, bireylerin rahatsız edilmeden ibadet edebilmesi gerektiği vurgulandı.
3 bin 656 Müslüman fişlendi
Rapora göre, eyalet iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı, geçen dönemde 9 bin 4 kişiyi takip altına aldı.
1975 kişi aşırı sol gruplara üye oldukları şüphesiyle, 3 bin 373 kişi aşırı sağcı oldukları şüphesiyle, 3 bin 656 Müslüman da aşırılık yanlısı grupların etkisinde oldukları şüphesiyle fişlendi.
Komisyonun yaptığı incelemede, Müslümanlara yönelik takip ve fişlemelerin büyük bölümünün hukuki dayanaktan yoksun bulunduğu ya da hukuken tartışmalı olduğu sonucuna varıldı.
Raporda, Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından Müslümanlara yönelik yapılan fişlemelerin 20’sinin kesinlikle yasalara aykırı olduğunun tespit edildiği vurgulandı. Komisyon çalışmalarında, en az 13 Müslüman gencin de reşit olmadan fişlendiği ortaya çıktı.
Raporda, hukuki dayanaktan yoksun ya da tartışmalı olan 791 kişi hakkındaki kayıtların derhal silinmesi talep edildi. Komisyon bu kayıtların tutulmasının, Aşağı Saksonya Anayasa Koruma Teşkilatı’nın görev ve sorumlulukları çerçevesinde görülemeyeceği sonucuna vardı.
Komisyonun çalışması, 631 Müslüman hakkında daha önceki yıllarda başlatılan takibin, somut bir şüphe bulunamamasına rağmen sürdürüldüğünü ortaya çıkardı. Raporda, daha önceki yıllarda bu takibin durdurulması ve kayıtların silinmesi gerektiğine ancak bunun yapılmadığına dikkati çekildi. Komisyon, bu kişiler hakkındaki kayıtların da silinmesini önerdi.
İç istihbarat teşkilatında reform
Almanya’nın Aşağı Saksonya Eyaleti’nde 2013 yılı başında iktidara gelen Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller’den oluşan koalisyon hükümeti, iç istihbarat teşkilatının önceki yıllardaki faaliyetlerini mercek altına alarak, Anayasayı Koruma Teşkilatı’nda reforma gitmeyi hedefliyor.
Bu konuda da ayrı bir komisyon kuran ve reform önerileri geliştiren eyaletteki koalisyon hükümeti, öneriler ışığında Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın görev ve sorumluluklarını belirleyen yasada değişiklik yapmayı planlanıyor.
Almanya’da 2000-2007 yıllarında 8’i Türk 10 kişiyi öldüren Neonazi terör hücresi Nasyonal Sosyalist Yeraltı’nın (NSU) yıllarca gizli olarak faaliyetlerini sürdürebilmesi, kamuoyunda iç istihbarat hakkında eleştirilere ve kuşkulara yol açmıştı.
Almanya’nın 16 eyaletinde iç istihbarattan sorumlu olan Anayasayı Koruma Teşkilatlarının uzun süredir Müslümanları potansiyel şüpheli olarak görmeleri, aşırı sağ tehdidi küçümsemeleri ve teşkilatların kullandıkları bazı muhbirlerin aşırı sağcı çevrelerle yakın ilişkisi tepkilere neden olmuştu. Tüm bu gelişmeler sonrası iç istihbarat teşkilatlarında reforma gidilmesi çağrıları hız kazanmıştı.
NSU’nun aydınlatılamayan bağlantıları
Almanya kamuoyu NSU adlı bir terör örgütünün varlığından ve örgütün cinayetlerinden ilk olarak 2011 yılı sonunda haberdar olmuştu.
NSU’nun üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 2011 yılı kasım ayında bir banka soygunu gerçekleştirdikten sonra polisin takibinden kurtulmak için saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, terör örgütü üyelerinin intihar ettikleri öne sürülmüştü.
NSU’nun hayattaki tek üyesi olan ve tutuklu olarak yargılanan Beate Zschaepe’nin mahkemede susma hakkını kullanıyor olması nedeniyle örgütün "karanlık bağlantıları" aydınlatılamıyor ve birçok soru hala yanıt bekliyor.