Alluş: “IŞİD İçinde İranlı Komutanlar Var”

Irak-Şam İslam Devleti’ne karşı savaş ilan eden Suriyeli komutanlardan Muhammed Zehran Alluş, Al Jazeera Türk’e konuştu. Alluş, IŞİD'ın Suriye rejimi ve İran bağlantısı olduğunu söyledi.

Can Hasasu’nun haberi:

Ceyş El İslam (İslam Ordusu) lideri Muhammed Zehran Alluş, savaş ve siyaset meydanındaki son gelişmeleri değerlendirdi. Irak-Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) karşı açtıkları cephelerin Cenevre konferansı ile ilgili olmadığını belirten Alluş, örgütün halka verdiği zararı durdurmayı amaçladıklarını söyledi.

Al Jazeera ile, cephe gerisindeki gizli bir karargahta görüşen Alluş, birinci Cenevre Konferansı'nda alınan kararların hâlâ uygulanmadığını hatırlatarak, ikinci Cenevre’nin neye dayanarak toplandığını anlamadığını söyledi: “Birinci konferansın kararları nerede kaldı? Güvenli geçiş koridorları nerede, hani kuşatılan yerlerde kuşatma kalkacaktı, hani sivillerin öldürülmesine son verilecekti, hani Suriyelilere karşı silah kullanılmayacaktı? Bunların hiç biri gerçekleşmedi. Bazı ülkeler diyor ki: 'oturun ve masada anlaşın, sonra sizi destekleriz.' Neden şimdi yardım etmiyorsunuz, neden haklıya hakkını teslim etmiyorsunuz? Hangi dinde, hangi kanunda 1 milyon 600 bin kişiyi kuşatıp açlığa terk etmek kabul edilebilir?”

'Uzlaşının bir ilkesi olmaz mı?'

Şam’a bağlı El Guta ve Duma bölgeleri ile Şam kırsalında etkili olan Ceyş El İslam, başkentin lokomotif direniş gurubu olarak görülüyor. Esed yönetiminin kimyasal silah kullandığı iddia edilen bölgeler Ceyş El İslam’ın denetimi altında. Grubun lideri Alluş, kendilerinin Esed rejimi ile aynı masaya oturtulmaya çalışılmasını ilkesizlik olarak görüyor: “Dünya düzeni nasıl olur da kendi insanlarını kimyasal silahlarla vuran câni bir rejimi, mazlum halkı ile aynı masaya oturmaya davet eder. Bu cellâtla kurbanın birbirine denk saymak değil midir? Adalet ve insaf nerede?”

Ceyş El İslam’ın denetimindeki bölgeler, bir buçuk yıldır Esed güçleri tarafından kuşatılmış durumda. Yaklaşık 50 kilometre çapındaki alan içerisinde Alluş’a bağlı savaşçıların yanısıra birçok sivil yerleşim de bulunuyor. Ceyş El İslam’ın lideri dünyanın bu kuşatma karşısında bir şey yapmamasını eleştiriyor: “Başkent Şam’ın güneyinde, Guta’da  açlıktan ölen insanlar ile ilgili birçok kayıt var elimizde. Suçları neydi? Diyelim ki savaşçılar terörist, rejime karşı savaşmayan milyonların suçu ne? Tek suçları Allah’a olan inançları. Bunun için kuşatıldılar ve ölüme terk edildiler”.

'Suriyelilerin kanlarını satmayın'

Surriye halkını, gerçek anlamda, cephede savaşanların temsil ettiğini söyleyen Alluş, Cenevre’ye katılan kişilerin birçoğunu meydanı boş bulan fırsatçılar olarak görüyor: “Cenevre'ye gitmek isteyenlere ise 'sakın ha sakın Suriyelilerin kanını satmayın' diyoruz. Biz Suriyelilerin kanını satmıyoruz. Cenevre’ye gidenlerin Suriye halkının gerçek temsilcileri olması gerekir. Kendini temsilci atayıp Suriyelilerin kanıyla pazarlık yapanlardan değil”.

'IŞİD ile Esed arasındaki tek fark sakal'

On günden beri, Halep’ten Şam’a kadar uzanan birçok cephede, farklı direniş grupları, Irak-Şam İslam Devleti’ne karşı savaş ilan etti. Irak’taki El Kaide örgütlenmesinin başında iken Suriye’ye geçen Abubekir El Bağdadi tarafından yönetilen IŞİD, yabancı savaşçıların katılımıyla kısa sürede bölgede etkili olmaya başladı. Alluş’a göre Bağdadi ve adamlarına karşı başlattıkları operasyonların sebebi IŞİD’in Suriyelilere tıpkı Esed rejimi gibi zulüm ve işkence yapmaya başlaması yatıyor: “Bağdadi’nin örgütü kurtardığımız bölgelerde bize bulaşmaya başladı. Bizim ve Özgür Suriye Ordusu’nun unsurlarını kaçırmaya başladılar. Suriye ordusundan ayrılan bazı subayları öldürdüler, İslami gruplardan adamlar öldürdüler. İmdat hatlarımızı ve özgürleştirilmiş bölgeler arasındaki bağlantıyı kestiler. Suriye rejiminin kullandığı bütün yöntemleri kullanmaya başladılar tek farkları maalesef sakallarıydı. Yani rejimin yöntemleri ile, İslami bir isim altında, halkımıza zulüm ve baskı yapıyorlar.”

Yabancı savaşçıların “Nusayrilere karşı savaşıyorsunuz” diye kandırıldıklarını söyleyen Alluş, Bağdadi’nin komuta kademesinin Esed rejimi ile ilişkisi olduğuna yönelik birçok delilleri olduğunu ileri sürdü: “Bağdadi’nin Carablus Emiri olarak atadığı vali Mısırlı olduğunu iddia ediyordu. Ancak ortaya çıkardık ki bu adam Beşşar Esed’in Cumhuriyet Muhafızlarında bir subaymış. Carablus’a girdiğimizde bu işbirliğine kanıt olacak başka belgeler de ele geçirdik. Esir aldığımız bazı IŞİD komutanlarının üzerinde İran pasaportları ve İran’a giriş damgaları olan başka pasaportlar bulduk.”

Suriye’de yaşanan şiddet olaylarının İslami görüşteki gruplara mal edilmesinin doğru olmadığını savunan Alluş, adam kaçırma, işkence ve zulüm olaylarını IŞİD, soyguncu çeteler ve yabancı devletler tarafından finanse edilen bazı silahlı guruplarların işi olarak gösteriyor.  

Kürt bölgesinde özerklik

Kürt ve Arapların yüzyıllarca, sorunsuz bir şekilde bu topraklarda yaşadığını hatırlatan Alluş, Cizire kantonu olarak adlandırılan bölgede Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) özerklik ilan etmesini tasvip etmiyor: “Ne yazık ki mezhep ayrımcılığı yapan Nusayri rejim, Arapları hükmüyle ezerken, Kürtlere de zulüm etti. Şimdi de bir takım adamlar gelmiş Kürtlere hükmederken, Arap ve Kürtlere zulüm etmek istiyorlar. Bunların başında da PKK, PYD ve benzer gruplar geliyor. Kürt bölgesini Suriye’den ayırmak, İslam ümmetini zayıf, küçük, dirençsiz parçalara ayırma projesinin bir bölümü. Bu, İslam ümmetine yapılan komplonun bir parçası ve bunu tamamen reddediyoruz."

Ceyş El İslam

Muhammet Zehran Alluş, Suriye'nin önde gelen şeyhlerinden biri olan Abdullah Muhammet Alluş'un oğlu. Şam'ın hemen dışındaki Duma'da yaşayan Alluş, 2009 ylında Suriye rejiminin İslami gruplara yönelik bir operasyonunda gözaltına alınarak Sednaya hapishanesine atıldı. 2011 yazında, bir af sonucu serbest kalınca, silahlı direnişe katıldı.

Duma'da kurduğu "İslam Bölüğü" adlı grup ile faaliyet göstermeye başlayan Alluş, yaptığı operasyonlarla herkesin dikkatini çekti. Yeni katılımlar ile büyüyen çekirdek kadro önce Liva El İslam (İslam Tugayı) ismini alarak faaliyet sahasını genişletti. Liva El İslam, 18 Temmuz 2012'de başkent Şam'da meydana gelen bombalı saldırıyı üstlenmişti. Saldırıda Savunma Bakanı Davut Raciha, Savunma Bakan Yardımcısı Asıf Şevket ve eski Savunma Bakanı Korgeneral Hasan Turkmani yaşamlarını yitirmişti. 

Liva El İslam daha sonra Ceyş El İslam (İslam Ordusu) ismini alarak 25 bin kadar savaşçıyı bir araya getirdi. 22 Kasım 2013 tarihinde Alluş, Ahrar El Şam, El Tevhid Tugayı ve Sukur El Şam Tugayı gibi Şam ve Halep arasında faaliyet gösteren diğer güçlü direniş grupları ile birlikte "İslami Cephe" bayrağı altında ortak hareket etme kararı aldı.

Kaynak: Al Jazeera Türk

 

Suriye Haberleri

Ahmed el-Şaraa: Türkiye her zaman Suriye'nin yanında yer aldı, bunu unutmayacağız
Hakan Fidan: Doğru tarafta yer almış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye devrim lideri Ahmed el-Şaraa ile görüştü
İşgalci Çin’den Suriye’nin yeni yönetimine Uygur küstahlığı
Suriye'de 14 yıl sonra köyüne kavuşan Semir Akça evini mayınlarla çevrili buldu