Allah’tan Korkun ve Bana İtaat Edin

MURAT KAYACAN

Kur’an’da on ayette peygamberlerin kavimlerine İslam’ı tebliğ ederken Allah’tan korkun ve bana itaat edin uyarısında bulundukları belirtilmektedir. Kur’an’da bu uyarı Hz. Şuayb ve Hz. Lut’tan bir, Hz. Nuh, Hz. Hud, Hz. Salih ve Hz. İsa’dan ikişer defa nakledilmektedir. Bu yazıda söz konusu ayetleri nüzul sırasına göre ele alacağız. Bu sıralama aynı zamanda belirtilen peygamberlerin risalet görevi sırasına da uygundur.

Hz. Nuh’un kavmi kendilerine gönderilen elçileri yalancılıkla suçladılar. Bunun üzerine kardeşleri Hz. Nuh onları Allah’tan sakınmaya davet etti. Ardından da onlara kendisinin güvenilir bir elçi olduğunu söyleyerek şöyle bir uyarıda bulundu: “Allah’tan korkun ve bana itaat edin.” O, bu çabasına karşılık onlardan bir şey de beklemiyordu. Ardından Hz. Nuh aynı uyarıyı onlara bir kez daha yaptı (Şuara, 26: 105-110).

Hz. Nuh’unkinden farklı olarak Âd kavmi, Allah’tan korkun ve bana itaat edin şeklinde Hz. Hud’un sözünün yer aldığı bağlamda “Hud’un kavmi” şeklinde kullanılmamaktadır. Söz konusu her iki kavim de elçileri yalanlamaktaydı. Kardeşleri Hud da Hz. Nuh gibi onları Allah'tan sakınmaya çağırdı ve güvenilir bir elçi oluşuna dikkat çekti. Ardından o da “Allah’tan korkun ve bana itaat edin.” dedi. Bu uyarısının ardından o da çabasına maddi karşılık beklemediğini belirtse de aynı uyarıyı yapmadan önce Hz. Nuh’tan farklı olarak onlara şu soruları yöneltti: “Siz her yüksek yere bir alamet dikerek eğleniyor musunuz? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz? Yakaladığınız zaman, zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?” (Şuara, 26: 123-131).

Nasıl Âd kavmi yazı boyunca ele aldığımız uyarı bağlamında Hud’un kavmi şeklinde yer almadıysa, benzer şekilde Hz. Salih’in kavmi de Hz. Salih’e atfedilmeksizin Semud kavmi şeklinde müstakil olarak belirtilmektedir. Hz. Salih’in onlara söyledikleri, Hz. Nuh ve Hz. Hud’un kavimlerine söyledikleri ortak sözlerle aynıdır. Farklı olarak Hz. Salih kavmine şunları söylemektedir: “Siz burada, güven içinde bırakılacak mısınız?        Böyle bahçelerde, çeşme başlarında? Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında? (Böyle sanarak) dağları oyup ustaca evler yapıyorsunuz.” (Şuara, 141-150).

Konumuz bağlamında, Hz. Nuh’a olduğu gibi Hz. Lut’a da, kavmi atfedilerek belirtilmiştir. Hz. Lut’un söyledikleri önceki üç peygamberin ortak sözleri ile aynıdır. Farklı olan sözleri şöyledir: “Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış (sapık) bir kavimsiniz!” (Şuara, 26: 160-166).

Hz. Şuayb’ın elçi olarak gönderildiği Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla suçlamış bir topluluktur. Semud ve Âd kavminin peygamberlerine atfen adlandırılmaması gibi Eyke halkı da Hz. Şuayb’a atfedilerek belirtilmemektedir. Önceki dört peygamberle ortak sözleri sarf eden Hz. Şuayb farklı olarak şöyle demektedir: “Ölçüyü tastamam yapın, (insanların hakkını) eksik verenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve önceki nesilleri Yaratandan korkun.” (Şuara, 26: 176-184).

İsrailoğullarına örnek (mesel) kılınan Hz. İsa’nın (Zuhruf, 43: 59) söz konusu uyarı bağlamında söyledikleri önceki peygamberlerin söylediklerinden oldukça farklıdır. O açık delillerle geldiği zaman onlara hikmet getirdiğini ve ayrılığa düştükleri şeylerden bir kısmını onlara açıklamak için geldiğini söylemekte ve “Öyleyse Allah'tan korkun ve bana itaat edin.” demektedir. Çünkü Allah, onun da onların da Rabbidir. Öyleyse O'na ibadet etmelidirler. Zaten doğru yol da budur (Zuhruf, 43: 63-64). Hz. İsa ondan önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve onlara haram kılınan bazı şeyleri de helal kılması için gönderilmiş, onlara Rablerinden bir mucize getirmiş ve şöyle demiştir: O halde Allah'tan korkun, bana da itaat edin! Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk edin. İşte bu doğru yoldur." (Al-i İmran, 3: 50-51).

Sonuç olarak şöyle diyebiliriz. Yukarıdaki peygamberlerin ortak yönlerinden birisi de kavimlerinden şu talepte bulunmalarıdır: Allah'tan korkun ve bana itaat edin! Tebliğde “korkutmanın yadsınamazlığını” gösteren bu uyarı bağlamında söz konusu peygamberlerden Hz. Hud, Hz. Salih ve Hz. Şuayb’ın kavimleri o peygamberlere atfen değil müstakil olarak belirtilmiştir. Hz. İsa’nın gönderildiği kavim hariç diğer tümünün peygamberi değil peygamberleri yalanladığından söz edilmiştir. Hz. İsa ile ilgili olarak belirtilen iki ayet hariç, söz konusu uyarının tümü Şuara suresinde yer almaktadır. Bu uyarıda kısa aralıklarla iki defa bulunan peygamberler gibi Hz. İsa da iki defa aynı uyarıda bulunmaktadır ama onun uyarıları iki ayrı surede yer almaktadır.