Abdullah Yıldız/Yeni Akit
Allah’ın İpine Yapışmak
Bölgemizde Siyonist saldırganlığın, ülkemizde de ırkçı-bölücü terörün tırmandığı bir ortamda Kur’ân-ı Kerim’in şu dört ayeti öncelikli yol haritamız olmalıdır:
Âl-i İmrân, 103: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz. Siz bir ateş çukurunun kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.”
“Allah’ın ipi”, müfessirlere göre Kur’an ve İslâm’dır. “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışmak”, hep birlikte İslâm dinine inanmayı, onu kabul etmeyi ve gereklerini yerine getirmeyi ifade eder. Resulullah (s.a) Kur’an’ı, “Allah’ın gökyüzünden yeryüzüne sarkıtılmış ipidir” diye tanımlar. Allah’a karşı görevlerimizi gereği gibi yapabilmek için Allah’ın ipine toptan yapışarak tevhid inancında birleşmek, ayrılıktan uzak durmak ve hayatın sonuna kadar imanı korumak gerekir. İslâm dini inançta ve amelde birliği esas alır. İnançta Allah’ın birliği ilkesi, amelde de hac ve namaz gibi ibadetler insanları bir araya toplayarak Müslümanların birliğini sağlar. Fert olarak veya bölünmüş gruplar halinde yaşayanlar ise, sosyal, maddî ve manevî baskılar karşısında dayanma güçleri zayıf olacağından, dinlerini ve varlıklarını korumakta zorlanırlar…
İslâmiyet, düşünce ayrılığının düşmanlığa dönüşmesini, insanları çekişen ve vuruşan kamplara ayırmasını onaylamaz. Nitekim bu ayette Müslümanların birliği Allah’ın bir nimeti olarak değerlendirilirken, toplumsal barışı tehdit eden -ve İslâm’dan önce örnekleri çokça görülen- çekişme hallerini her an içerisine düşüp yanabilecekleri ateşten bir çukurun kenarında bulunmaya benzetmiştir. Yüce Allah, insanların böyle bir tehlike ile karşı karşıya kalmamaları için toptan “Allah’ın ipi”ne (Kur’an’a/İslâm’a) sarılmalarını, onun genel prensiplerinin dışına çıkmamalarını emretmektedir.
“O’nun (Allah’ın) nimeti sayesinde kardeş oldunuz” ifadesi ise, İslâm’ın insanlar arasında birlik ve beraberliği sağlama konusunda ne derece kaynaştırıcı önemli bir unsur olduğunu, hatta din kardeşliğinin, dolayısıyla inanç ve dava birliğinin soy kardeşliğinden daha kuvvetli olduğunu gösterir. Zira soy, dil ve vatan birliğinin, aynı ırktan olan Araplar arasında meydana getiremediği barış, kardeşlik ve dayanışmayı İslâm, bu millet arasında başardığı gibi farklı ırklar ve soylar arasında da başarmıştır. İslâm tarihi bunun örnekleriyle doludur (Kur’ân Yolu tefsirinden özetle).
Enfâl suresinin 46. ayeti ise şöyledir: “Allah’a ve Resulüne itaat edin. Ve birbirinizle didişmeyin. Sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider. Sabırlı olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” Elmalılı M.H.Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili tefsirinde bu ayeti şöyle açıklar: ‘Allah’a ve Resulüne itaat eyleyiniz ve aranızda niza etmeyiniz ki, feşele düşersiniz, yani zayıf, tembel, çekingen ve korkak olursunuz, salaklaşır, yılgınlaşırsınız ve rüzgârınız kesilir, havanız söner, ağırlığınız kaybolur, devletiniz elden gider. Ve sabırlı olunuz. Zira Allah, kesinlikle sabredenlerle beraberdir ve sabredenlere zafer ihsan eder.’
Enfâl 73. ayet mealen şöyledir: “Kâfirler birbirlerinin velîleri (dostları ve destekçileri)dirler. Eğer siz de öyle olmazsanız, yeryüzünde büyük bir fitne ve fesat çıkar.” Yani kâfir olanlar bile birbirlerinin velileridir. Eğer siz de öyle yapmaz; birbirinize velayet ve yardım işinde dayanışma içinde olmazsanız, yeryüzünde çok büyük bir fitne ve fesat olur da bunun büyüklüğünü kestiremezsiniz.
Şûrâ suresinin 39. ayetine gelince: “(Onlar) Bir zulüm ve saldırıya uğradıklarında, birlikte yardımlaşarak kendilerini savunurlar.” Müminler, haklarına bir saldırı olduğu zaman birbirleriyle yardımlaşır ve haklarını savunur, haksızlığa boyun eğmez, zilletten hoşlanmaz, azgınlık ve saldırıda bulunanın cezasını verirler. Aşırı gitmeyerek adâletle intikamlarını alırlar. Başka bir milletin himayesine sığınmazlar, kendi milletlerinin bağımsızlığı, izzet ve yardımı, birliği ile zalim ve azgının hakkından gelirler (Elmalılı vd.). A. A. Akgül mealinde belirtildiği üzere, müminler birbirleriyle yardımlaşarak (tüm haklarını koruyacak kurum ve kuralları oluşturarak) birlikte (ortak savunma paktı geliştirip) harekete geçerler.
Duamız, millet ve ümmet olarak hep birlikte bu ayetlerin buyrukları doğrultusunda eyleme geçmektir.