“Allah’ı ve Ahireti Hiç Unutmamalıyız”

Özgür-Der Amasya Temsilcisi Mustafa Siel tarafından Temsilcilik Salonunda Cuma günü, “Allah’ı ve Ahireti Unutma Neticesi İmtihanı Kaybetmemek İçin Neler Yapılabilir?” konusu işlendi.

İMANIMIZIN TEMELİ ALLAH’A VE AHİRETE YAKİNEN İMAN ETMEKTİR

İslam dininin temeli, şirk koşmadan tek ilah olarak Allah’a ve dünyanın imtihan yeri olup, esas ve daimi yurdun ahiret olduğuna yakinen (kesin bir kanaatla) iman etmeye dayanmaktadır.

Bu imanın neticesi dünya hayatını ahireti kazanmak için tek sermaye olarak değerlendirmek, yani namaz gibi sembolik ibadetler ile Allah’ın tüm emir ve yasaklarına uymak gibi muamelata dair eylemlerimizde salih amel etmek olan takva ise İslam’ın ameli boyutunu oluşturmaktadır.

ALLAH’I VE AHİRETİ UNUTAN, ASLINDA KENDİNİ UNUTMUŞ VE AHİRETİ PEŞİNEN KAYBETMİŞTİR

59.Haşr Suresi 18 ayette Yüce Allah bizlere ahiret günü azabından korunmak için takva, yani Allah’ın emir ve yasaklarına sımsıkı sarılmak azığını hazır etmemizi ve bu azığın ahirette kurtuluşumuza vesile olacak yeterlilikte olup olmadığının muhasebesini sık sık yapmamızı ve eksiklerimizi tamamlamamızı, yani takvamızı pekiştirip, azığımızı yeterli seviyeye getirmemizi emretmektedir.

Takip eden 19. ayette ise, bu konuya önem vermeyerek sadece giyim, hareket ve söz boyutundaki zahiri dindarlıkla yetinerek; düşünce, niyet ve duygularını, yani iç dünyalarını ihmal eden Yahudi ve Hristiyanların, kendilerini çok dindar zannederken aslında Allah’ın yolunda çıkmış durumda olduklarını, zira Allah’ı ve ahireti unutanlara Yüce Allah’ın kendi durumlarını unutturduğunu ve acınası durumlarının farkına varamadıklarını bildirmektedir.

ALLAH’I VE AHİRETİ HATIRLATAN AYETLER NELERDİR?

Kur’an’da Allah’ı ve ahireti, yani 67.Mülk Suresi 2. ayette bildirildiği üzere yaratılışımızın tek gayesi olan iman ve salih amele dayalı kulluk imtihanımızı hatırlatıcı 3 tür ayetten bahsedilmektedir.

Birincisi yazılı Kur’an ayetleri, ikincisi her insanın bizzat kendi iç dünyası (düşünceleri, duyguları, geçmişi, hayalleri vs.) anlamında enfüsi ayetler, üçüncüsü ise yeryüzünde ve gökyüzünde bulunan canlı ve cansız bütün yaratılmışlar, yani afaki ayetler.

Bir Müslüman Kur’an ayetlerini okuyup anlayacak ve bu ayetlerde verilen ölçüler rehberliğinde enfüsi ve afaki ayetleri okuyacak, yani onlar üzerinde tefekkür ederek Allah’ı ve ahireti, yani yaratılış gayesi olan kulluk imtihanını sık sık hatırlayarak gaflete düşmeyecek, yani kendini unutmayacaktır.

ÖNCE YAZILI KUR’AN AYETLERİNİ İYİCE ANLAMALIYIZ

Yazılı Kur’an ayetlerinin meal ve tefsirlerinden faydalanarak Allah ve ahiret bilincimizi saflaştırmak ve kuvvetlendirmekle işe başlamalıyız işe. Tevhidi bir Allah bilinci ile, dünyanın geçici ancak ahiretin tek sermayesi, yani tarlası olduğu ve asıl daimi hayatın ahiret hayatı olduğu, bu nedenle elimizdeki tek sermaye olan dünya hayatındaki imkanlarımızı iyi kullanmamız, yani yukarıda açıkladığımız şekilde ahirete takva azığı hazırlamamız gerektiğine bizler ancak Kur’an’ı hakkınca okuyup anlayarak yakinen iman edebiliriz.

Fakat bunu bir kere anlamakta yetmez, her gün Kur’an’ı anlayarak okumak suretiyle, idrak ettiğimiz iman gerçeklerini unutmamamız gerekmektedir. Zira insan unutkan bir varlıktır ve üzerine düşmediği şeyleri zamanla unutması kaçınılmazdır.

MODERN HAYATIN ALLAH’IN AYETLERİNDEN UZAKLAŞTIRICI ETKİSİ

Çoğumuz tarım toplumumun çocukları olup, geçmişte Allah’ın afaki ayetleri, yani tabiat ile içli dışlı idik. Bu nedenle gerek enfüsi ayetler, gerekse afaki ayetlerle kolaylıkla buluşabiliyorduk. Lakin sanayi ve hatta sanayii ötesi sanal toplum bizi bu ayetlerden iyice uzaklaştırdı.

Artık adeta fabrikavarı kümeslerde tabiatı görmeden ve yapay ışıklandırmalarla en fazla ürün alınmak için beslenen tavuklara döndük ve tabiat ayetlerinden iyice koparıldık. Televizyon ve internet ile sosyal medya ise bizleri enfüsi ayetlerden iyice uzaklaştırıyor.

Bu nedenle afaki ve enfüsi ayetlerle muhatap olmak için ciddi çaba sarf etmemiz, bunun için zaman ve zeminler oluşturmamız elzem. Zira afaki ve enfüsi ayetlerden uzaklaştıkça, Allah ve ahireti hatırlama imkanımız iyice zayıflamakta.

GÜZ VE KIŞ MEVSİMLERİNİ ZİKİR İMKANINA ZEMİN YAPMALIYIZ

Yazın uzun ve meşguliyeti bol günleri Allah’ı ve ahireti yeterince hatırlamaya çok müsait değil. Lakin girmiş olduğumuz güz ve arkasından gelecek kış mevsimleri hem günlerin kısalması ve gecelerin uzaması, hem de meşguliyetlerin azalması nedeniyle yazılı, enfüsi ve afaki ayetleri hatırlamak için daha geniş imkanlar sağlıyor bizlere.

Günlerin kısalması, güneşin ferinin sönmesi, havaların soğuması, bulutların gökyüzünü kaplaması, yaprakların sararıp dökülmesi gibi tabii mevsimsel değişiklikler, bizlere tefekkür ve hatırlama için imkan tanımanın yanında, ayrıca kendiliğinden teşvik edici oluyor. Önemli olan bu imkanları iyi kullanabilmek, mevsimsel değişiklikleri görebilmek ve algılayabilmek.

KUR’AN’I ANLAYARAK HER GÜN OKUYUP HATMETMELİYİZ

Öncelikle istisnasız her gün, tercihan sabah vaktinde en az bir sayfa Kur’an ve meali ile tefsirini okuyarak ve bu şekilde Kur’an’ı senede bir kez hatim ederek, yazılı ayetleri tekrar gözden geçirmemiz elzemdir.

Haftada 1 ya da 2 Kur’an dersine katılarak, beraber Kur’an’ı anlamanın bereketinden faydalanmalı, 1 yada 2 akşamda aile fertlerimizle beraber Kur’an’ı anlama ağırlıklı aile dersleri yapmalıyız.

GÜNDÜZ VE GECENİN TABİAT AYETLERİNİ ES GEÇMEYELİM

Bunun yanında, gündüzleri fırsat buldukça göğe, bulutlara, sararan yapraklara vs. bakıp tefekkür etmek, uzun kış gecelerinde televizyon, internet ve sosyal medyayı kullanımımızı iyice kısıtlayarak kendi nefsimizi muhasebe etmek gerekir.

Ayrıca uzun kış gecelerinde kitap ve dergi okumaya ağırlık vererek, kendimizi bilgi yönünden geliştirdiğimiz gibi, gece namazlarına kalkarak gecenin sessizliğinin bereketinden mutlaka faydalanmalıyız. Gece boyunca geçmişimizi, hayallerimizi, beklentilerimizi, günahlarımızı vs. muhasebe ederek, tevbe ve istiğfarla Allah’a yönelmeli ve ahirete yönelik arzumuzu bilemeliyiz.

CAMİLERİ, İHTİYARLARI, HASTALARI VE MEZARLIKLARI UNUTMAYALIM

Namazlarımızı daima vaktinde, mümkünse ezan okunmasının hemen ardından ve imkan buldukça mahalle yada işyeri yanındaki mescit ve camilerde cemaatle kılmalı; namazlarımıza sadece hareket ve dudak kıpırdatmaktan ibaret kılmayıp, düşüncelerimizi ve duygularımızı da katmalı, yani namazlarımızda huşuyu yakalamaya çalışmalıyız.

Fırsat buldukça en yakınlarımızın mezarlarını ziyaret ederek ölümü tefekkür etmeli, hastanelere ve bilhassa acil servislere uğrayarak dünyanın acı gerçeklerini başımıza gelmeden hatırlamak suretiyle, dünyada ve ahirette genişlik zamanlarında darlık zamanlarına hazırlıklı olmanın önemini hatırlamalıyız.

Özellikle tanıdığımız hastalar ile aile büyüklerimizi ve ihtiyarlarımızı sadece bayramlarda değil, düzenli periyotlarla ziyaret edersek, hem Allah’ın bir emrini yerine getirmiş, hem onlara sevinç vermiş, hem de kendimiz Allah’ı ve ahireti hatırlama konusunda güzel bir imkana kavuşmuş oluruz. 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi