Fevzi Zülaloğlu / Haksöz Dergisi
Yüce Allah yarattıktan sonra kenara çekilen olan bitene seyirci kalan, etkisiz bir ilah değildir. O’nun yaratması ve yönetmesi süreklidir, dinamiktir.
“Göklerde ve yerde bulunanların hepsi O’ndan ister (O’na muhtaçtır). O her an yaratma halindedir.” (Rahman, 29)
“O, dilediği her şeyi yapan tek zattır.” (Buruc, 85/16)
İlk insandan itibaren nübüvvet kurumunun inşa edilmesi Allah’ın yaratıp kenara çekilmediğini, insanı başıboş bırakmadığını göstermektedir. Rabbimiz tarih boyunca, nebilerle-resullerle hem uyarmış hem de müjdelemiştir.
Deistlerin iddia ettiği gibi, Âlemlerin Rabbi insanı yaratıp kenara çekilmemiştir; birtakım haklar ve sorumluluklar yüklemiştir. Nebilerin-resullerin varlığı deizmin tüm iddialarını çürütmektedir.
Rabbimiz yeryüzünde yapılan haksızlıklara karşı da hiçbir zaman kayıtsız kalmamıştır ve çeşitli şekillerde müdahale etmiştir. İnsana özgür irade alanında tanınan hakları, deizm yanlış yorumlamaktadır. Oysa Rabbimiz cezalandırılması gerekenin cezasını erteler, yani imhal eder ama ihmal etmez. Ancak Rabbimizin müdahale şekilleri çok çeşitlidir.
İlahi müdahale bazen bir zalimin başka bir zalimin eliyle cezalandırılması şeklindedir. Bazen görünmez ordularladır. Bazen Fil Sûresi’nde anlatıldığı gibi, doğrudan göklerde ve yerde bulunan, somut-soyut orduların, zerrelerin-kürrelerin, virüslerin harekete geçirilmesi şeklindedir. Bazen de ahirete, ‘Hesap Günü’ne ertelemek şeklindedir.