Allah’a yaklaştıracak vesileler aramak

Vesile, kulun Allah’tan bir şey istemeye yüzünün olabilmesi için yapılacak ibadetlerini yapması, hayır ve hasenatta, ardında da dua ve niyazda bulunmasıdır.

Faruk Beşer, Yeni Şafak gazetesinde yazısında Tevessül/Vesile kavramlarını yorumluyor:

Tevil bahsine biraz ara verip soluklanalım. Tevessül ve istiğase kavramlarını ele alalım. Bunlar da aslında tevile kurban gitmiş kavramlarımızdandır. Bir iki yazı ile bunların aslını öğrenmeye çalışacağız.

Tevessülün kelime anlamı; vesile edinme, yani bir yol, bir sebep bir çare arama demektir. Allah (cc) kendisinden yardım isteyen müminlerin bunun için vesile edinmelerini, bir bakıma kendilerine düşeni yapmalarını ister. Yani Allah’tan bir şey isteyenler bir vesile arasınlar, Allah için bir şeyler yapsınlar ki istemeye yüzleri olsun demek istenir. ‘Ey iman edenler, Allah’a karşı takvalı olun, O’na yaklaştıracak vesileyi arayın ve O’nun yolunda cihat edin ki, kurtulabilesiniz’ buyurur (5/Mâide, 35). Demek ki, önce iman, sonra takva yani Allah’ın emir ve yasaklarına riayet, sonra da ilave olarak bir vesileye tutunma. Ve cihad da o vesilelerin en büyüklerinden biri.

Vesile kelimesinin Kur’an-ı Kerim’de iki yerde ve marife/bilinene işaret eden bir kalıpla gelmiş olması (Mâide/5, 35; İsra/17, 57), aslında onun bilinen bir şey olduğunu ihsas eder. Yani tutunacağınız vesileler bellidir.

O halde vesile, kulun Allah’tan bir şey istemeye yüzünün olabilmesi için yapılacak ibadetlerini yapması, hayır ve hasenatta, ardında da dua ve niyazda bulunmasıdır. Şu ayeti kerimede söylenen de işte böyle bir tevessüldür, vesile edinmedir: ‘Ey müminler, Allah’tan sabır ve namazla yardım dileyin’. (2/Bakara, 153). Demek ki, insan Allah’tan bir şey isteyecekse farzların dışında bir de nafile namaz/hacet namazı kılarak istemesi, olmadıysa buna sabırla devam etmesi, yardım dilemeye yüzünüzün olmasının, sonunda da istediği yardımın gelmesinin bir vesiledir.

Bu anlamdaki vesileyi bize bizzat Kuranıkerim söylüyor hatta emrediyor. Bir ayeti kerimede de Allah ‘en güzel isimler Allah’ındır, O’na bu isimlerle dua edin…’ (7/E’râf, 180) buyurur. Yani Allah’tan bir şey isterken bu istenilen şeyi O’nun en münasip ismiyle istemek de O’nun isimlerini vesile edinmek, yani onlarla tevessül etmek demektir. Mesela bol rızık isteyecek olan kul, önce bunun maddi sebepleriyle tevessül edecek, sonra da ‘ya Rezzâk’ diyerek isteyecektir. Bunun önemi şuradadır: Allah’tan O’nun isimleriyle isteyen bir kul, Allah’ı bu isimleriyle tanıyor ve O’nu hakkıyla takdir ediyor olduğunu göstermiş demektir. Bunu Allah’a arz ederek istemesi istediğini almasının bir vesilesi olmuş olur. Asıl tevessül yani vesile arama bunlardır.

Farz namazların ardından ve Kuranıkerim hatmedildiğinde yapılan duaların daha makbul olmasının sebebi de bu güzel amellerin birer vesile kılınması yani bunlarla tevessül edilmesidir. Aslında Allah için yapılan her salih amel bir vesile olabilir. Allah’tan O’nun isimleriyle istemek de bu isimlerle bir tevessüldür. Bunu da bizden yine Allah istiyor. O, ‘Allah’ın güzel isimleri vardır, O’na onlarla dua edin’ buyuruyor. (7/Araf, 180).

Buna bağlı olarak kulun Allah’tan yardım isterken kendinin yaptığı iyiliklerini Allah’a arz edip onlar vesilesi ile yardım istemesi de yine meşru bir tevessüldür, bunu da Resulüllah’tan (sa) öğreniyoruz. Onun bize verdiği şöyle ilginç bir misal vardır:

‘Bir zamanlar üç arkadaş yolda yürürlerken yağmura yakalanıp bir mağaraya sığındılar. Yağmurun etkisiyle büyük bir kaya gelip mağaranın ağzını kapadı. Çıkabilmenin çaresini aradılar ve yaptığımız salih amellerle Allah’a dua edelim, belki kapımızı açar diye karar verdiler. Birisi yaşlı annesine babasına yaptığı iyilikleri, diğeri güzel bir kadınla tam beraber olacakken Allah’tan korkup bundan vaz geçtiğini, öbürü de çalıştırdığı işçisi ücretini alamadan gidince onun ücretini nemalandırıp çoğalttığını ve yıllar sonra çıkagelen işçiye ücretini kat kat fazlasıyla verdiğini anlatarak ya rab, bunları senin rızan için yaptıysak bizi kurtar diye dua ettiler, Allah da mağaranın ağzını tıkayan taşı tamamen kaldırdı ve çıkıp kurtuldular’. (Buhari, Müslim).

Resulüllah (sa) bunu bir misal olarak mı, yoksa gerçekten yaşanmış bir vakıa olarak mı anlatmıştır bilmiyoruz, ama bu fark etmez, bundan anlaşılan şudur; insan daha önceleri Allah için yaptığı iyi işleri vesile edinerek, yani onlarla tevessül ederek Allah’a yalvarabilir, böyle bir tevessül de meşrudur.

Diğerlerini de göreceğiz inşallah.

İslam Düşüncesi Haberleri

Kemalistlerin cehaleti uçsuz bucaksız saçmalama özgürlüğü sunuyor!
İ’tizâl ile itidal arasında Allah nerededir?
Mutlak kötüye karşı el-Kassam’ın özgürleştirici ribatı ve cihadı
Yaratılış gayesinden uzaklaşan insan huzurlu olamaz!
Öncelikli hedef neden tağuti otoritedir? Ve asabiye gündemleri geri itilmelidir!