“Allah Kimin Samimi, Kimin de Yalandan Tövbe Ettiğini Bilir”

Kadir Aslan, Üsküdar Özgür-Der’de Günah ve Tövbe konusunu Menar Tefsirinden hareketle ele aldığı konuşmasında, öncelikli olarak kavramların sözlük anlamlarına değindi.

Bu minvalde,

Fevahiş: çirkin ve iğrenç olan fiiller ve edepsizliklere denir.

Kebairin karşıtını ise seyyiat ile ifade ediliyor. Kur’an’daki kullanımına göre seyyiat hem büyük hem küçük günahlara şamildir.

Lemem; basit ve küçük günahlar anlamına gelir.

Abduh’a göre; günahı küçük ve büyük olarak ayıranlar ve ayette (Casiye, 21) geçen seyyiat kelimesini küçük günah diye anlayanlar bu ayeti anlamamışlardır. Seyyiat kelimesinin anlamı şudur; Yüce Allah'ın bize söz ettiği her yasaklama ve seyyie içinde; kebire veya kebair ya da sağire veya seğair vardır. Her günah içinde büyük günahların en büyüğü yasaklamaya veya emre aldırmazlık mükellefiyete konu olan şeye hürmetsizlik etmektir. Günahta ısrarda bu kısma girer.

İnsan uzun süre günah işlemeye devam ederse günahlar kendisine hâkim olur ve dal budak salar bu kirler, ancak nefsin salih amelle tezkiyesi sayesinde temizlenir.

HİÇBİR GÜNAHKÂR BAŞKASININ GÜNAHINI ÇEKMEZ

Abduh’un “Fakihlik taslayan kimselerle tefsir dalında eser veren bazı kişilerin Necm süresindeki bu ayeti (Necm,18-19) yorumlarken ileri sürdükleri yorumlara aldanmaman için seni uyarmak istiyorum. Bu yorumları yapan kimseler bazen saçma sapan tevillerle, bazen aslı astarı olmayan nesih iddiasıyla bazen bu ayetin bizim şeriatımızda değil İsa ve Musa’nın şeriatlarına ait olduğunu iddia ederek veya bu ayetin kâfirlere ait olduğunu söyleyerek kelimelerin yerlerini değiştirmektedirler.” Yorumunu aktardı.

TEVBENİN SAHİH OLMASININ ŞARTLARI

Tövbenin vakti günahın işlendiği ana ne kadar yakın olursa kabul ümidi o derce güçlü olur. Günahta ısrar etmek, aldırış etmemek ve ileriye ertelemek suretiyle tövbe vakti ne kadar geciktirilirse kabul edilmeme korkusu o kadar ağır basar.

Bir kimse günah işleyip de pişman olup tez vakitte tövbe etse müspet amelle fesadın kötü neticesini düzeltmesi gerekir. Çünkü Allah biliyor ki kulları zayıf oldukları için kötülük işlemeden kendilerini koruyamazlar.

Allah'a isyana düşmüş bir kimseye tövbe imkânı verilmeseydi insanlar fesada uğrar ve helak olup giderlerdi. Helak olduğunu bilen kimsenin nefsiyle mücadele etmesinin ve tezkiye olmasının hiçbir anlamı kalmazdı.

Allah fazilet ve tövbe kapısını açtı ve onlara kötülüğün iyi amel işlenerek silineceğini gösterdi.

Eğer her günah mağfiret edilse ve her kötülük bağışlansaydı insanlar hayır işlemeyi kötülüğe tercih etmezlerdi. Yüce Allah kimin nasuh (samimi) kimin de yalandan tövbe ettiğini bilir.

Haber: Şuayp Koytak

 

Etkinlik-Eylem Haberleri

"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi
Üniversiteli Müslümanlar sabah namazında Fatih Camii’nde buluştu