Dünya hayatı insanlar için bir imtihan yeridir. Ve çeşitli imtihanlara tabii tutulduğumuz bu hayatta mümince yaşamak, kendimizi ve toplumu ıslah etmek ise hepimizin sorumluluğu dâhilindedir.
Rabbimiz Hucurat Sûresi 15. ayette iman edenlerin hiçbir şüphe ve kuşkuya kapılmadan Allah yolunda fikri ve fiili her türlü engeli kaldırmak için malları ve canlarıyla“cihad” eden sadıklar olduğunu vurgular. Ve Muhammed Sûresi’nde belirtildiği gibi Müslümanlar, “Siz Allah’a (dinine) yardım ederseniz Allah’ta size yardım eder” düsturu gereği yaşamlarını ve eylemlerini eğer Allah’ın rızası doğrultusunda sürdürürlerse, tıpkı Rasulullah’ı desteklediği gibi benzeri ilahi yardımlarla onları da destekleyeceğini belirtir.
Rabbimizin bu bağlamda mümin kullarına ilahi yardımı olarak gönderdiği kavramlarından birisi de “sekine”kavramıdır. Sekine; durmak, dinlemek, bir yerde kalmak manasındaki “s-k-n” kökünden türemiştir. Sözlükte kalp huzuru, itminan duygusu, güven, sükûnet, dinginlik, vakar, ağırbaşlılık gibi anlamlara gelmektedir. Ancak tasavvufta ise sekine kelimesi gaybın, manevi feyzin gelişi sırasında kalbin tatmin olma hali ve gönlün huzura kavuşması olarak değerlendirilerek, ilham kavramıyla da karşılık bulmuştur.
Vahdet-i Vücut düşüncesinin banilerinden olan İbn Arabî “sekine”yi nefs ile ilişkilendirmiş, imanın artıp eksilme hususunu buna bağlamıştır. İbn Kayyım el-Cevziyye ise,“sekine” kavramını sufilerin şahsiyetiyle ilişkilendirerek izaha çalışmıştır.
Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda ise, “sekine” kavramı biri Bakara Sûresi, ikisi Tevbe ve üçü Fetih Sûresi olmak üzere toplam altı ayette geçmektedir. Bakara Sûresi 248. ayette geçen “sekine” görülen bir nesneyi bulmaktan meydana gelen kalbi teskin edici, gönle ferahlık ve huzur verici bir sevinci ifade etmektedir.
Tevbe Sûresi 26. Ayette Rasul’le beraber tüm müminleri kapsayan bir “sekine”den bahsedilirken aynı sûrenin 40. ayetinde ise, Allah’ın Peygamberini gaybi yardımla destekleyip, koruduğunu görmekteyiz.
“Sekine” ile ilgili diğer üç ayet ise Fetih Sûresi’nde geçmektedir. Bu üç ayette de “sekine” kavramıyla inananların imanına iman katarak inançlarının artması, müminlerin takvaya bağlanması ve aynı zamanda buna layık olduklarının vurgusu yapılmaktadır.
Birçok hadiste de “sekine” kavramı Kur’an’da geçtiği gibi Allah’ın indirdiği bir yardım olarak geçmektedir. Kimi hadislerde“hayâ” kavramıyla ilişkilendirilmiş ve bazı hadislerde de müminlerin eylemlerinde tepkisel kalmamaları gerektiği belirtilmiştir.
Bazı kaynaklarda ise “sekine” Kur’an okumak olarak değerlendirilmiştir. Ancak kimi mutasavvıflar tarafından bu okuma bilinçsiz bir okuma biçimi olarak algılanmıştır. Oysa Kur’an, okuma eylemini bir bilinç üzerinden yapmayı emreder. Sorunlarımızın çözümünü Kur’an bütünlüğünden okumamızı ister. Ve bu bilinçli okuma eylemi insanın kalbine ve bedenine bir dinginlik, bir huzur katar.
Kur’an’a baktığımız zaman “sekine” gibi Allah’ın zor zamanlarda mümin kullarına gönderdiği farklı gaybi yardımları da görmekteyiz. Bunlardan bazıları şunlardır:
1- Allah, Bedir Savaşı’nda melekleriyle kullarına yardım göndermiştir.
(Ali-İmran, 123-127)
2- Allah, Hendek Savaşı’nda görülmeyen ordularla müminlere yardım etmiştir. (Ahzap, 25-27)
3- Allah, Mekke’nin fethinde müminlere gaybi yardımda bulunmuştur.
(Nasr, 1-3)
Sonuç olarak şunu ifade edebiliriz ki, “sekine” mucizenin aksine gözle görülmeyen ilahi, gaybi bir yardımdır.
“Sekine”, zor zamanda Allah tarafından gelen bir destek ile motive edilmenin diğer bir adıdır.
“Sekine”, zalimlerin, kâfirlerin tuzakları, hileleri karşısında müminler için Allah tarafından gönderilen bir zırhtır.
“Sekine”, zorlu bir mücadele içinde olan müminler için sabrın ve metanetin Allah tarafından onure edilmesidir.
Ve sekine, Tevbe Sûresi 40. ayette geçtiği gibi “Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir” şiarının en güzel örneğidir…
Kapitalist yaşam tarzını, ulusalcılığı, diktatörlükleri veya liberal kokuşmayı ve her türlü ifsadı ve tuğyanı dayatanlara karşı; Müminlerin mevcut hali ve geleceği üzerine her türlü şerli hile, planlar, tuzaklar, komplolar kuranlara karşı; ve Suriye, Mısır, Arakan, Orta Afrika başta olmak üzere Müslümanları fiilen kıymaya çalışanlara karşı; ayrıca her türlü cin ve insan şeytanlarına karşı (6/112) imtihanı kazanmanın yolu kimliğimiz, duruşumuz ve mekanımızda hak üzere olmaya çalışmak, Allah’tan başka yardımcımız yoktur bilinciyle mücadelede önce takva üzere “Ben varım” diyebilmektir. İşte “sekine”ye ulaşabilmenin yolu.
Her türlü tuzağa ve baskıya rağmen İslami kimliğimizle tedbirimizi almaya çalışmak, ayaklarımızı sabit tutabilmek ve Allah’tan başka yardımcımız yok diyebilmek.
Hedonizme dayanan Batılı yaşam tarzına da, kimliğimizi soymaya hatta yırtmaya çalışan sömürgecilere de ve onların kolonyalist eli silahlı tetikçilerine karşı da “Sekine”ye aday bir kimliğe ulaşmadan nasıl özgürleşebilir ve nasıl vahiy ve fıtratın vaat ettiği iklimle kucaklaşabiliriz?