Mısır müftüsü (bizdeki Diyanet İşleri Başkanı gibi) Prof. Dr. Ali Cum'a iyi yetişmiş, ilmiyle amil, yaşadığı çağı idrak etmiş, önemli tecrübe birikimi olan bir İslam alimi. Birkaç ay önce İstanbul'da yapılan ilmi bir toplantıda kendisiyle tanışma ve konuşma fırsatı da bulmuştuk.
Tunus'ta başlayan, Mısır ve diğer bazı İslam-Arab ülkelerinde devam eden isyan hareketi ile ilgili olarak kendisiyle bir röportaj yapılmış ve sitesinde yayınlanmış. Olup bitene bazı yönlerden ışık tutan önemli bir röportaj olduğu için özetleyerek nakletmenin faydalı olacağını umuyorum.
S (soru)- Anayasa referandumundan önce tavrınızı açıklamadınız, niçin?
C (cevap)- Hakim olan kültür gereği birçok insan fetva ile şahsi görüşü karıştırıyorlar. Ben herkesin kendi kanaatine göre "evet" veya "hayır" demesini ve demokrasinin bu manada tecelli etmesini isterim; reyimi açıklarsam birçok kimse beni taklid ederek oy verir ki bu sağlıklı değildir.
S- Referandumdan önce bazıları ve özellikle Müslüman Kardeşler ile Selefi Topluluklar "Evet" oyu için dini heyecanı kullandılar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
C- Bunu asla kabul edemem. Demokrasi konusunda İslam Fıkhı'nın görüşü şudur: Allah'ın insanları birbirinden rızıklandırması için onları serbest bırakmak. Benim açımdan kritik olan mesele gelecek referandumlar ve seçimlerdir. Bizim bu kültürü yerleştirmemiz gerekiyor. Bırakalım insanlar kendilerini temsil edecek kişileri, başkanı, anayasa denilen "sosyal sözleşmeyi" serbestçe seçebilsinler. Evet eski demokrasilerde din kullanılmıştır, ama bugün geldiğimiz noktada bunu kabul edemem.
S- Fakat Allah Teâlâ bizi, "Evet" veya "Hayır" oyumuzdan dolayı hesaba çekecek değil mi?
C- Kişi ictihad eder de doğruyu bulursa iki sevap alır, hata ederse bir sebap alır. Bu ictihad yalnızca ilim ve fıkıh alanlarında olmaz, dünya işleri ile de ilgili olabilir. Bazı dünya işlerinde hak ve batıl değil, güzel/uygun veya daha güzel/daha uygun ikilisi vardır.
S- İhvan, Kıptî gençlerle doğrudan diyalog çağrısında bulundu, bu size daha çok yakışan bir şey olduğu halde neden yapmadınız?
C- Bu İhvan için yeni ve güzel, takdir de ediyoruz, ama bu konuda öncelik onlara ait değil, kurumumuz devrimden önce de sonra da bu diyalogu uyguluyor ve sürdürüyor, ben de şahsen kilisede konferanslar veriyorum ve bazı Mesîhî kardeşlere de seminerler ve kurslar tertip ediyorum.
S- Zat-ı âlînize göre din ile siyasetin birlikte olduğu alanın sınırı nedir?
C- Siyasetin iki manası vardır: 1. Ümmetin işlerini düzene koymak, ihtiyaçlarını karşılamak, 2. Partilerin yaptığı siyaset.
Din, ümmetin işlerini yoluna koymayı da üslendiği için bu bakımdan siyasetin içindedir, ama din parti politikasının dışında kalır, onun içine girmez.
S. Anayasanın ikinci maddesinin değişmesi/kaldırılması talebi konusunda ne dersiniz.
Not:
Ali Cum'a'nın cevabından önce Mısır Anayasası'nın ilk iki maddesini aktarıyorum:
1. Mısır Arab Cumhuriyeti bir devlettir; düzeni vatandaşlık temeline dayalı demokrasidir, Mısır halkı Arab topluluğunun (ümmetinin) bir parçasıdır, en kapsamlı birliği gerçekleştirmeyi hedef edinir.
2. İslam devletin dinidir, Arapça devletin resmi dilidir, İslam Hukukunun ilkeleri yasamanın temel kaynağıdır.
C- İkinci maddenin kaldırılması meselesinde benim oyum "Hayır, kalkmasın" dır. Bu madde anayasa üstü bir ilkedir. 1923 ten 1971'e kadar yapılan bütün anayasalarda yer almıştır. Bu maddeyi kaldırmanın içeride ve dışarıdaki tesirleri çok önemlidir, Mısır'ın yapı ve yön değiştirmesi manasına gelir.
Konu devam edecek.
YENİ ŞAFAK