Ali Bulaç, 16 Mart günü Zaman Gazetesi’ndeki köşesinde “Yöntem ithal etmek!” başlıklı bir yazı yayımladı. Yazısında, maalesef, Malezya Uluslararası İslâm Üniversitesi hakkında çok ağır ve haksız bir ithamda bulundu, üniversitenin onbinlerce mensubunu töhmet altında bıraktı. Sayın Bulaç’ın son dönemlerde komplo teorileriyle içli dışlı olduğu biliniyor zaten. Malum, haklarını aramak için her türlü fedekârlığı göze alarak direnişini sürdüren Suriye halkını hem Hâricîlikle hem de Batı’nın oyununa gelmekle itham etmiş, bu katliama her türlü desteği veren İran’ın pozisyonunu da savunup durmuştur. Sayın Bulaç, şimdi de elinde somut bilgiler olmadan İslâm Üniversitesi hakkında okuyucularını yanıltıyor. Üniversiteyi yerinde görüp incelemeden, 30 yıllık tarihinde hangi mâceralardan geçtiğini bilmeden, ders müfredatını etüd etmeden oturduğu yerden hükümler vermiş. Üniversitenin onbinlerce mezununu, hâlihazırda 116 ülkeden gelip burada eğitim alan 30 bin talebeyi, 50’den fazla ülkeye mensup 2 binden fazla hoca kadrosunu çalakalem karalamış.. Önce ne dediğini ortaya koyalım: İslam’ın, tarihte birkaç kez haricî dünya ile karşı karşıya geldiğini, ilk büyük karşılaşmanın Şam’da Hıristiyan teolojisiyle, ikinci büyük karşılaşmanın ise Yunan metafiziği ile olduğunu anlatmış, sonra da Müslümanların bu meydan okumaya nasıl karşılık verdiklerini ele almış. Sonuç olarak söz konusu karşılaşmada Müslümanların Yunan metafiziğine önemli bir cevap verdiklerini; fakat ciddi bir etki almaktan da kurtulamadıklarını yazmış. Bu tesbitlere katılabilirsiniz de, katılmayabilirsiniz de. Bugün de Müslümanların yöntem ithal etmek suretiyle benzer bir düşünce zaafı içinde olduğuna işaret eden Bulaç, şunları söylemiş: “Özellikle bilimsel yöntem, akademizm ve hermenötik/tarihselci okuma biçimleri iki ciddi tehlikeyi haber vermektedir.” Bunu da İslâm Üniversitesi’yle şöyle alakalandırmış: “İslambilim, İslamiyet’i bilimsel araştırma ve düşünmenin nesnesi haline getirebilir mi? Bunun küresel jeostratejik ve politik bir altyapısı var: “İslam kendi başına var olamaz –aslında var olmamalı denmek isteniyor-, küresel sistemin bir alt-sistemi olur ancak, bu da İslam’ın bilimsel yöntem ve akademizm çerçevesinde yeniden yorumlanmasıyla mümkündür” fikrinden hareketle kurulan Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi’nin bütün İslam dünyasına sirayet etmekte olan zihinsel dönüşümüne işaret etmektedir. Malezya ekolüne bağlı olanlar kademeli yollarla İslam ülkelerinde yönetimlerin başına, kritik mevkilere geçmektedirler.” Sayın Bulaç isim vermemiş ama evvelemirde son on yıl Türk dış siyasetinin mimarlarından olan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nu kastettiği açıktır. Sayın Davutoğlu 5 yıl bu üniversitede hoca olarak görev yapmıştır. Bulaç’ın komplo teorisine göre, küresel sistem Malezya ekolüne bağlı olanları İslâm ülkelerinin yönetimine getiriyor. Buna göre Davutoğlu küresel sistemin adamı olmuş oluyor. Yanlış anladıysak düzeltsin bizi. Sayın Bulaç bunları neye dayanarak söylüyor, açıklaması lazım? Bir üniversitede hocalık yapmak bir ekole bağlanmak manasına gelir mi? En önemlisi; Malezya ekolü dediği şey nedir, kimlerden oluşmaktadır? Bunları bilmek istiyoruz. Bu üniversitede önce doktorasını yapmış, mezuniyet sonrası da 7 yıldır hocalık yapan ve aynı zamanda üniversitenin uluslararası ilişkiler bölümünde yönetici olarak görev yapan birisi olarak üniversite hocalarının farklı meşreplerden geldiğini yakînen biliyorum. Okutulan derslerde hocalara geniş manada akademik hürriyetin tanındığının da şahidiyim. Bütün üniversite talebelerinin okumak zorunda olduğu “İslâm Dünya Görüşü” dersinin 3 yıl koordinatörlüğünü yapmış birisi olarak da; moderniteyi, postmoderniteyi, liberal İslâmcılığı nasıl tenkit ettiğimizi ben biliyorum. 11 Eylül sonrası Bulaç’ın bahsettiği küresel sistemin üniversiteye yaptığı baskıları da o dönem içeride yaşamış biriyim. Sayın Bulaç okuyucularıyla paylaştığı komplo teorisini neye dayanarak ileriye sürüyor, bilmek istiyoruz. İslâm Üniversitesi’nin Türkiye mezunlarının hangi sahalarda nasıl hizmet ettiğine baksa bile bu söylediklerini geri alması gerekir. Devam edeceğiz.
YENİ AKİT