“Savaşı Allah'ın lütfü, halkımızın desteği ve silahlı direnişle kazandık”

Doğru Haber ekibi tartışmaların odağındaki Afganistan'a giderek yaşananları merkezinde gözlemleyip aktarıyor.

Mehmet Sait Özcan / Doğru Haber

Doğruhaber AFGANİSTANDA!

20 yıllık ABD işgalinin sona ermesi ve Taliban’ın ülke yönetimini ele geçirmesi, tüm dünya Müslümanlarına umut vermeye devam ediyor. İşgalci Rusya ve ABD’nin yarım asra yakın bir süre devam eden işgallerinin ardından ülkenin durumunu ve Taliban’ın yönetimi ele geçirmesi ile yaşanan son gelişmeleri yerinde görmek için  Doğruhaber Genel Müdürü Mehmet Sait Özcan ve yazar Dr. Bekir Tank Afganistan’ı ziyaret etti.

AFGANİSTAN'DA İLK GECE

Afganistan yolculuklarını kaleme alan Gazetemiz yazarlarından Dr. Bekir Tank Afganistan’a yaptıkları ziyarette yaşadıkları ilk gelişmeleri kaleme alarak Afganistan’da ilk gece isimli bir yazı kaleme aldı. Karşılaştıklarını kaleme alan Bekir Tank, “Afganistan'a girişimiz planladığımızdan biraz gecikmeli oldu. İran, Pakistan ve Özbekistan seçeneklerinden üçüncüsünü tercih ettik. Taşkent ve Tirmiz üzerine de yazacaklarım var, ama onları sonraya bırakıyorum. 18 Eylül 2021 günü öğle vaktinde Tirmiz'de idik. İmam Tirmizi'nin mezarını ziyaret ettikten sonra buradan ayrılıp Hayratan sınır kapısından giriş yaptık.” İfadelerini kullandı.

TÜRKİYE'DEN OLUŞUMUZ MEMURU OLDUKÇA MEMNUN ETTİ!

Pasaport kontrol bölgesinden geçtikten sonra iki ülkeyi Ceyhun Nehri üzerinden birbirine bağlayan uzunca köprüyü yürüyerek geçmek istediklerini belirten Bekir Tank, “Orada yolcu bekleyen şoförlerin, "köprüyü yürüyerek geçmeniz yasaktır" gelin, biz sizi geçirelim" uyarılarını duymazdan gelip yola koyulduk. Özbeklerin köprüdeki son kontrol noktasındaki askerlere selam verip devam ettik. Oldukça uzundu. Köprünün tam ortasına gelmiştik ki, Afganistan'daki ilk kontrol noktasında bekleyen silahlı görevliler seslendiler; "durunuz!" Ve devam ettiler, "yürüyerek geçemezsiniz" diye uyardılar. Arkadan gelen bir otomobile bizi almalarını emrettiler.” ifadelerini kullanarak yaşadıkları ufak bir anılarını bizlere aktardı.

Daha sonra pasaport kontrol noktasına geldiklerini belirten Bekir Tank, “Türkiye'den oluşumuz memuru oldukça memnun etmişti.” ifadeleri ile Afgan halkının Türkiye halkına olan sevgisini yakından müşahede ettiklerini ifade etti.

SINIR KAPISINDAKİ GÖREVLİLER DIŞINDA SİLAHLI KİMSE GÖRMEDİK

Mühür işlemlerinden hemen sonra elinde kaleşnikof tipi bir silahla oturan bir görevliyi gördüklerini belirten Bekir Tank: “Selam verip kendimizi tanıttıktan sonra birlikte resim çekmek istediğimizi söyleyince, memnuniyetle kabul etti. Başka da silahlı kimse görmedik.” ifadeleri ile Afganistan’ın hayal ettiğimiz gibi her köşesinde ağır silah taşıyan kişilerle dolu bir ülke olmadığını ortaya koydu.

40 YIL İÇİNDE İKİ İŞGAL YAŞAYAN BİR ÜLKE

Sınır kapısından ayrıldıktan sonra Mezar-ı Şerif'e doğru yola çıktıklarını yazan Bekir Tank, “Nasıl bir ülke ile karşılaştığımızı tahmin edebilirsiniz. Geçen 40 yıl içinde iki işgal yaşayan, bombalanmadık bir yeri kalmamış bir ülke. İçinden geçtiğimiz Özbekistan ile kıyaslanamaz.” Sözleri ile yarım asra yakın bir süre boyunca devam eden işgalin geride bıraktığı içler acısı ülkenin durumunu bir nebze olsun zihinlerimizde canlandırdı.

AFGANİSTAN DEMİRYOLLARI İDARESİ MÜDÜRÜ TEVAZUUNDAN KOLTUĞUNA GEÇMEK YERİNE BİZDEN DAHA GERİDE OTURMUŞTU!

Afganistan Demiryolları İdaresi ile bir görüşme ayarladıklarını belirten Bekir Tank, buraya Müdür/Amir olarak atanan 34 yaşındaki Mevlevi Seyfullah Sabri’nin aynı zamanda 15 yılını Taliban ile beraber cihad ile geçiren mücahit bir komutan olduğunu belirtti.

Afganistan Demiryolları İdaresi binasına girdikten sonraki süreci anlatan Bekir Tank “Kapı’dan geçtikten sonra ötede oturanları da selamladık ve tokalaştık. Bizi binanın ikinci katına, müdür beyin odasına çıkardılar. Tanışıp biraz sohbet ettik. Biz kendimizce müdürün gelip boş duran koltuğa oturmasını bekliyorken, onun yanımda oturan kişi olduğunu söylediler. Meğer binanın girişinde oturan ve bizimle birlikte yukarı çıkanlardan şimdi odada oturanlardan biri de o imiş. Tevazuundan koltuğuna geçmek yerine bizden daha geride oturmuştu. Makamına geçmesini istirham ettik.” ifadeleri ile okurları ve bizleri duygulandırdı.

SANMAYINIZ Kİ BİZ BU SAVAŞI ELİMİZDEKİ BU KÖHNE SİLAHLARLA KAZANDIK!

İlerleyen dakikalarda kendileriyle Rehber TV adına da bir söyleşi yaptıklarını belirten Bekir Tank, “O kadar rahat ve kendilerine o kadar yüksek bir özgüvenleri var ki, inanılmaz. Ve gerçekten de takdire şayan. Sohbetin bir yerinde bu bağlamda şunları söyledi; "sanmayınız ki biz bu savaşı elimizdeki bu köhne silahlarla kazandık. Allah'ın lütfu ile arkamızda halkımız vardı. Biliyoruz, düşmanlarımız bizi 'terörist' olarak itham ediyorlar. Ama umurumuzda değil.” İfadeleri ile Allah’a olan sıkı inancın sonunun başarı ve zafer olduğunu bir kez daha hatırlattı.

ALEYHİMİZDEKİ PROPAGANDAYA İNANMAYIN!

Mevlevi Seyfullah Sabri konuşmasının devamında: “Biz kendi vatanımızda inancımızla birlikte ve özgürce yaşamak istiyoruz. Sizlere ve dünya kamuoyuna da aleyhimizdeki propagandaya inanmamanızı istiyoruz. Düşman bir daha gelse, biz yine aynı inanç ve kararlılıkla karşı koyacağız." Sözleri ile hem dosta hem de düşmana büyük bir mesaj verdi.

Geceyi Afganistan Demiryolları İdaresi'nde geçirme tekliflerini memnuniyetle kabul ettiklerini belirten Bekir Tank, “Buradaki insanların sıcaklığı beş yıldızlı otellerin konforundan daha iyidir.” sözleri ile bizlere ilk günlerini aktarmaya çalıştı.


Bekir Tank / Doğru Haber

Kabil'de ilk gecemiz

Mezar-ı Şerif'ten uçakla Kabil'e geldiğimizde, artık akşam oluyordu. Bekleyenimiz bizi alıp kalacağımız yere doğru götürürken, biz de yol boyu resim çekmeye ve kayıt yapmaya çalıştık. 

Mihmandarımız bizi Amerika Büyükelçiliği'nin önünden geçirdi. Hatırlayacaksınız, son icraatlarından biri, Taliban'ın eline geçmesin diye belgeleri yakmak olmuştu. Şimdi ise ön cephesinde kelime-i tevhid ve Afganistan bayrağı çizili. 

Kalacağımız yere eşyalarımızı koyup mihmandarımız Seyyid ile biraz hasbihal ettikten sonra onun akşam yemeği davetine icabet ettik. 

Caddelerde aydınlatma lambaları yanmıyor. Bunun Taliban sonrası bir durum mu olduğunu sorduk. Meğer işgal döneminde de böyle imiş. Yemekten sonra kısa bir yürüyüşümüz oldu. Baktık ki, aydınlatma ihtiyacını açık olan lokanta, dükkan ve şehir halindeki araçlar gideriyor. 

Gecede bir ara kalkıp pencereden dışarılara baktığımda da şehrin karanlığını sadece tek tük evlerde yanan ışıklar deliyordu.

Görünüşe bakılırsa, ortam oldukça sakin, ama henüz hiçbir şey oturmadığından, bu durumu her an herhangi bir yerde ve herhangi bir şey de olabilir şeklinde değerlendirmek de mümkün.

Afganistan'ın kuzeyinde Özbek, Türkmen ve Tacikler yoğundur. Dolayısıyla bizim de şimdiye kadar temas ettiklerimizin çoğu da onlar. Taliban'a bakışları da çoğunlukla olumlu. Bunun da iki önemli nedeni var;  biri Taliban'ın güvenliği sağlamış olması ve rüşvet yolsuzluğu ortadan kaldıracağına dair ümit ve inançları, diğeri de gerek Hamid  Karzayi ve gerekse Eşref Gani'nin de yönetimde  kavmiyetçi bir politika izlemelerinin aksine Taliban'ın temsilde adil olacağına dair beklentileri. 

Türkiyelilerinki kadar olmasa bile Afganistanlıların da en büyük sorunu ırkçılığı aşamamalarıdır. Dahası, bu bütün İslam ülkelerinin içinde debelendikleri bir girdaptır.

Öyle ki, ya ırkçılığı aşıp büyüyecekler veya bu ırkçılıkla bölünecekler, küçüleceklerdir.

Afganistan bağlamında bu konuya, bu soruna sıkça değineceğiz.

Afganistan Haberleri

Afganistan İslam Emirliği 27 projeyi onayladı
Afganistan'da bir kişinin katiline kısas uygulandı
Afganistan'da mühimmat dağıtım yetkisi Emirlik liderine verildi
Batı, "Afganistan'da açlık sorunu var" diyerek algı üretiyor!
Afganistan İslam Emirliği: Türkiye'nin başı sağ olsun!