Bülent Gökgöz / HAKSÖZ HABER
Yazıya konu olan başlığı esasında hayati bir sorgulamayı ifade eden ‘Alevilerin Kemalizm ile imtihanı’ndan hatırlıyoruz. Ancak son yıllarda Alevileri yalnızca Kemalizmin değil, Şia ve unsurlarının da yakın kıskaçta tutmaya ve başta finans olmak üzere çeşitli ilişki biçimleri ile İran/Safevi Ulus politikaları ve çıkarları için Alevilerden yedek kurşun askerler üretmeye çalıştığını öğrenmeye devam ediyoruz. Doğrusu Aleviler, Kemalizmi aşamadan yeni bir zihinsel ve kimliksel vesayet altına alınmaya çalışılıyor.
Mezhebi ya da fıkhi tercihlerden ziyade kimliksel, siyasi ve örgütsel anlamda pozisyon alma, Suriye intifadasının yükselmesi ve hükümetin zalime karşı mazlumları desteklemesi ile hem ivmelendi hem daha da görünür oldu. ‘Mezhep çatışması’, ‘Müslümanın Müslümanı katletmesi riski’ argümanları da bahsedilen kimliksel ve yapısal ilişkilerin, konumlanışların örtülmesi için birer argüman olarak tepe tepe kullanıldı.
Suriye konusu sadece İslamcıların turnusolu ya da imtihanı olmadı aynı zamanda aleviler için de bir konumlanışın sebebi olmakta. Burada uzun uzadıya İran biatlılarının, entelektüel ‘usül’süzlerin, Suriyesiz vicdan ve Kudüs günü kutlayanların şecaatlerine değinmeye gerek yok! Ancak Suriye direnişinin ortaya çıktığı yakın zamana dek Filistin direnişini desteklediklerini iddia eden Alevi kökenli Caferi/Şiilerin İran sempatisi, bugün ıslah çizgisini ifade eden ve Filistin direnişinden ilham ve güç alan Ortadoğu Direnişine, Ak Parti hükümetine, ‘Sünni’ düşünce ve yapılanmalara karşı açıkça silahlanma çağrısına dönüşmüş durumda! Kullanılan dil ve üsluba, Alevi kimlik ve tarih bilincinin baskın olduğu ruh halinin yansıdığını görüyoruz.
Çorum’da faaliyet gösteren Alevi kökenli Caferilerden Av.Teoman Şahin’in kaleme aldığı yazı akıllara durgunluk verecek cinsten! Bahse konu yazı www.alevisesi.com, www.tahahaber.com sitelerinde yayınlandı. Yazı boyunca Sünni kökenli olması hasebiyle yeminli AK Parti düşmanlığı daha bir perçinleşmekte. Üstüne hükümetin Suriye tutumu da eklenip, biraz da Çorum, Maraş ve Sivas sosu katılınca savaş tamtamları eşliğinde kurşun askercilik oynanmaya başlanmış!
Yazının tarihinin, 1 Ağustos’ta Çorum’da Suriye-Gazze Dayanışma Platformu’nun düzenlediği yürüyüş ve basın açıklamasında, İran’ın zalim Esed’i destekleyen ve Müslümanların kanını dökmesinden dolayı atılan ‘Kahrolsun İran!’ sloganlarından sonrasına denk gelmesi de manidar.
Yazı boyunca üst kimliğin Alevilik olduğu ısrarla vurgulanıyor. Cumhuriyet kurucusunun da bir miktar suçu olsa da tarihteki alevi katliamlarının asıl faili hep Sünniler olmuştur! ‘Katil İsrail ve katil Esed’ odaklı yapılan eylemliliklerde İran’ın tutumunun eleştirilmesini akılsızlık ve ahmaklıkla itham eden yazar hızını alamayıp, eylemleri gerçekleştirenleri de cinayet şebekeleri olarak tanımlamakta. Asıl inciler ise sonraki paragraflarda dökülmeye başlanıyor!
Zalim Esed’e karşı kıyam etmek ve direnişi desteklemek mezhep çatışmasının fitilini ateşlemek oluyor ancak Alevileri silahlanmaya çağırmak vatanseverlik oluyormuş! Zira 80 olaylarında Çorum’da eğer silahlanma olmasa imiş maazallah tüm Aleviler katledilirmiş! Paronaya halini alan Sünnilik karşıtı tarih okumalarının inşa ettiği kimlik, İran ulusçuluğu ve Savefi Şia’sına şartsız sınırsız biatle kendini vücut etmiş.
Varil bombalarıyla halkına kan kusturan Esed’i, onursuzca yaşamayı dayatan Maliki despotizmini ve Lübnan merkezli HizbulEsed’i destekleyen İran’ın şefkatli kucağını Alevilere teklif eden yazar bolca mermi tedarik edilmesini de önemle hatırlatıyor. Hukukçu kökeni nedeniyle her ne kadar silah bulundurmanın bedelinin olabileceğini erenlere canlara uyarsa da, ikna olması ve iflah olması mümkün olmayan Sünni cinayet şebekelerine karşı tedbiri elden bırakmamak lazım!
‘Sünni cinayet şebekeleri’ne ses çıkarmayan savcıları da göreve çağıran yazar, silahlanma çağrısının iyi niyetli olduğunu, vatanseverlik görevini yerine getirdiğini de eklemekte, ola ki yazı ile ilgili soruşturma açılırsa suç teşkil edebilecek ifadeleri hafifletecek hukuki argümanları helal sütü emmiş hâkimlerin önüne döşemeyi de unutmuyor!
Oysa bu söylemleri vatansever Ergenekon ve Balyozculardan iyi hatırlıyoruz. Daha birkaç gün öncesinde gündeme gelen Selam-Tevhid Soruşturma tapelerinde ifşa olan kirli ilişkiler ağındaki İran’ın fonladığı Ergenekoncuların söylemleri ile ne kadar benzeşiyor değil mi?
Söz Konusu Yazının Tamamı:
Aleviler Silahlanmak Zorunda…..mı?
Teoman ŞAHİN
ESKİYİ HATIRLIYORUM;
Fatih, Yavuz, Kanuni dönemlerini hatırlıyorum, unutmaya çalışsam da zorla hatırlatıyorlar, köprülere, yollara, okullara camilere isimlerini verip bunların kendi dönemlerinde yaptıkları alevi katliamlarını istesek te istemesek te zorla hatırlatıyorlar.
GEÇMİŞİ HATIRLIYORUM;
Yeni bir Cumhuriyet kuruldu diye ,saltanattan kurtulduk diye sevinmiştik, hatta birçok yalan dolanla bizi bağladıkları Bektaşi dergah önderi cumhuriyet kurucusunu bizlere MEHDİ !!! diye ilan etmişti,
Anladığımızda iş işten geçmiş DERSİMDE alevi atalarım çoluk çocuk demeden yine bin bir yalan dolan ve bahaneyle katledilmişlerdi.
DÜNÜ HATIRLIYORUM;
Çok değil daha dün K.Maraşta alevi mahallesine girip çoluk çocuk kestiler,katlettiler,hemen sonrasında Çorumda ,sonra Sivasta aynı zulmü yaptılar,hep bir bahaneleri vardı,zaten onlar için bahane bulmakta zor bir şey değildi.
BUGÜNÜ DÜŞÜNÜYORUM;
Aynı frekanstan adamlar Suriyeye saldırdılar hem de dünyada topladıkları tüm beyinsiz takımıyla ve sadece Suriye liderinin Alevi olduğunu söylemeleri bile bu beyinsizlere yetti.
Sonra Irak’a saldırdılar,zaten yıllardır günde on-yirmi alevi katlettikleri yetmiyormuş gibi acımasızca topluca katledip utanmazca filmlerini yayınladılar.
Şimdi Lübnana saldırmayı düşünüyorlarmış,
İstanbulda aleni toplantılar yapıyorlar,cinayet şebekelerinin resimlerini sembollerini kullanıyorlar,kimseden gık çıkmıyor,
Birçok ilde basın açıklaması yapıyorlar ve ‘kahrolsun İran’ şeklinde böğürerek aslında bizlere mesaj gönderiyorlar,genlerine öyle işlemiş,
Bu beyinsizler halen safevi katilleri şahların yaşadığını
ve bizim onların adamları! Olduğumuzu sanıyorlar,
dedik ya
hem ahmak ve aptal hem salak hem de akılsızlar,
Efendileri Amerikadan hangi toplum mimarisini gönderse anında düşünmeden uyguluyorlar.
Şimdiye kadar OKU emri gereği ilimle fenle kitap defter kalemle silahlanmıştık,
Şahsen kaleme kağıda yazıya akla fenne bilime inanırdım
halende inanıyorum
ama bugün karşıma öyle güçler çıktı ki
Ne desek ne yapsak boş,zira
Bahaneleri çok Akılları mantıkları yok,
Kafaları kesip top oynuyorlar hem de yanı başımda ve görmem içinde yayınlıyorlar,
Sıra sana geliyor mesajını anlamayacak kadar da aptal değilim,
Korkuyorum ama onlara benzemekten korkuyorum,
Zira ne hükümete ne devlete güvenmiyorum,
boşuna değil bu güvensizlik pek çok kanıtım var,
Maraşta ne kadar yalnız olduğumu görmüştüm,
Allahtan Çorumda silahlarımızla hazır olduğumuz için toplu katliamdan kurtulabilmiştik,
Asker polis bakarken biz kendimizi savunmak zorunda kalmıştık
Hatta Sivasta birazda devlete güvenin acısını çektik,
saatlerce devlete hükümete güvenmeselerdi belki pek çok çare üretilebilirdi,
Devlet ve de hükümet bu katillere katil diyemiyor ve ellerini kollarını sallayarak şehirlerde gezdikleri yetmezmiş gibi,baştan sona sahte cihatlarında ! yaralananlar da devletimizce tedavi ediliyor.
Tarihin çeşitli anlarında olduğu gibi yakın bir gelecekte veya bugün belki şimdi bize tekrar saldıracaklarını düşünüyorum,
zira çevremizde dolanıyorlar,
NE YAPMALIYIM?
Bu şartlanmış katil şebekesini ikna etmem mümkün değil ve zaten saldırdıklarında öyle bir ortamda olmaz,
Devletin önleyeceğini de sanmıyorum zira böyle bir niyetleri olsaydı ,ufaktan da olsa bir şeyler yaparlardı bizde görürdük,
Hükümet malüm bizleri ne kadar çok sevdiğini hem dış politikasından hem de içteki ayrımcı politikasından biliyoruz,
Devlet kuran ! Ana muhalefet partisine de güvenilmeyeceğini pek çok katliamdaki rolünden ve gerektiğinde ne kadar iyi arazi oluşlarından biliyoruz.
O halde kurt gibi ensemiz kalın olacak ;Kendi işimizi kendimiz göreceğiz,
Kendi savunma hattımızı kurarak yaşam alanlarımızı ırz ve namusumuzu koruyacağız,
zira korkunun ecele faydası yok,
Çorumda bunu yapmış ve silahla karşılık vererek kolay lokma olmadığımızı göstererek en az zararla atlatmıştık.
Şimdi de bunu yapacağız, hepimiz silahlanacağız ve bekleyeceğiz,
Umarız ve dileriz ki öngörmediğimiz bir şeyler olur da gelmezler gelemezler,
Ama gelirlerse de bire bir başa baş savaşacağız,
kanımızın yada kurşunumuzun son demine kadar,
belki zarar göreceğiz ama onlara da zarar verip burunlarından getireceğiz,
pişman edecek düzeyde sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Suriyede,Lübnanda,Irakta alevi canlarımız böyle yapıyorlar ve kanlarının bedelini çok ağır bir şekilde karşı çetelere ve cinayet şebekelerine ödetiyorlar.
Bu noktada korkmaya hakkımız yok zira zaten bu dünyaya geçici geldik,
Zaten eninde sonunda öleceğiz ,
yaşam alanımızı korumak ve ailelerimizi yaşatmak için vereceğimiz her can akıttığımız her kan bize mahşerde RAHMET olacaktır,
zira biz aleviler hep masum ve mazlumduk bugünde masum ve mazlumuz.
Taşıma yada bulundurma ruhsatlı silah almaya maddi gücü olanlar bunu HEMEN ŞİMDİ EN KISA ZAMANDA alsınlar,
buna gücü olmayanlarda ruhsatsız kaçak silah edinsinler,
Bolca da mermi,
Bunları da bulamayan taş,sopa yumruk ne varsa,
Allah ne verdiyse HAZIRLIKLI olsun ;
Yezidi cinayet şebekelerine karşı sonuna kadar mücadele etmeyi öneriyorum,
Tabi bu durumda ;
saldırmaya cesaret ederlerse,
Yani silahlanalım ,tedbirli olalım bu şekilde savunma amaç ve niyetli olarak hazır olalım diyorum,
Zira amacımız kuvvet dengesi yaratarak saldırganları niyetlerinden caydırmaktır ve bunu da açıkça ilan ediyoruz,
İnş gerek kalmaz,
kalırsa da planlarımızla ,
ittifaklarımızla o anlara günlere aylara her türlü tedbirle yiyecek içecek stoku da dahil il il bölge bölge ve tüm ülke sathında hazır olmalıyız,
Bu iş sadece Suriyenin Irakın,lübnanın sorunu değil,
Komşudaki ateşe atılan odunların dumanı
Hataydan istanbula kadar ulaşmış durumda,,
Tabi silahlanırken
provakasyonlara da gelmeyeceğiz,
Zaten bunu fırsat kollayanların tertiplerine de kanmayacağız, bunu alevi sünni çatışmasına dönüştürmeyeceğiz
Hatta sünni Müslümanları bu cinayet şebekelerine karşı ortak cephe oluşturmaya iknada etmeliyiz ,etmeye çalışacağız,
Zira bugün bize olan yarın onlara olacak,
Yeni dünya planı bu , BOP aslında bu,
Olayın tadını tuzunu tüm görüş alanını görerek hareket edeceğiz ve tahriklere kapılmayacağız,
SON ÇARE
olarak bu tedbirleri düşüneceğiz,
Can boğaza gelirken ama gelmeden de önce kılıcı kınından çıkaracağız,
Şahsen kafamızı öne eğip arkadan kurşun sıkıp
kesmelerine asla razı olmayacağız,
Bedelini ödetmeden canı teslim etmeyeceğiz,
Bu arada
6136 S.K. Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun MADDE 13: e göre ruhsatsız silah bulundurmak yada taşımanın 1 yıldan 3 yıla kadar cezası var ve bu gerekçelerle bu işi yaptığımız savunmasında bulunursak ve karşımızda da helal süt emmiş bir mahkeme hakimi varsa bu cezada geriye bırakılır yani ertelenir ,tabi silaha da el konuluyor,
Silah ve mermi sayısı azsa cezanın alt sınırı 6 ay oluyor,bir mahalleye yetecek sayıda yada benzer bir durumda vehamet arzeden bir durum olursa da ceza alt sınırı 5 yıldan başlayıp 8 yıla kadar uzuyor,
Ama biz sadece ailemizi korumak için ve sadece bir silah ve birkaç kovan mermi alarak bu yola başvuracağımızdan dolayı da bu hükümler bize uygulanamaz.
Ayrıca silahı gerektiğinde kullanmak üzere saklayacağız ,kimselerde bilmeyecek,
Nerden alırız,buluruz konusunu herkes kendisi kendi çevresinden araştıracak,
Katil ve cinayet şebekelerine ses çıkarmayan;
hükümeti,
polisi ,
Cumhuriyet savcılarını
göreve çağırıyorum;
Alevileri silahlanmaya çağırdığım için beni sorgulayıp yargılayabilirler,
Zira bazı dönemler ülkemizde gelenektir ;
‘ İtler serbest taşlar bağlıdır’
Oysa Hiçbir suçumuz ve kötüniyetimiz yok
onlardan ve bunlardan yüz kat daha fazla vatansever olduğumuzu biliyorum,
hatta bunu çoktan kanıtladık ta ya haberleri yok
yada
her zaman yaptıkları gibi bizi görmezden geliyorlar,
Görünür olmalıyız,
Yaşam alanımızı,ailelerimizi, namuslarımızı korumak için,
Hatta olayların seyri öyle bir gelişir ki
belki bu yaptığımız
Vatanımızı korumakla aynı anlama bile gelir…..