Ali Karahasanoğlu/Yeni Akit
Aleviler ölüyor diye el ovuşturanların hevesleri kursaklarında kaldı
Eski yıllara gitmeyelim..
Yakın tarihten aktaralım ki, herkes hatırlasın..
Tarih 22 Şubat 2025.
Dünyanın sayılı, böyük çok böyük (!) ajanslarından Reuters geçiyor:
“Suriye hükümeti, YPG terör örgütünden petrol almaya başladı. (Reuters)”
Bir kızılca kıyamet kopuyor..
Hepsi birden koro halinde makineli tüfek gibi saydırıyorlar..
“Gördünüz mü Şara’yı.. PKK’yı kabul etti. PKK’dan petrol almaya başladı. Bu ne demek? Sen orda ayrı bir devletsin. Ben seni tanıyorum demek.”
Öyle miydi?
Değildi..
Dedikleri külliyen yalan, çarpıtma, algı idi..
Ama azıcık bir süreye ihtiyacımız vardı.
Beklemeliydik.
İddia ettikleri gibi olmadığı tescillenince, yüzlerine vurmalıydık..
Ulusalcılar körüklerler de..
Amerikan kuklacılığını kabul etmiş, PKK’nın uzantıları hiç boş durur mu?
Onlar da hemen devreye girip, ulusalcıların işaret ettiği yönde, algı operasyonuna hizmet ettiler.
Rudaw internet sitesinde,
Suriye Petrol Bakanlığı yetkilisi Ahmed Süleyman konuşturulup, sözleri çarpıtılıyor..
Bakan, “Suriye’nin doğusundan doğalgaz almak için çalışma yürütüyoruz” demiş..
Olsun..
“Suriye’nin doğusundan” dedi ya..
“Bak bak, Suriye’nin yeni yönetiminin bakanı da, Rojava özerk bölgesini kabul etti” diyerek, bizdeki ulusalcıların şişirmeleri ile sevindirik oldular..
22 Şubat algısı öyle ses getirdi ki..
Bizim mahalledekiler bile, “Bak sen şu işe.. Suriye’nin yeni yönetiminin, Kuzey Suriye’den petrol alması da ne demek? ‘Ahmet El Şara, ABD ve İsrail planıdır’ diyenler, gerçekten doğru söylediler, galiba” demeye başladılar..
Türk devlet adamlarına bakıyoruz.
Kendilerine güven tam.. Sakinler.. Olacakları, adeta önceden planlamış olmalılar ki..
Serinkanlı açıklamalarla, “He he” modunda, durumu idare ediyorlar.
O günlerde.
“Suriye yönetimi, Kuzey Suriye’den petrol alma anlaşması yapsa ne olur ki? Yarın Kuzey Suriye zaten Suriye yönetimine entegre olunca, bu sözleşme de fiilen ortadan kalkmış olur” diyoruz.
Ama çok bilmiş, bildiği her şeyi de Amerika’ya borçlu emekli amirallerimiz. emekli generallerimiz. Dışişlerinden emekli monşerlerimiz..
“Geçmiş ola.. Önceden zaten Suriye 5’e bölünmüştü. Ama şimdi Suriye’nin yeni yönetimi de, 5’e bölünmeyi tescillemiş oldu.. 100 binden fazla askeri olan SDG’yi zaten kimse tasfiye edemez..” dediler.
PKK ve uzantılarına biraz daha cesaret verdiler..
Geldik mart ayının başına..
SDG’nin teslim bayrağını çekmesi an meselesi olduğunun bilgisine ulaşan derin güçler, Lazkiye ve yakınlarında son kozlarını oynadılar..
Bir ayaklanma girişimi..
Laikçiler, emekli amiraller yine sevindirik olmuşlar.
Bir yandan ağlıyorlar, “Alevi canlar ölüyor” diye, bir yandan da ellerini ovuşturuyorlar.
“Oh oh. Bu karışıklık sonrasında, Ahmed El Şara tutunamaz, düşer..”
Bu riyakarlardan bir tanesinden örnek vereyim..
Zafer Arapkirli paylaşıyor:
“DEMEDİK Mİ?..” DEMEYECEĞİM...
Sadece, ABD- İsrail destekli Colani liderliğindeki HTŞ eşkıyası ile ÖSO birliklerinin işbirliğiyle Beşşar Esad devrilip kovalandığı günlerde yazdığımız yazılara, sosyal medya paylaşımlarına bakın.
Akl-ı evvel birileri ‘Suriye’ye barış ve özgürlük geldi’, hattâ daha da fanatiklerin ‘Devrim oldu’, daha da aklını yitirmiş salakların ‘82 Halep, 83 Hama, 84 Humus, 85 Şam, sonra da 86 Kudüs inşaallah’ diye tepindiği günlerde biz net biçimde şunu demiştik:
‘İç savaşın ikinci fazı yeni başlıyor. HTŞ’li cihatçı fanatikler, Kürd’ünden Alevisine, Hristiyanından başka azınlıklara herkesi doğramaya başlayacaklar. Görürsünüz’ diye yazdık. Haklı çıkmaktan yorulduk.”
Türker Ertürk hemen tuzu ile koştu, hıyara..
“Bu iliklerine kadar açılımdır ve BOP hamlesidir!”
Ağzı kulaklarına varıncaya kadar büyük bir sevinç içinde paylaşımını sürdürüyor:
“Suriye’deki testi kırılmadan önce ihaneti görmüş, anlatmış ve ne yapmamız gerektiğini de söylemiştik!”
Bir gün geçmeden, “aaa o ne?”
Ferhat Abdi, Şam’da Ahmet El Şara ile fotoğraf çektiriyor..
“Suriye 5’e bölündü” diyen akılsızların çapsızlıkları tescillendi..
Laik söylemlerle ortalığa çıkıp, “Güneyimizde şeriatçılar olacağına, laik seküler yapısı ile YPG olsun, daha iyi” diyen dindar düşmanlarının umutları hayale dönüştü..
Suriye 5’e bölünmedi. Tam aksine, Ferhat Abdi Şam’a gidip, bağlılığını beyan etti.
Hemen ardından, Ahmet El Şara, Durzilerle mutabakata varıldığını açıkladı.
“Aleviler öldürülüyor” diyerek, üzülüyor gibi görünüp, aslında sevinenler, yine bir hayal kırıklığı yaşadılar.
Şimdi Zafer Arapkirli’nin şahsında..
Türker Ertürk’ün şahsında..
Tüm ulusalcılar, solcular, kemalistler, laikçiler.. Ve özellikle de dindar birisini gördü mü kırmızı görmüş boğa gibi saldıranlar..
Hep birlikte mosmor oldular mı?
Rezil oldular mı?
Alevilerin katledildiği algısı üzerine inşa ettikleri dindar insan karşıtlıkları, çöpe gitti mi?
Gitti.
Peki susup, köşelerine çekildiler mi?
Ne gezer.
Emekli amiral Ertürk, Ferhat Abdi’nin, Şam yönetimine teslimiyetini, şimdi bakın nasıl yorumluyor:
“ANLAŞMANIN ARKASINDA ABD VAR! Ahmet Eş Şara ve Mazlum Abdi Anlaşmanın arkasında ABD CENTCOM Komutanı var. SDG’yi Şam ile uzlaştırması için iki ayrı toplantıda Mazlum Abdi’ye baskı yapmış ve toplantıya gidebilmesi için bir Chinook tipi ve koruma için iki silahlı helikopter göndermiş.”
Suriye’de barış ortamının sağlanmasına, komşumuzun 5’e bölünmeden, bütün olarak varlığını sürdürmesine, bu emekli amiral niye itiraz ediyor acaba. Rahatsızlığı neden acaba?
Ferhat Abdi’den şikayetçi ise. Amerika’nın kuklası oldun diyorsa, düne kadar onlara sergilediği övgüleri hatırlayıp, kendi yüzüne tükürsün.. “Sen ABD’nin helikopterine niye bindin” diye sorgulasın..
Kafaya bakın.
Ferhat Abdi ABD helikopteri ile Şam’a gidiyor..
Bunun suçlusu da, Şam yönetimi oluyor..
Sizi gidi hokkabazlar sizi.
Sizi gidi ABD uşakları sizi..
Sabahtan akşama kadar, dindar yöneticilerin her adımını, “Amerikan planı” diye tanıtmaya kalkışan bu emekli amiral ve benzerleri, gerçekte ABD karşıtı mı?
Yoksa Amerika’nın gücünün yetmediği konularda kendisinden yardım isteği içimizdeki konu mankenleri mi?
Amacım Türker Ertürk değil..
Çünkü onun gibi, nice Türker Ertürk’ler var, bu ülkede.
Sözüm, hepsine..