Çağrım Abdulkadir Aksu’yadır.. Öncelikle ona ve sonra bu konuda bilgi sahibi olup da susanlara.. Allah, bu dünyada yaptığınız ve yapmanız gerekirken yapmadığınız, söylediğiniz ve söylemeniz gerekirken söylemediğiniz her şeyin hesabını soracaktır..
Allah’a ve ahiret gününe iman eden herkese söylüyorum, gizli hiçbir şey kalmayacak. Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatini, Allah (c.c.) bize bir gün gösterecektir.. Açıkladıklarınızı ve gizlediklerinizi Allah görmekte, bilmekte; fısıldadıklarınızı ve aklınızdan geçenleri dahi bilmektedir.
Bu dünyada yapıp yapmadıklarınız, söyleyip söylemediklerinizle; ya kendi cennetinize sırtınızda tuğla, ya da kendi cehenneminize sırtınızda odun taşımış olacaksınız..
Bu hepimiz için geçerli olan bir gerçek.. Bana ait olan bir gerçeği gizlediğiniz için; eğer ben ondan zarar görüyorsam, bu haksızlığa siz de ortaklık ediyorsunuz demektir.. Onun içindir ki; “haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır” denilmiştir.. Susmanız için 1000 sebeb var, konuşmanız için ise tek sebeb.. O da yazımın başındaki sebeb..
Aksu’dan başlıyorum; çünkü onun, “Allah korkusu”nun ne demek olduğunu bildiğini biliyorum..
Aslında vicdan sahibi olan herkes konuşmak zorunda. Mehmet Ağar sırlarını toprağa mı gömecek?.. Hanefi Avcı konuşmak için neyi bekliyor. Silahını toprağa gömen tetikçiden bir farkı yok bunun. Ünal Erkan, Hayri Kozakçıoğlu ne zamana kadar susacak.. Eymür, bildiklerinin kaçta kaçını söyledi.. Daha onlarca isim sayabilirim.. Konuşması gerekenler, derin bir sessizliğe mahkûm oldular.. Ergenekon’un karanlık dehlizlerinde kayboldular.. Mehmet Doğan’ın dediği gibi; Ergenekon’un demir dağını eritip o vadiden kurtulmadıkça, bize huzur yok.. Sorarım size, Allah “Adil şahidler olun” demedi mi? Keşke Aksu, eski dostlarına bu çağrıyı yapsa.
Kişilerden ne kendi özellerini, ne de başkalarının özellerini açıklamasını istiyorum... Bize vekaleten, bizim adımıza ve bizi ilgilendiren konularla ilgili gerçekler benim derdim.. Gizlenen gerçekler yüzünden insanlar birbirini öldürüyor.. Bir yalan rüzgarı, bütün bir toplumu savuruyor..
Namık Kemal Albay da susuyor. Bu işlerini bildiğini düşündüğüm alnı secdeye varan da, lâikçisi de, solcusu da.. Yoksa birileri birilerinden Allah’tan korktuğundan daha mı çok korkuyor ve ahiret gününün hesabını hiç mi hesaba katmıyorlar..
Aksu; partisi ile, Erdoğan’la paylaşıyor mu bildiklerini, bilmiyorum. Maraş’ı, Sivas’ı, derin gerçekleri bilmesi gereken biri. Zor zamanlarda, zor görevlerdeydi. Özal dönemini iyi bilir.. Bilmesi gerekir.. Neden susar bilmiyorum. Ne zamana kadar susacak, onu da bilmiyorum. Neyi beklediğini de.. Hani iktidar olmaksa, iktidar sizsiniz..
Derin gerçek konusunda herkes susuyor.. Hacısı da, hocası da, abisi de.. Resmîsi de, sivili de.. Korku dağları tutmuş. Bir korku cumhuriyetinde yaşıyoruz sanki. Her taraf mayın döşeli.. Bizim yaptığımızsa mayınlı tarlada top oynamak.. Rüya yorumcusu ya da hazine avcısı gibi sembollerin izini sürerek, bilgi kaynağına, hazineye, 40. odaya ulaşmak..
Bu işe bulaşanlar, ikiyüzlü, kırk yüzlü, yüz yüzlü değil, binbir surat her biri.. Bukalemun gibi..
Bunlar için “Allah ıslah etsin” demeyeceğim.. Çünkü böyle bir dua kabul olmaz. Allah, cahil ve zalim bir kişiye ya da topluluğa hidayet nasib etmez. Hatta onu daha ağır cezalara mahkûm etmek için fırsat verir.. Sabreden, direnen, mücadele edenleri ise mükâfatlandırmak için onlara mehil verir.. Siz sabredin ve direnin.. Tebliğ edin ve zulümlerini engelleyin.. Unutmayın, Allah sizin ellerinizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister.. Zalimleri alkışlamayın, onların yaptıklarını zihninizde meşrulaştırmayın, dilinizle karşı çıkın, ellerinizle durdurun onları.. Onların gücü ancak sizin cahilliğiniz ve tefrikanız kadar büyüktür...
Çoğunun sahib oldukları, üzerine oturdukları evlat, mal ve makam, onları olanca hızı ile cehenneme sürüklemektedirler de, farkında değillerdir.. Dost bildikleri karanlık işlerdeki ortakları, cehenneme giden yolda kazandıkları arkadaşlardır ki; yolun sonunda birbirlerinin aleyhinde şahidlik edeceklerdir..
Onları kurtaracak olan, kendi amelleridir. Onlar kendi haklarındaki hükmü değiştirmedikçe, Allah onlar hakkındaki hükmünü değiştirmeyecek, aksine onlara bu hallerini devam ettirdikleri sürece buğzedecek ve onlara kendi cehennemlerine kendi sırtlarında odun taşımaya devam etsinler diye mehil verecektir. Size onlara karşı direnme ve sabır karşılığı mükâfat verilecektir.. Onlar da bu dünya nimetlerini, kendilerine sunulmuş bir ikram olduğunu zannededursunlar..
Hani NFK ne diyordu:
Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın
Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın..
Onlara kadın, makam, para, silah ve güç sevimli gösterildi.. Onlar eğer helal kazanılıp helal şekilde harcanmıyor, infak edilmiyorsa, aslında altın tepsi içinde, bala karıştırılmış bir vaziyette sunulan öldürücü ve azap veren bir zehirden başka bir şey değildir..
Biz gözümüze, Masonları, Yahudileri, Mafiayı, Gladio’yu, Ergenekon’u o kadar çok yaklaştırdık ki; arkasında damarlarımızda dolaşan, nefsimize taht kurup oturan şeytanı göremiyoruz bile..
Pakistan’da bombalar patlıyor. Yemen’de birbirlerini boğazlıyorlar. İran’da birbirlerine düştüler, bizde de durum ortada.. Hepsi tek başına ABD ve İsrail’in günahı mı? Hepsi şeytanın suçu mu? İnanın sizin bu yaptıklarınızdan Şeytan bile, bu kadarını kendisinin dahi düşünmediğini söyleyecektir.. “Sizin aklınız yok muydu” denecek size/bize.. Bakın karanlık; aydınlığın yokluğudur..
CIA, MOSSAD dediğiniz de sonunda, şeytanın gönüllü askerleri değil mi?
Bir daha hatırlatayım: Allah (c.c.) cahil ve zalim bir kavme / kişiye / topluluğa hidayet etmez!
Sahi Aksu, AK Parti’deki, kendi teşkilatındaki Ergenekoncuları görmüyor, bilmiyor mu? Umarım birilerini uyarıyordur.. Hani böğrümüze saplanmış, yerinden oynatılması hayati tehlike doğuran kör kurşunlar da yok değildir belki, ama gerçeği görmek ve anlamak için yine de bazı şeylerin anlaşılması noktasında söylenecek birçok sözün olduğunu düşünüyorum.. Sonuçta, birilerinin bir hesabı var ve birileri sürekli planlar yapmaktadırlar.. Sonunda galip gelecek olan, hesabın sahibi ve plan yapanların en hayırlısı Allah’tır. Ötekiler ise kaçtıklarını sanırlarken aslında Allah’ın kaderine doğru koşmaktadır..
Allah koruyan, esirgeyen, bağışlayandır. Kadiri mutlaktır ve din gününün sahibidir. Hüküm ona aittir.
NOT: Yazımın başlığında Aksu’dan bahsetmem, sadece bir misal getirmek içindir. Yoksa, bizim A. Karakoç’un dediği gibi “Ha Hasan’a, ha sana!”
Selam ve dua ile..
VAKİT